Royal Caribbean ile Kuzey ülkeleri
.
Yazın sıcağından uzaklaşmak ve farklı bir rota yapmak her zaman ilgimi çekmiştir. Kızım Deniz’in önerisi ile Royal Caribbean’in ilginç bir rotasını seçtik. Hatta o kadar ilginç ki, çoğu kişinin hiç gitmediği ve hayatımız boyunca pek de sık gidemeyeceğimiz bir rota idi bu. Royal Caribbean’in Brillance of the Seas adlı gemisi ile yapacağımız bu yolculuk İngiltere’nin Harwich imanından başlıyordu. Tabi ki bunun için Londra’ya gitmek gerekiyor öncelikle. Karar verdik ve biletlerimizi aldık.
Londra’dan transferimizi havalanında bizi karşılayan Royal Caribbean yetkilileri gerçekleştirdi. 2 saat süren bir yolculuktan sonra gemimizin bulunduğu Harwich’e geldik. Brillance of the Seas adlı gemiye binince crusie firmalarının aralarındaki farkı bir daha anladım. Özellikle böylesi uzun rotalarda Royal Caribbean’ı seçmemin ne kadar haklı bir tercih olduğunu gördüm. Son derece şık tasarlanmış bir gemi ve kabinlerden servise dek herşey gerçekten mükemmeldi. Özellikle yemek konusunda bizi ihya ettiler desem hiç de abartmış olmam. Geminin dünya mutfağı sunan açık büfesinde o kadar kişiye bu kadar çok yemeği nasıl böylesine lezzetli sunabildikleri seyahat boyunca aklımı kurcaladı. Diğer yandan gemide çalışan Türk personelin ilgi saldırısana uğradık resmen. Hepsi her an bizimle ilgilendiler. Özellikle gemideki özel restoranların müdürü olan Mustafa Kalkan bizi her akşam bir başka restorana davet etti ve gittğimizde gördüğümüz ilgi ise mükemmeldi.
Brillance of the Seas ile Harwich’den ayrılıp 12 gün süreek yolculuğumuza başladık. Sırasıyla Norveç’in güzel liman kenti Bergen, yine Norveç’in belki en güzel fiyordu olan Geiranger, İskoçya’nın Shetland adası, Danimarka’ya bağlı olan Faroe adaları ve ardından da gemimizin 1 gece konaklayarak doya doya gezeceğimiz İzlanda’nın Reykjavik kentine gittik.
İstanbul yaz güneşi ile kavurup nem ile bunaltırken biz serin havada gezmenin tadına vardık. Bergen’in sokaklarında gezdik, Geiranger’de yaşayanların hiç bir yerde yaşayamayacağına çünkü oranın en yaşanası yer olduğuna karar verdik. Shetland adalarının sokaklarında şirin küçük evlerin arasında dolaştık. Faroe adalarında çatısı çim kaplı evlerin önünde fotograf çektirdik. Ve Reykjavik ise gezimizin en güzel bölümünü oluşturdu. Gemimizin reykjavik’de 1 gece konaklayacak olması nedeniyle küçük bir İzlanda turu yapmaya karar verdik. Tabi ki İzlanda’yı böylesine güzel gezmemizin en önemli nedeni orada yaşayan ve bir İzlanda aşığı olan arkadaşım Hakan Durak’ın organizasyonu oldu. Bir araç organize edip bizi aldı ve inanılmaz doğa manzaraları gördük. 80 civarında ülke gezmiş biri olarak bu manzaraları dünyanın başka hiçbir yerinde göremeyeceğinizi rahatlıkla söyleyebilirim. Hakan’ın rehberliğinde gördüklerimizden bazılarını sıralarsam; siyah çöller, Avrupa’nın en büyük buzulu, sayısız ve her biri çok farklı şelale, üstleri sarı veya bazen yeşil kuru yosunlarla kaplı kaya çölleri ve yine üzeri çim kaplı evler. Hakan Durak’ın gezdiğimiz yerlere ilişkin keyifli anlatımını da eklemeliyim. Gece Reykjavik’e dönüp şehiri de gezme imkanı bulduk. Ertesi gün öğlene kadar Reykjavik’in altını üstüne getirip her tarafını dolaştık ve elbette bir palto kıvamındaki İzlanda kazaklarından aldık. İstanbul’da senede kaç gün giyebilirim bilmiyorum ama kazaklar gerçekten çok hoş, size de öneririm.
İzlanda doğası ile eşsiz bir yer. Doğa ve fotograf sevenler için bir cennet diyebilirim. Zengin yeraltı su kaynakları var. Ormanı ise çok ilginç. Rekjavik’in hemen çıkışında gördüğümüz küçük birkaç ağacı göstererek işte İzlanda ormanı dedi Hakan. Hatta bu konu ile ilgili bir İzlanda espirisini de ekledi. İzlanda ormanında kaybolursanız ne yaparsınız? Sorusunun yanıtı orada “ayağa kalkarsınız” mış. Çünkü gerçekten ağaçlar oldukça kısa.
Bu seyahati yapmaktan dolayı çok mutlu oldum. Sonuç olarak İzlanda’ya daha uzun kalmak için tekrar gitmeye karar verdim çünkü görecek daha çok şey var. Beni pek de şaşırtmayan ama tek üzen şey 3000 kişilik gemideki tek Türkler bizdik. Hala seyahat kültürümüzün gelişmediğinin en güzel göstergesi budur. Oysa gemide neredeyse dünyanın her yerinden insan bulunmaktaydı. B nedenle sizlere bu geziyi özellikle tavsiye ederim. Belkide hayatınızda bir kez görebileceğiniz bu güzel ülkeleri ve doğasını görme fırsatını kaçırmayın.
Royal Caribbean’ın Brillance of the Seas adlı gemisi hakkında da biraz bilgi vereyim. Ne de olsa 12 gününüz bu gemide geçecek. Kabinler ferah ve gerekli herşey mavcut.Geminin uzunluğu 293 metre ve neredeyse 100 bin tona yakın ağırlığı var. Farklı ülkelerden 859 mürettebatın çalıştığı gemideki Türk mürettebak ise özel ilgi gösteriyor. Ana yemek salonları dışında da restoran bulunan gemide birkaç tane de özel alakart restoran’da var. Ve bu restoranların şefi daha önce de belirttiğim gibi Türk. Meksika, İtalyan, Uzak doğu ve et restoranlarını özellikle tavsiye ederim. Küçük bir ek ödenti ile bu restoranların çok özel menülerini tatmak mümkün. Gemide ayrıca sir çok cafe, bar ve bir de İngiliz Pub’ı da mevcut. Spor yapmak isteyenlere her türlü olanak var. Kapalı açık havuzlar, kapalı açık spor salonları, basketbol sahası ve hatta kaya tırmanışı olanağı var. Her gemide olduğu gibi bu gemide de bir alışveriş merkezi bulunuyor ve gemi limana bağlı olmadığı durumda açık. Şansını denemek isteyenler için gemide casino da mevcut.
Royal Caribbean ile cruise için:
Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr
Sedventure ile İzlanda doğa veya fotograf gezisi için:
Sedventure Tel: 0212 230 03 36
www.sedventure.com