“Gönül kıran kimse iki cihanın bahtsızıdır”
* DÜNDEN DEVAM
Birkaç yıl önce İngiliz Konsolosluğu’na saldırıp 50 küsur masum insanın kanına girmiş olanlar ve birkaç hafta önce Amerikan Konsolosluğu’na saldırıp üç gencecik polisimizi acımasızca katleden insanlar, cinayetlerin en ağırını işlemişlerdir. Kur’ân’a göre haksız olarak bir mümini öldürmüş olan kimse, Allah’ın lanetine, gazabına uğrar ve ebedi cehennemde kalır. Allah aşkıyla aydınlanmış,
İslâm’ın aydınlık yüzlerinden Yunus,
“Biz kimseye kin tutmazuz kamû âlem yardur bize” diyebiliyor.
İşte din insanı böyle bir olgunluğa, dostluğa yüceltir. Kine, nefrete, düşmanlığa indirmez. İçlerine dolan kin ve nefretle âleme düşmanlık pompalayanlar hayır getirmez, şer getirir. Şu Diyarbakır’daki caniyi düşünün. Patlattığı bombayla o kadar fidanın, gencin, masum insanın canına kıyıyor da sonunda pişman olmadığını söyleyebiliyor. Bu ne biçim yürek? Kalbinde en ufak bir merhamet duygusu olan kimse böyle fütursuzca cana kıyabilir mi?
Allah insanın gönlüne bakar
Her türlü bağnazlık ve önyargıyla şartlanmışlık insanın acıma duygularını da alıp götürüyor. Bir hadise göre “Müminin kalbi Allah’ın arşıdır.” Diğer bir hadiste “Mazlumun Allah’a yalvarmasından sakın çünkü onunla Allah arasında perde yoktur” buyurulmakta, bir başka hadiste ise Allah’ın kişinin kıyafetine, şekline değil, gönlüne baktığı vurgulanmaktadır. İşte Yunus, dinin ruhu olan bu ince manayı şöyle şiirleştirmiştir:
İlm-u amel ne assı bir gönül yıktun ise
Arif gönül yaptuğı beraber Hicaz ile
(Bir gönül yıktıysan bilginin ve amelin ne yararı var? Arifin gönül alması Hacca bedeldir.)
Gönül Çalab’un tahtı gönüle Çalap bakdı
İki cihan bed-bahtı kim gönül yıkarısa.
(Gönül Allah’ın tahtıdır. Allah gönüle bakar. Gönül kıran kişi iki cihanın bahtsızıdır.)
Sen seni ne sanursan ayruğa da anı san
Dört kitabun manisi budur eger varısa.
(Sen seni ne sanıyorsan, başkasını da öyle san. Dört kitabın özü budur.)