Tuzak bu işte!
.
Hepimiz ama hepimiz, birbirine düşman olan hepimiz kendimizi ya mutsuz, ya bezgin, ya sıkkın, ya umutsuz, ya şikayetçi ya endişeli ya da kendini köşeye sıkışmış hissediyoruz uzunca bir süredir, öyle değil mi?
Neredeyse mutlu olan ya da yakın gelecekte mutlu olabilecekmiş gibi gözüken tek bir kesim yok.
Toplum inanılmaz bir uyum içinde aslında...
Siz de mutsuz ve huzursuzsunuz, küfür ettiğiniz kesim de mutsuz ve huzursuz...
***
Tarihimizde az görülmüş bir şekilde birlik ve beraberlik içinde, sınıfsız imtiyazsız kaynaşmış bir kitleyiz şu anda.
Herkes birbirine karşı ama herkes mutsuz...
Mutlu bir azınlık bile yok artık...
Büyük bir mutsuzluk ve endişe uyumu var hepimizin arasında ...
Hiçbir kesim, hiçbir zümre, hiçbir sınıf mutlu değil...Herkes bir şeyleri kaybettiği için üzgün ama kimsenin kaybı öbürüne yaramıyor.
***
Öyleyse ortak kaybettiğimiz bir şey olmalı...
Hepimizi tedirgin eden ortak bir şikayet noktası olmalı,öyle değil mi?
O nedir sizce?
Ortaklaşa kaybettiğimiz “şey” nedir gerçekten?
***
Bölünmek, birbirimize ölesiye karşı olmak hiç birimize iyi gelmedi.
Ne kadar ağzımızdan köpükler çıkararak vahşileşsek de aslında sevgiye ayarlanmış bünyelerimiz var bizim...
Aslında hiçbirimiz, şu anda hissetttiğimiz gibi kanlı bir nefretle doğmuyoruz birbirimize karşı...
Birileri bize bu nefreti öğretiyor.
Hepimiz içgüdüsel sevebiliyoruz ancak nefreti öğreniyoruz...
Hatta bu nefreti hissetmemiz için birileri bizi zorluyor.
Bu, içine düşürüldüğümüz tuzak işte...
Bu, insanlığımızı, vicdanımızı, adalet duygumuzu kaybettiğimiz karanlık.
***
İstanbul’da Emniyet müdür yardımcısının öldürdüğü motosikletli gencin babasını ölüm haberini vermek için karakola çağıran polisin acılı babaya ne dediğini okudunuz mu?
“Sana bir iyi, bir kötü haberimiz var, Ahmet öldü morgda,bizimkilerden biri yapmış” demiş polis.
Dünyanın neresinde, hangi kesiminde ölüm haberini böyle verir insan?
Ölüm haberi ne zamandan beri böyle veriliyor?
Böyle bir sevgisizlik, böyle bir vicdansızlık noktasına gelmiş bir toplum mutlu ve huzurlu olabilir mi?
***
Oğlu ölen bir babaya bunu söyleyebilmek için ya insanlığından vazgeçmek gerekir ya da karşısındakini bir insan olarak görmemek…
Ki karşısındakini bir insan olarak görmemek de sonunda insanın insanlığından vazgeçmesine yol açar.
Ki Türkiye’de yaşayandan acının tam olarak sebebi de budur bana sorarsanız...
***
Hep birlikte geldiğimiz nokta bu…
Kendimize benzemeyenleri insan olarak görmüyoruz…
Bu da bizi insanlığımızdan vazgeçtiğimiz bir noktaya taşıyor.
Ortaklaşa olarak insanlığımızı, insanı insan yapan değerlerimizi kaybediyoruz.
Eksikliğini hissettiğimiz “şey” sanırım işte bu,insanlığımız.
Buna dur demeden kaç tane erken seçim yapsanız bu ülke düzelir ki!