Şampiy10
Magazin
Gündem

Herkes işini bilecek!

Konferanslarda söylediklerim, hep 'idealist' şeyler olarak yorumlanıyor. Söyledikleriniz doğru, ama... Arkadan da ekleniyor:

ABONE OL
Vatan Haber

Konferanslarda söylediklerim, hep 'idealist' şeyler olarak yorumlanıyor. Söyledikleriniz doğru, ama... Arkadan da ekleniyor: Eee, bir de hayatın gerçekleri var, realite denilen şey var... Konferanslarda ben, neler söylüyorum?

* Lise son dan soru çıkmasa da çalışın,

* Alan seçimini, test seçimi olarak algılamayın,

* Sadece sınav için değil, hayat için öğrenin,

* Okul derslerinize de gereken önemi verin,

* Rapor almayın vb. diyorum.

Ben, zor olan şeyleri söylüyorum. Milletin pek işine gelmedik şeyler bunlar; yorgunu, yokuşa sürmenin bir alemi yok! Hayatın gerçekleri, realite derken kast ettiğiniz nedir? Söyleyeyim ben: Kuralları kendine uydurmak, çıkar doğrultusunda düzeni bozmak ... Daha doğrusu, bizdeki tanımı bu! Herşeyi birbirine karıştırıyoruz; dini siyasete, sporu şiddete, sınavı eğitime... Aynı anda iki şeyi bir arada götüremiyoruz. Kısa vadeli çözümler buluyoruz, ama uzun soluklu problemler yaşıyoruz. Aslında, sadece günü kurtarıyoruz. Alın işte, hayatın gerçeğini... Gerçeği ve gerçeğin çözümünü... Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Füsun Sayek, öğrencilerin sınav öncesinde hekimlerden istedikleri raporların hekimleri zor durumda bıraktığını savunarak, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ten idari yetkisini kullanarak öğrencilere izin vermesini istiyor. Yani; raporların, yaygınlaşmış bir sosyal mesele için kullanılması, ortamı ve rapor verme işini bütünüyle dejenere etmektedir. Sayek, Çelik'e gönderdiği yazıda, anadolu liseleri ve üniversite sınavı öncesinde öğrencilerin rapor alarak sınava çalışmalarının 'doğal bir çözüm' olarak kabul edildiğini, rapor vermeyi uygun görmeyen hekimlerin zor durumda bırakıldıklarını ve öğrencinin geleceği ile oynamış duruma düşürüldüklerini öne sürüyor.

Çal, çal oyna... Hata, hata üstüne. Bizler de sınavlara girdik, bizler de aynı yollardan geçtik. Ne rapor aldık, ne de 'doğal bir çözüm' yolu aradık. Ne sınavlar değişti, ne de geçilen yollar... Ne değişti biliyor musunuz? İnsanlar, toplum değişti, toplum. Bir uyanık biziz. Bir akıllı biziz. Kazandığınızı sanıyorsunuz değil mi? Bireysel olarak kazanıyorsunuz ama toplum olarak kaybediyorsunuz. Kafanızı kaldırın da, batıya doğru bir bakıverin. Kim kazanmış, kim kaybetmiş anlarsınız. Kazananlar, nasıl kazanmışlar acaba? Problem çözme başarısını gösterenler, lütfen aşağıdaki problemleri de çözsünler! Kıbrıs sorunu, AB süreci, demokratikleşme, sosyal ve ekonomik refah, eğitim... Hani sizler, problem çözme ustasıydınız, hani sınavları kazanmıştınız, hani dereceler çıkarmıştınız, hani nerde kaldı bunlar? Anneler, babalar! Hep, 'aman' diyorsunuz. Çocuğum kazansın diyorsunuz, şu sınavı bir atlatalım diyorsunuz. Günü kurtarmayalım, yarınları kurtaralım. Sınav önemli değil, o sadece bir araç. Araçla, amacı birbirine karıştırmayalım. Sınavlara değil, hayata insan yetiştirelim... Yarınlara, yarınların sorularını çözebilecek insanlar yetiştirelim; yoksa sınavın sorularını çözebilecek insanlar değil... Çözüm yolu; doktorların rapor, Milli Eğitim Bakanının da izin vermemesi mi olmalı?

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Gelecek mesleki eğitimde!
  2. Canım acıdı!
  3. Formasyon konusunda kafalar karışık!
  4. Dikkatli olun!
  5. Destek ve sabır şart!
  6. Artık icraat zamanı!
  7. Uzman ne diyor?
  8. Tercihler hatalı mı?
  9. Bu nasıl bir ‘ek yerleştirme’dir?
  10. Demek yine bana hasret, bana yine hüsran var…

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.