Şampiy10
Magazin
Gündem

Ziyaret olumlu, zaman yanlış

.

ABONE OL
Vatan Haber

Çünkü kara harekatının sürpriz şekilde erken bitmesinin getirdiği tartışmalar zirvede. Burada bir durulma sağlanmadan, sorunun bir parçası olduğu kesin olan Talabani’nin gelmesi gerginliği artırabilir...

Önce şu hususu akılda tutmakta yarar var: Celal Talabani’nin Irak Cumhurbaşkanı olması Ankara tarafından onaylanmış ve desteklenmişti. Çünkü Türkiye genel olarak Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasını, özel olarak da Kürtlerin ayrı bir devlet kurmamasını istiyordu, istemeye devam ediyor ve devam edeceğe de benziyor. Dolayısıyla iki Kürt liderden birinin cumhurbaşkanı olması, Irak’ın bölünmesini engellemek için kaçırılmaması gereken bir fırsattı ve kaçırılmadı.

İkinci olarak, AKP’nin Talabani ile özel bir derdinin olmadığını, hatta KDP Lideri Mesut Barzani’ye kıyasla “daha anlaşılabilir, konuşulabilir” gördükleri KYB Liderini tercih ettiklerini ve Erdoğan’ın AKP lider ve başbakan; Gül’ün de Dışişleri Bakanı olarak kendisiyle üçüncü ülkelerde birkaç kez görüşmüş olduğunu hatırlayalım.

Bir başka unutmamamız gereken husus AKP’nin, genel olarak Irak Kürtleri, özel olarak Talabani’ye bakışlarında muhalefet partileri, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Genelkurmay ile her zaman ters düştükleridir. Nitekim Barzani bazen, Talabani ise sık sık AKP, Erdoğan ve Gül hakkında olumlu sözler söylemiş ve iki taraf arasındaki sorunların AKP’nin daha da güçlenmesi ve devlete daha fazla hakim olmasına paralel olarak giderilebileceğini ifade etmişlerdi.

Peki yarın o beklenen gün mü? Yani Talabani’nin Gül’ün davetlisi olarak yapacağı iki günlük çalışma ziyareti Irak Kürtleriyle Türkiye’nin arasını iyice düzeltebilecek mi? Aslına bakarsanız ziyaretin temel sorusunun böyle şekillenmesi bile bu işte bir gariplik olduğunu gösteriyor. Şöyle ki, Talabani Ankara’ya “Irak Cumhurbaşkanı” sıfatıyla davet ediliyor ve ama kendisine esas olarak “KYB Lideri” muamelesi yapılıyor.

Bunun birinci nedeni Talabani’nin cumhurbaşkanlığının epey sembolik olması; Irak’ın bugünü ve geleceği hakkında esas karar verici kişi olmaması; Şii Arap siyasetçilerin gölgesinde kalmasıdır. Eğer Talabani belirleyici bir figür olabilseydi, 2005 yılından itibaren Kürtler’in Irak’taki etki ve nüfuzlarının azalmasını engellerdi.

İkinci nedense, Ankara’nın Irak’a bakınca ilk olarak Kürtleri görmesi, en çok onlarla ilgilenmesidir. PKK Kuzey Irak’ta konuşlanmış olmasa da böyle olacaktı; örgütün yıllarıdır Irak Kürtlerinin bilgisi dahilinde o topraklarda yaşıyor olması bu ilgiyi katlıyor.

Zamanlama sorunu

Tekrar sorumuza dönelim: Talabani’nin Ankara ziyareti bir dönüm noktası olabilir mi? Sezer’in Talabani’yi Türkiye’ye davet etmesi gerektiğini birkaç kez yazmış birisiyim. Hatta bir kere Org. Büyükanıt’a Washington’da “Türkiye hem Irak’ın bütünlüğünü savunuyor, hem de Cumhurbaşkanını davet etmiyor. Bu çelişkili değil mi?” diye sormuş, kendisinden “hükümet olmak başka iktidar olmak başka” yanıtını almıştım.

Ancak hiçbir zaman, “Mam Celal”in (Celal Amca) gönüllü lobicileri olarak çalışan bazı meslektaşlarım gibi “Talabani Türkiye topraklarına ayak basarsa önce PKK, buna bağlı olarak da Kürt sorunlarımızın çözümünün çok kolaylaşır” diye düşünmedim. Kendisi PKK’yı en iyi tanıyan siyasetçilerden biri olabilir; çözüm için bazı ilginç öneriler de sunabilir ama bu sorunlarımızı, üçüncü şahısları karıştırmadan çözmemiz gerektiğini, çözebileceğimizi savunuyorum..

Evet bu ziyaretin birçok olumlu yönü olduğu kesin, ama zamanlamanın ne kadar isabetli olduğu konusunda çok kuşkum var. Çünkü kara harekâtının sürpriz bir şekilde erken sonuçlanmasının getirdiği tartışmalar zirvede, hatta ülkenin bildik siyasi haritalarını altüst ediyor. Burada bir durulma sağlanmadan, sorunun bir parçası olduğu kesin olan KYB Liderinin Ankara’ya gelmesi gerginliği daha da artırabilir.

Şimdiden TSK’nın Talabani’yi doğrudan ya da dolaylı olarak protesto edeceği yolunda rivayetler dolaşıyor. MHP’nin tavrı zaten ortada. Baykal kısa süre önce, sürpriz bir şekilde “Irak Kürtlerine açılım” politikası dillendirmiş olduğu için CHP’nin ne yapacağı belirsiz. AKP’deyse herkesin “Irak Kürtleriyle iyi geçinmek” için can atmadığını biliyoruz.

Eğer Talabani böylesi bir atmosfere rağmen başarılı bir ziyaret gerçekleştirirse tebrik ve teşekkürü hak edeceği kesindir. Ama PKK’ya karşı somut, hızlı ve etkili bir şeyler yapmadan Türk kamuoyunu ikna edemeyeceğini, Irak’ın belki de en deneyimli ve becerikli politikacsı olan Talabani de çok iyi biliyordur.

Bakalım çantasından neler çıkaracak?



Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.