Sonuçlar temmuza kalmaz...
.
2013 YGS’ye yaklaşık 1 milyon 800 bin aday katıldı, sonuçlar bir haftada açıklandı. LYS’lerin 5 oturumuna toplamda 850 bin aday katılıyor, yani YGS’nin yarısı kadar. Bu durumda sonuçların bir haftadan daha kısa bir sürede açıklanması mümkün değil mi?
Bence mümkün ve böyle de olacak!
ÖSYM Başkanı Sayın Ali Demir, daha önceki açıklamalarında “LYS sonuçlarının açıklanmasında sürpriz yapabiliriz” demişti!
Hazırlıklı olun, sonuçlar 29-30 Haziran tarihinde bile açıklanabilir. Üniversitelerin tanıtım birimleri gafil avlanmasın, onlar hâlâ sonuçların temmuzun 12-15’i gibi açıklanacağını sanıyor. Benden söylemesi. Tercih programlarınızı gözden geçirin, sonra ne yapacağınızı şaşırırsınız...
Geçen yıl sonuçlar 20 Temmuz’da, bir önceki yıl da 12 Temmuz’da açıklanmıştı. Bu yıl ÖSYM harikalar yaratıyor, “Siz beni hafife aldınız ama hata yaptınız” diyor. ÖSYM koptu gidiyor...
Bir başka sorun daha var. Eee, sonuçlar erken açıklanacak, peki tercih dönemi ne zaman bitecek? Erken başlayınca, erken mi bitecek? İşte, bunun yanıtını vermek zor ama bana sorarsanız, 2 Ağustos’ta biter. Yani erken açıklanması, tercih sürecini öne çekmeyecek. Geçen yıl tercihler 3 Ağustos’a kadar sürmüştü Bu tarih, bu yıl 2 Ağustos olur. Sonuçların erken açıklanması bize avantaj sağlayacak, iki ayağımız bir papuça girmeyecek; rahat bir tercih dönemi geçireceğiz. Soracağız, araştıracağız, danışacağız, üniversitelere gidip göreceğiz, içimize sinmeyecek yeniden değiştireceğiz... Sürenin bu kadar uzun olması, aklı selim tercih yapmamız için çok iyi olacak.
Arkadan bayramın gelmesi, olayı veya süreci olumsuz etkilemez. Sayın Başkanım, tercihleri 2 Ağustos’a kadar uzatın, inanın bana böylesi daha iyi olacak...
Gelelim kontenjanlara...
Kontenjanlar geçen yıla göre yüzde 5 artırıldı. Bu makul, mantıklı bir artış, yani ortada absürt bir artış yok. YÖK, burada akıllı davranmış. “Bu yüzde 5’lik artışı, bütün bölümleri içeren bir artış olarak görmeyin” diyor. “Geçen yıl tercih edilmeyen veya boş kalan kontenjanları da bu yüzde 5’lik artışın içine dahil etmedim” diyor. Bence, “iyi” diyor. “Artışı çok tercih edilen bölümlere aktardım” diyor. YÖK Başkanı Çetinsaya, “Geçen yıl o üniversitede o bölüme yeterince kayıt olmadı ise bu yıl oraya az kontenjan verdik. Böylece geçen yıl çok fazla açık gözüken branşlarda daha gerçekçi rakamlar belirledik” diyor. YÖK, doğru yapmış, böylelikle kontenjan ve tercih dağılımı daha stabil olacak.
Geçen yıl üniversitelere ayrılan toplam 764 bin kontenjan, bu yıl 805 bine yükseldi. LYS’lere 850 bin aday katıldı, kontenjanlar da 805 bin oldu. Demek ki herkes üniversiteye girebilir! Olay bu kadar basit değil. 805 bin, sadece lisansa ayrılan kontenjan değil, bunun yarısı lisans, diğer yarısı da önlisans için ayrılan kontenjan. Diyelim ki ben lisans tercihi yapacağım, şunu iyi bilmeliyim: Lisans bölümleri için ayrılan kontenjan 400 bin dolayında. Demek ki LYS’ye katılan her 2 adaydan biri ancak lisans bölümlerini kazanabilecek. Bu, sadece kağıt üstündeki ve kabaca bir hesap. Puan türlerine göre (MF, TM, TS ve DİL) de bu farklılık gösterecek. Şimdi pek zamanı değil, sadece genel bir bilgi vermek için bunları söyledim, zamanı gelince daha ayrıntılı ele alacağız.
LYS-2’ye gelince...
Dengeli ve güzel bir sınavdı, “kolay bir sınavdı” diyebiliriz. Tabii, “kolay bir sınavdı” derken, çalışan için “kolaydı” demek daha doğru olur. Bu sınavlar, gerçekten düzenli çalışan öğrencilerin rahatlıkla yapabilecekleri sınavlar. Önümüzdeki yıllarda sınava girecek adaylar akıllarını başlarına toplasınlar, yapmaları gerekenleri yapsınlar, sorumluluklarını bilip, düzenli çalışsınlar. LYS-2 yani Fen Bilimleri Sınavı, bilgi düzeyi bakımından orta ve ortanın biraz üstündeki adaylara hitap eden bir sınavdı. Sorular güzel hazırlanmış, müfredat dengeliydi. Dershanelerin yaptığı deneme sınavlarından daha kolay bir sınavla karşılaştık.