Ortaçağ’dan kalma binaları ile rüya gibi bir ada
Avrupa´nın köyü, Etna´nın ateş püskürdüğü bir ada: Sicilya
Bazılarına göre Avrupa’nın köyü, bazılarına göre öfkeli Etna’nın yok etmekte ısrarcı olduğu bir coğrafya. Kim ne derse desin Sicilya mutlaka gidilip görülmesi gereken bir ülke...
Sicilya’ya gitmeden önce aklımda tabii ki, bir Sicilya vardı. Tıpkı bu ülkeye ilk kez giden herkesin olduğu gibi. Ancak, havaalanından çıkıp, Catania’ya doğru yol alırken gördüğüm manzaralar bile bu imajı bozmaya yetti. Sanki deniz kıyısında bir sayfiyeye doğru yol alıyordum ve bu kent, Ortaçağ’dan kalma binaları ile bana “Merhaba” diyordu. Yani burada kimse kimseye silah çekmez gibi sakin bir görüntü vardı. Hatta biraz rehavete davet eder gibiydi.
Bildiklerim, beklentilerim ve gördüklerim beni bu kenti keşfetmek için yeterince heyecanlandırmıştı. Otelimin önünde inip, valizlerimi odama yerleştirdikten sonra ara sokaklardan geçerek Catania’nın her zaman kalabalık olan ana caddesine doğru yola çıktım. Aralık ayının son günleriydi. Sicilya oldukça güneşli bir günde karşılamıştı beni. Ana cadde Etna’da gezindim biraz. Sonra bir kahve içmek için pastane-kahve arası bir yere girdim. Yaşlı bir garson isteğimi sordu hemen. Espresso iyi giderdi. Ben kahvemi içerken caddedeki insan kalabalığı da iyice arttı. Oturmak için erkendi, gezmek için de epeyce zaman vardı. Kahvemi bitirip kalktım...
Catania’da da lav taşları bina yapımında kullanılmış
Catania 500 bine ulaşan nüfusu ile adanın ikinci büyük şehri. Etna Dağı ve deniz arasında, yani “su ile ateş” arasında yer alıyor. Depremler ve Etna patlamaları Catania’ya çok zarar vermiş. Buna rağmen kent yeniden yapılanmayı başarmış. Sicilya’nın ikinci büyük kenti olarak Avrupa’dan çok fazla turist alıyor. Gezilip görülecek tarihi yapılar, kiliseler, meydanlar var ve bu yapılar sizi gerçekten etkileyecek ama en önemlisi yiyeceğiniz balıklar ve makarnalar mutluluk verecek. Çünkü, günün her saatinde içilen şaraplar, zeytinyağı ve sarımsak sosunda bekletilmiş aperatif zeytinler, köy ekmekleri, devamında seçiminize göre masaya gelen pizza ve makarnalar, masadan kalkarken, “Yaşamak bazen budur” dedirtecek kadar damağınızda tat bırakacak. Sicilya’nın pek çok kentinde olduğu gibi Catania’da da lav taşları bina yapımında kullanılmış. Meydanın ortasında şehrin sembolü, 1736 yılında yapılmış, “Fontana dell’Elefante” bulunuyor. Meydanda yer alan 1867 yılında yapılmış “Çeşme ‘Fontana dell’Amenano”, yeraltından gelen “Amenano Nehri”nin suları ile besleniyor. Kentin en hareketli caddesi adını Etna’dan alıyor. Yarım günlük şehir gezisi harika zaman geçirmenize yetiyor.
Etna ve Taormina
Catania’da kalırken kente yaklaşık bir saat uzaklıktaki Etna Dağı ve oradan da sahil kasabası Taormina’ya gidebilirsiniz. Etna’da 2000 metreye kadar araçla ulaşılıyor ama daha yukarı, teleferik ve devamında da özel arazi araçları ile çıkılıyor. Çıktığınız yükseklikten Tiran ve İonia sahillerinin manzaralarını izleyebilirsiniz. Etna’dan sonra yarım saat mesafedeki Taormina’ya da mutlaka gitmelisiniz. Çok yüksek kayalıklar üzerine kurulu Taormina’dan görünen İonia manzarası olağanüstü. Tepede olan Taormina kasabası ise daracık bir cadde üzerine kurulu ve birçok küçük sokak arasından birbirine ulaşan evlerden oluşuyor. Tauro Dağı’nın eteğinde Roma döneminde yeniden yapılan ünlü Yunan tiyatrosu var. Ortaçağ’dan kalma yapılar arasında Corvaja, Santostefano ve Ciampoli sarayları ile katedral sayılabilir. Kent ayrıca Sicilya’nın en çok ilgi çeken kış turizmi merkezlerinden biri. Taormina’da, Antik manastır Badia Vecchia, St. Nicola Kilisesi, 1600’de yapılmış çeşme, 9 Nisan Meydanı görülecek yerler arasında.
Sirakuza ve Ortygia Adası
Sirakuza, Sicilya Adası’nın güneydoğusunda kurulmuş bir şehir. 2005 yılında UNESCO Sirakuza şehrinin tümünü ve şehir dışında ama Sirakuza sınırları içinde bulunan “Pantalica Kayalık Mezarlığı“nı da Dünya Mirasları listesine almış. Kente köprülerle ile bağlanan ada Ortygia, Sicilya’nın görece zengin kitlesinin yaşadığı bir yer. Ortygia Adası, şehrin iki limanını, Piccolo Limanı ile Grande Limanı’nı birbirinden ayırıyor. Adaya köprüden girdikten sonra karşınıza çıkacak olan meydan Pancali Meydanı. Sonra Apollo tapınağını göreceksiniz. Tapınağın önünden Corso Matteotti Caddesi boyunca yürüdüğünüzde ise Arşimed Meydanı’na ulaşacaksınız. Meydanda çok meşhur olan Tanrıça Diana Heykeli ve yanı sıra bir çok başka heykelle süslü çeşme Fontana di Artemide bulunuyor. Adayı gerçekten keşfetmek için ara sokaklara girin derim. Bir öğle güneşinde siesta öncesi herkese burayı öneririm.
Sicilya’ya gitmek için
ProntoTour Call Center : 444 91 92
www.prontotour.com.tr