VATAN gazetesinin 10 yılı: İnişli-çıkışlı bir başarı öyküsü
.
Yayın hayatına atılmasından yaklaşık üç ay sonra, rahmetli Ercan Arıklı’nın daveti üzerine Vatan’da çalışmaya başladım. O günlerde çok kişi Vatan’ı “başarısızlığa mahkum” bir deneyim olarak görüyor ve gösteriyordu. Ancak Vatan kısa süre içinde onları şaşırtarak yeni bir gazete olarak kendini kabul ettirdi.
10 yıl aslında hiç de kolay geçmedi. Çünkü bu AKP’nin tek başına iktidarıyla Türkiye’nin tepeden tırnağa değiştiği, dönüştüğü bir 10 yıldı. Vatan’ın grafiği de ülkedeki diğer kişi ve kurumlarınki gibi bu dönüşümle kurduğu ilişkiye paralel olarak hayli inişli-çıkışlı oldu.
Okurlarıyla ülkeyi yönetenler arasındaki ilişki, tarafların beklenti ve kaygıları arasındaki benzerlik ve farklılıklar, bunlara bağlı olarak yaşanan sorunlar doğal olarak Vatan’ı da birinci derecede etkiledi.
Bütün bu 10 yılda Vatan, gazeteciliği her şeyin önüne koymayı başarabildiği ölçüde ileriye doğru yürüdü, başaramadığı anlarda da sendeledi ve geriye düştü. Ne var ki 10 yılın artıları ve eksileriyle özet bir değerlendirme yapılacak olursa Vatan’ın gazetecilik anlamında bir başarı öyküsü olduğu muhakkaktır.
10 yılı tamamladık. Artık önümüze bakma zamanı. Baktığımızda şunu görüyoruz: Ülkemizin başta Kürt sorunu etrafında olmak üzere bir dizi kutuplaşma yaşanıyor. Ayrıca komşularımızın önemli bir bölümübirer barut fıçısı; öyle ki bölgede haritaların yeniden çizilmesi söz konusu. Dolayısıyla biz gazetecilerin görev ve görev ve sorumlulukları müthiş bir şekilde artıyor.
İşte böylesine öngörülmesi zor, gergin ve her geçen gün daha da gerilen bir ortamda gazete olarak hem sadık okurlarımızın kaygı ve beklentilerini gözetmek, hem de yeni okurlar kazanmak için yapabileceğimiz yegane şey gazetecilik, daha doğrusu iyi gazeteciliktir.
10 yıllık deneyimimiz bunu yapmanın zor ama pekala mümkün olduğunu gösterdi. Önümüzdeki 10 yıl, iyi gazetecilik yapmak için daha zor olabilir, ki öyle gözüküyor. Ama pekala bu sefer de başarabiliriz.