Doğaya aşık olacağınız yer: Nakuru
.
Afrika doğası deyince hemen herkesin aklına küçük ağaçlardan ve çalılardan oluşan savan ormanları veya belgesellerde bolca gördüğümüz Masai Mara veya Serengeti düzlükleri gelir öncelikle. Afrika çoğunlukla kurak ve sıcak olarak anımsanır. Bu genelde doğru da olsa tam aksine doğanın büyüleyici güzelliğini görmek de mümkündür. Çok az yerde görebileceğiniz yemyeşil doğanın, rengarenk çiçeklerin bulunduğu yerler de vardır. Hatta bu yüzden doğanın yeşil kalbi de denebilir Afrika’ya. Kenya’da bulunan Nakuru gölü milli parkı işte tam da buna örnek teşkil eder. Bu gölün adını daha önce duymamış olsanızda eminim bir çoğunuz bir filmde görmüşsünüzdür.
Karen Blixen’in yazdığı kitaptan uyarlanan Sydney Pollack’ın yönetmenliğini yaptığı Meryl Streep ve Robert Redford’un başrollerini oynadığı o meşhur “Out of Africa” filminden söz ediyorum. İzleyenler filmin başındaki o büyüleci sahneyi hemen anımsayacaktır. Göl üzerinden havalanan flamingolar her yeri pembeye boyarlar adeta. İşte bu yüzden Nakuru gölü kıyıları yüksek ve uzak bir noktadan bakıldığında pembe görünürler. Çünkü mevsimlere göre sayıları değişmekle birlikte göl üzerinde bulunan flamingoların sayısı bazen 600 bini bulmaktadır. Elbette göl üzerinde sadece flamingolar değil yüzlerce farklı kuş türü yaşamakta bugün bile. Ama estetik görünümleri ve renkleri ile en çok onlar ve bir de şirin halleri ile pelikanlar dikkat çekmekte.
Nakuru’ya 1985 yılında çevrilen Out of Afrika filminden onca yıl sonra şimdi bu gün bile gitseniz görüntü o günlerdeki kadar sizi etkileyecektir. Dünyada çok az yerde görebileceğiniz büyüklükteki ağaçları hayranlıkla izleyeceksiniz. Ağaclar o denli büyük ki yatay dalları bile ülkemizdeki bir çok ağacın gövdesinden daha büyük ve heybetlidir. Hele bir de şanslı iseniz o yatay dalın üzerinde büyük bir keyifle yatan leopar bile görebilirsiniz. 70 den fazla ülke gezmiş ve Afrika’da uzun zaman geçirmiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki yeryüzünde en iyi leopar izlenecek ve fotograflanacak yer burasıdır. Son gidişlerimden birinde çektiğim bir fotografı Nakuru’yu hiç görmemiş birine gösterdiğimde bana sorduğu soruyu unutamıyorum. “Bu leopar minyatür mü?” diye sormuştu. Hayatında o kadar büyük bir ağaç görmemiş biri için normal ama Nakuru’yu görsel hafızasına veya fotograf arşivine katmış biri için de o kadar komik bir sorudur bu.
Nakuru Milli Parkı içinde veya hemen park girişine yakın bir safari kampında kalarak bölgeyi safari araçları ile gezmek son derece kolay. Hatta yollar Masai Mara veya diğer milli parklardakilerden çok daha düzgün ve sarsılmadan keyifle her yere ulaşılabiliyor. Park içerisinde bulunan Baboon Cliff adlı tepeden tüm gölü izleyebilir birbirinden güzel manzara fotografları çekebilirsiniz.
Nakuru’da görebileceğiniz hayvanların hepsi bu yazıya sığmaz ama başlıcaları; leopar, aslan, bufalo, baboon, sırtlan, çakal, flamingo, pelikan, balıkçıl ve bir çok kartal türü diyebiliriz. Mesela aslanları hiç bir yerde görmeniz mümkün olmayan yemyeşil ağaçların altında izleyebilirsiniz. Bölgedeki safari kampları da safari dışındaki saatlerinizi geçirmek için keyifli ortamlar sunarlar. Genelde Masai Mara’ya giden turistler Nakuru’ya 1 gece konaklamak üzere gelip biri öğleden sonra ve diğeri de ertesi sabah olmak üzere 2 safari yapıp ayrılırlar. İşte tam da burada önemli bir tavsiyem var. Nakuru en az 2 gece geçirilmesi yani 4 safari yapılması gereken bir yerdir. Oraya kadar gidip birşey anlamadan dönmek istemezsiniz diye düşünüyorum. Benim son Nakuru ziyaretimde 2. gün bir anda yağmur başladı. Bu kadar hızlı ve iri taneli yağan bir yağmur çok az görülür cinstendi. Ve tam o sırada bir aslan ailesi ile karşılaştık. Araçların tavanları yukarı kaldırıldığından yağmur üzerinize yağmıyor ve yağmur sırasında bile izlemeye hatta fotograf çekmeye devam edebiliyorsunuz. Ben de öyle yaptım. Yemyeşil bir ormanın içerisinde sırılsıklam olmuş aslanları mis gibi kokan bir doğayı duyarak izledik ve görüntüledik. Yağmur bitince yerden yükselen su buharı ormanı daha da büyüleyici bir görüntüyle sunuyor. Bu nedenle ben Nakuru’da hep isterim yağmur yağmasını. Doğanın o büyüleyici görselliğine kavuşabilmek için.
