Biz de bir gün kahkahalı toplum olabilecek miyiz!
.
Eğlenceli bir bayram kahvaltısı masasında, çevremdeki neşeli insanlara kısa bir süre bakıp, sonra da onlar o sırada ne konuşuyor neredeyse hiç aldırmadan ‘bir insanı hatta bir toplumu ileri götürecek tek güç, o toplumdaki yaşama isteğidir bence’ dedim.
Ve hiç ara vermeden, belki de biraz itiraz edeceklerinden ‘korkarak’ ama kendi tezinden de emin bir sesle ‘yaşamın önündeki engellere karşı duyduğu isyandır...Yapabileceklerine olan inancıdır… Hayatı dibine kadar yaşama arzusudur…
Bunlar olmadığı zaman ne bir toplumu ne de bir insanı yerinden kıpırdatamıyorsun, ağır bir kaya gibi olduğu yere çöküyor… Ve sadece kabul ediyor. Gülmüyor bile özgürce’ dedim.
‘Peki, bu kayayı olduğu yerden oynatacak bir güç gerçekten var mı sence?’ dedi masadan biri.
***
Gerçekten de içimizdeki yaşama isteğini,kahkahayı, isyan edecek güveni kıpırdatacak şey neydi acaba?
Uzun süre bunun ne olduğunu tartıştık, hepimiz birbirinden farklı cevaplar verdik.
Neden bu kadar ve hatta nasıl bu kadar hayata değmeden yaşadığımızı konuştuk.
Kuşkularımızdan, korkularımız-dan,hayallerimizden bahsettik.
***
Sonra biri çok güldüğüm ama aklıma da çok takılan birşey söyledi: ‘Adamına birine evrende 300 milyon yıldız var dersen inanır. Bir bankın yeni boyandığını söylersen emin olmak için ona dokunmak ister...’
Tek başına, göremediğimize bu kadar hızlı inanmak,gördüğümüzden ise hızlıca kuşkulanmak bile eğlenceli bir yazı konusu iken, bir de bizim gibi toplumların gördüğünden bile kuşku duymaması, yazı için de, gülmek için de meseleyi katmerliyordu doğrusu...
***
Neden insanlar yıldızlar konusunda hiç kuşkuya kapılmadan söyleneni kabul eder de bankın boyalı olup olmadığından hemen kuşkuya düşer?
Herhalde hayatını doğrudan ilgilendiren konularda daha dikkatli olmasından.
Öyle değil mi?
Peki neden bu kuşku, ‘somut’ konularda böylesine hızlı bir şekilde ortaya çıkarken, özgürlük,adalet, barış gibi konularda pek ortada gözükmüyor?
Bankın boyalı olup olmadığından bile kuşkulanan biri neden ‘özgürlüğünün’ kısıtlanıp kısıtlanmadığından hiç kuşkuya düşmüyor?
***
Acaba bizim gibi toplumlarda özgürlük, adalet,barış gibi kavramların hayatımızın önemli bir parçası olduğu fark edilmiyor mu?
Düşüncelerin yasaklandığı, adaletin sakatlandığı,barışın olmadığı bir toplumda ‘yaşama sevincinin’ de eksileceğini kavrayamıyor muyuz?
Bunlar olmadığında, gülebileceğimiz kadar gülmeden bu dünyadan ayrılacağımız hiç aklımıza gelmiyor mu?
***
Yaşamak, hayatın hakkını vermek, hayattan hakkını almak, gülebilmek isteyen toplumlar, önlerine çıkarılan engeller konusunda daha fazla düşünüyorlar herhalde.
Kendilerine söylenenlerden daha fazla kuşkulanıyorlar.
Yıldızları, boyalı bankları, hak ettikleri kadar iyi yaşayıp yaşamadıklarını, özgürlüklerinin engellenip engellenmediğini daha fazla sorguluyorlar.
Haliyle daha fazla mücadele edip, daha fazla gülüyorlar.
***
Biz de kahkahalı bir toplum haline geleceğiz herhalde bir gün.
Gelsek çok iyi olur bana sorarsanız...
Ama bunun için mücadele etmek gerekiyor.
Mücadele etmek için de önüne çıkan engellere isyan etmen, söylenen her sözü hemen kabullenmeyip gerçekliğini sorgulaman gerekiyor.
***
Yaşama isteği bunları sağlıyor.
Bizim yaşama isteğimiz mi eksik acaba?
Eksikse neden eksik?
Bu sorunun cevabı var mı?
Siz biliyor musunuz, yaşama isteğimiz
bizim niçin eksik...