Mezhep ayrılıkları siyasi meseledir
Mezhep ayrılığıyla ilgili pek çok soru geliyor. Özellikle farklı inanç mezhebi mensubu erkek ve kız arasında gönül ilişkisi olup da bunlar evlenmeye kalkınca aileler arasında sorun çıkıyor. Aileler bu evliliğe engel olmaya çalışıyor. Ama sorunun asıl ilgilileri olan kız ile erkek sonunda yüreklerine taş basarak ayrılıyorlar. Oysa bunların ikisi de Müslüman’dır. Aradaki ayrılık tamamen tarihin derinliğinde kalmış olan siyasi bir meseledir. Bu konudaki bir sohbette şunları söylemiştim: “Bana ne Ebubekir’den, bana ne Ali’den? Onların arasında sorun yoktu. Olsa bile bunlar dini değil siyasi sorunlardı. Din Kur’ân’dır. Peygamberimizin sağlam sözleridir. Bunları kabul ettikten sonra tarihte kalmış siyasi meselelerle uğraşmak ve bunları ayrılık nedeni yapmak kime ne yarar sağlar? Bu tür ayrılıkların dünyada da ahirette de zararı var.”
Bu mezhep ayrılıklarının kurbanı olan bir kız, çok sevdiği erkek arkadaşının ailesinin mezhep ayrılığı yüzünden evlenmelerine engel olduğunu, oysa kendisinin de namaz kılıp oruç tuttuğunu yazmıştı. Ben de birçok benzerine yazdığım gibi onlara da mezhep ayrılığının önemli olmadığını, Kur’ân’a inanıp hükümlerini kabul eden herkesin Alevi olsun Sünni olsun Müslüman olduğunu yazmıştım. Ve demiştim ki: “Kur’ân’ı kabul etmeyen, Kur’ân hükümlerini gereksiz gören kimsenin İslâm ile ilgisi kalmaz. Sünni olmak, Alevi olmak önemli değil, Müslümanlığın özünü kabul etmek önemlidir.”
Burada asla herhangi bir mezhep mensubunu kötülemek, birilerine hakaret etmek niyeti taşımadım. Zaten ayrıntılar yüzünden ayrılıklara karşıyım. Ama nedense yazımdan rahatsız olan bir iki kişi, sanki biz kendilerini hedef almışız gibi terbiye sınırının çok altında mail gönderdi. Benim son derece softa, yobaz olduğumu, kendilerinin en aşırı olanlarının dahi benden çok daha Müslüman olduklarını yazdı. Benden çok daha Müslüman olmaları beni sevindirir. Eğer öyle ise ne mutlu onlara! Ben asla en iyi Müslüman olduğumu iddia etmedim. Çünkü benim prensibime göre erdemini görmediğin sürece erdemlisin, erdemini gördüğün zaman artık erdemin kalmaz. Hakaret dolu sözlere cevap vermem. Çünkü o seviyeye inemem.
* DEVAM EDECEK