Kenya’nın başkenti Nairobi’ye karayolu ile yaklaşık 2 saat uzaklıkta bulunan Nakuru’ya giderken kullanılan yolu tamamı asfalt kaplı ve çok düzgün. Yol üzerinde bir çok yerleşimden geçiliyor. Buralarda da durmak ve dost canlısı Kenyalılarla iletişim kurmak ve fotograf çekmek sizin elinizde. Nakuru’ya Masai Mara’dan gidecekseniz o zaman 5-6 saat civarında bir karayolu yolculuğu yapmanız gerekli. Bu yolun yaklaşık 2 saatlik süresi toprak üzerinde alınıyor. Ama yol üzerinde göreceğiniz ilginç Kenya manzaraları bu yolu keyifli hale getirecektir. Hele ki fotograf merakınız da varsa tadından yenmez de denilebilir.
Nakuru dönüşü Nairobi’de bir akşam yemeği önerim olacak. Tabi ki et yiyenler için bir öneri bu. Dünyaca ünlü Carnivore restorant’da keyifli ve unutulmaz bir akşam yemeği sizi bekliyor, kaçırmayın derim.
Nakuru’ya gitmek için :
Ramazan ve Kurban Bayramında veya Ekipman destekli Kişiye Özel Safari için:
Sedventure Tel: 0212 230 03 36
www.sedventure.com
Photo & Digital 2013 Fuarı
Görüntüler dünyasının en büyük buluşmalarından Photo & Digital 2013 Fuarı bu sene 11-14 Nisan tarihleri arasında kapılarını CNR Fuar Merkezi'nde açıyor. İki yılda bir düzenlenen ve Türkiye’nin tek fotoğraf fuarı olan bu organizasyona Canon, Nikon, Fuji, Sigma, Sony, Olympus, Samsung, Swarovski Optik gibi dünyanın ileri gelen firmaları Türkiye’deki temsilcileri aracılığı ile katılıyor. Fotoğraf makineleri, objektifler, video kameralar, çantalar, dürbün, teleskop ve fotoğrafçılık ile ilgili akla gelebilecek her türlü aksesuarın bulunacağı fuarda ayrıca sanat etkinlikleri de yer alıyor. Fotoğraf, video ve sinema ile uğraşan tüm profesyonel ve amatörlerin kaçırmaması gereken bir etkinlik bu. Fuarı ziyaret edeceğiniz gün başka bir program yapmayın zira görülecek çok şey olacaktır.
Diyarbakır'da Fotoğraf Günleri
Gündemdeki kent Diyarbakır'da, bugünlerde fotoğraf konuşuluyor. Diyarbakır Fotoğraf Amatörleri Derneği DİFAK'ın girişimi ile ilk kez düzenlenen festival, fotoğraf tutkunlarını kente çekti. Başta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, İstanbul'dan Fotoğraf Vakfı, Geniş Açı Proje Ofisi, NAR Photos ve Galata Fotoğraf Akademisi gibi kurumların desteği ile sergiler, gösteriler, söyleşiler ve atölyeler düzenleniyor. Etkinlik özellikle sanata ilgi duyan gençleri heyecanlandırdı.
Etkinlik kapsamında Sümerpark Amed Sanat Galerisi'nde düzenlenen karma serginin açılışını Belediye Başkanı Osman Baydemir yaptı. 7 Nisan'a kadar gezilebilecek geniş katılımlı sergide Geniş Açı Proje Ofisi'nin uluslararası nitelikteki Orta Ölçekli Kent ve Avrupa'nın Sınırları çalışmaları, Galata Fotoğraf Akademisi öğrencilerinin belgesel projeleri, Silva Bingaz'ın Beyan başlıklı çalışması ve Orhan Cem Çetin'in ilk kez bu etkinlik ile gün yüzüne çıkan Herkes İçin Duvar Kağıtları serisi yer alıyor.
Sergi, gösteri ve söyleşilerin gerçekleştiği bir diğer mekan da Cigerxwin Kültür Merkezi.
Etkinliğin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi ve uluslararası katılımın artması düşünülüyor.