Beyaz ekmek toplumuyuz...Huzursuz hırçın kavgacı...
.
‘Bu bir stratejik bir savaş. Ne yersen osun derler, bu yanlıştır... Neyi sindirebiliyorsan osun.’
Bu sözlerle başladı anlatmaya...
Daha ilk cümlesinde sevdim anlatacaklarını... Ne anlatacağını bile tam bilmeden...
Ama bu benim sevecenliğimle de ya da iyimserliğimle ilgili değildi aslında, altı gün geçirdik beraber ve altı günün sonunda, onu ve anlatıklarını bu kadar hızlı sevmemin nedeninin tamamen o olduğunu anladım...
Dinginliği, telaşsız ama her şeyi yanlış da yapabilecek doğallığı, sürekli yapılacak işleri olması ama ne yapıyorsa sadece onunla ilgilenmesi…
Kısacası, içine hiçbir yapaylığın katılmadığı ve ondan sürekli çevresine yayılan huzurlu hali.
***
Feride Gürsoy’dan bahsediyorum... Bitki bilimci, şimdilerde sağlık koçu ve aile dizimi uzmanı...
Mutlaka tanıyanlarınız vardır ama tanımayanlarınıza onu merak etmelerini şiddetle öneririm doğrusu...
Gümüşlük’te Karakaya Retreat’de Feride’nin düzenlediği 6 günlük sahane bir bahar detoksu programına katıldım geçenlerde.
Karakaya, Feride’nin ve Alp Ekşioğlu’nun kökünü beraber kurdukları bir merkez...
‘Farklı geleneklerden şifa sanatlarını özenle tasarlanmış atölye çalışmaları ve seminerlerle size ulaştırmayı hedefleyen bir inziva merkezi’ diye tanımlıyorlar kendilerini.
***
Gümüşlük Karakaya köyü ve vadisi uzun zamandır gördüğüm en tılsımlı yer... Sonuna kadar bu tanımı hak ediyor doğrusu... ‘İnziva merkezi.’
Yapmayı hedefledikleri şeyden çok etkilendiğimi söylemem lazım...
Orada olduğum her gün onların hayatının bir parçası olmak istedim...
Feride mi daha ilginç anlattıkları mı, seçmekte zorlanıyorum ama ben size anlattıklarını anlatmayı istiyorum sanırım...
Feride’yi kendiniz bulun, Karakaya Retreat’te pek çok seminer yapıyor.
***
Altı gün Feride’nin hazırladığı beslenme dersleri ve sadece sıvı beslenme programıyla, Pınar’ın yoga dersleriyle vücudumu inanılmaz bir huzura kavuşturup İstanbul’a döndüm.
Ve koşarak gidip Feride’nin önerdiği Buğday Göbeği kitabını aldım...
Kitabın arkasında şöyle yazıyor, ‘iki dilim buğday ekmeğinin kan şekerini iki yemek kaşığı şekerden daha fazla yükseltebileceğini biliyor muydunuz?’
Kromozomlarıyla oynanmış günümüz buğdayı kan şekerini şekerden çok daha fazla yükselten ve çok güçlü bir alışkanlık oluşturarak aşırı yeme isteği ve yorgunluğa yol açan bir besin... Aşırı buğday yüklü bir beslenme neredeyse tüm hastalıkların sebebi kitabın anlattıklarına göre...
***
Bunu denedim, hâlâ da devam ediyorum... Buğdayı hayatından çıkardım... Onun yerine çiğ karabuğday, siyez bulguru ve şimdilerde çok moda olan kinoa yiyiyorum… Karabuğday unu kullanıyorum.
Biliyorum aklınızdan geçeni, beslenme düzenini değiştirmek çok zor, kendi ekmeğini, sağlıklı yemeği yapmak zaman isteyen bir iş... Ama bir kere başlarsanız hayatınızın parçası haline geliyor ve zor dediğiniz her şey kolaylaşmaya başlıyor...
***
Beyaz ekmek toplumuyuz biz...
Huzursuz, hırçın, kavgacı.
Feride’nin sahip olduğu huzura asla sahip olamayan bir toplum.
Sihir, yediklerimizde mi gerçekten?
Bilmiyorum ama ben Feride’nin ve dünyanın pek çok yerinde farklı uzmanların söylediklerini denemeye değer buluyorum.. Şimdilik sonuçtan çok memnunum.
Hemen yapmasanız bile merak etmeye başlamanız bile yeter...
Bu sizin sağlığınız... Size kim karışabilir ki!
PS: Feride’nin anlattıkları cuma günü sizinle...