Şampiy10
Magazin
Gündem

Üç soruda katliam

Mısır’da kriz derinleşiyor

ABONE OL
Vatan Haber

- Askeri rejim bu katliama nasıl cüret edebildi?

Bu soruyu birkaç açıdan cevaplamak mümkün.

1) Öncelikle, askeri darbe ile katliam sözcükleri birbirlerine çok yakışıyorlar. Dünyanın değişik yerlerinde değişik zamanlarda askeri darbeyle işbaşına gelen zalimlerin tereddütsüz bir şekilde kendi halklarını katletmiş olduklarına şahit olduk. Dolayısıyla şaşıracak pek bir şey yok.

2) General Sisi ve arkadaşlarının, gerek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirip yönetime el koymalarına, gerekse 8 Temmuz sabahı Kahire’de Cumhuriyet Muhafızları Kışlası önünde gösteri yapan Mursi yanlılarına yönelik katliama karşı ciddi bir uluslararası tepkiyle karşılaşmamış olmaktan cesaret aldıklarını söyleyebiliriz. Hatta tam tersine, özellikle Suudi Arabistan, Kuveyt gibi Körfez ülkeleri hem diplomatik, hem mali destekte bulundular.

3) Darbecilerin arkalarındaki geniş toplumsal desteğe güvendikleri de ortada. Ordunun daha Mursi göreve gelir gelmez çeşitli muhalif unsurlarla eşgüdümlü çalıştığı ve darbenin toplumsal zeminini oluşturduğu uluslararası medya tarafından ortaya çıkarıldı. Darbenin, Mursi karşıtı kalabalıkların Kahire’de Tahrir Meydanı’na çıkmasının ardından gerçekleştiğini de biliyoruz. General Sisi’nin, tam da katliamın olduğu gün kendi destekçilerini sokağa çağırmış olması da herhalde rastlantı değildir.

4) Darbe karşıtlarının, başta Müslüman Kardeşler (İhvan) olmak üzere İslami hareketlerle sınırlı kalması, toplumun diğer kesimlerinin Kahire’deki Adeviyye Meydanı başta olmak üzere direniş alanlarına pek rağbet etmemesi de darbecileri daha cüretkâr kılmış olabilir.

- Askeri rejim neden katliama başvurdu?

Darbe Mısır’da varolan sorun ve krizleri çözmedi, tam tersine yeni ve daha ciddi krizlere yol açtı. Darbe sonrasının ana krizini şöyle özetleyebiliriz: Müslüman Kardeşler Mursi’nin devrilmesini haklı olarak gayrımeşru gördüler ve geçici olduğu söylenen yönetimle herhangi bir şekilde ilişkiye girmeye yanaşmadılar. Onların ilk şartı olan Mursi’nin serbest bırakılmasını da askerler kesinlikle kabul etmedi. Öte yandan İhvan’ın yer almadığı bir sürecin Mısır’a istikrar getirmesi de kesinlikle imkansızdı.

Askerler Mursi dışında İhvan’ın önde gelen isimlerini tutuklayıp (veya tutuklama kararı çıkartıp) bu hareketi zayıf düşürmeyi, hatta doğacak otorite boşluğunda parçalamayı planladılar, ama başarılı olamadılar. Zaten uluslararası destekten yoksun, toplumun bir bölümüyle arası açık ve medya tarafından yoksayılan (darbeciler ilk iş olarak İhvan yanlısı ve yanlısı olabilecek medya kuruluşlarını kapatmışlardı) Mursi yanlılarının direnişlerini uzun süre ve etkili bir şekilde sürdürebileceklerini de tahmin etmiyorlardı. Ama yanıldıklarını anladılar.

Aslında 9-14 Temmuz günlerinde yerinde gözlediğim Adeviyye Meydanı’ndaki direnişin Kahire’de yaşamı ciddi anlamda engellediği söylenemez. Bu direnişin askere çok ciddi bir meydan okuma olmadığı da aşikâr. Ama her geçen günde İhvan’da değil de kendilerinde bir otorite zaafının ortaya çıkmasının darbeci askerleri paniğe sevk ettiği anlaşılıyor. İşte son katliamı, askerlerin direnişçilere karşı zulümden başka cevapları olmadığı şeklinde okuyabiliriz.

- Bundan sonra ne olur?

Normal şartlarda daha darbenin üzerinden bir ay bile geçmeden iki ciddi katliam yaşanmış olmasının askeri rejimi ve darbecileri hayli zor durumda bırakması gerekirdi, fakat ne uluslararası toplulukta, ne de darbeye sıcak bakan toplumsal kesimlerde bir infial havası görmek mümkün değil. Kuşkusuz, başta İslam dünyasında olmak üzere, katliama yönelik tepkilere tanık oluyoruz, olacağız ancak bunların askeri rejimi sarsması şu aşamada mümkün gözükmüyor.

Dolayısıyla Mısır’ın geleceğini esas olarak, İhvan başta olmak üzere darbe karşıtı hareketler ve Mısırlılar belirleyeceğe benziyor. Burada yine karşımıza aynı soru çıkıyor: İhvan, darbecilerin zulmüne karşı silaha sarılır mı? Mısır’dayken görüştüğüm darbe karşıtlarının hemen hepsi, silahın bir “tuzak” olduğunu, asla meşru direnişin dışına çıkmayacaklarını söylemişlerdi. Son katliamın ardından, bu çizgide ısrarın daha da zorlaştığı açık, ancak İhvan’dan gelen ilk açıklamalar, yine bir yöntem olarak şiddete asla başvurmayacakları yolunda.

Dolayısıyla askerlerin katliam yoluyla darbe karşıtlarını pes ettiremeyecekleri anlaşılıyor. Diğer bir deyişle Mısır’daki siyasi kriz, daha da derinleşerek sürüyor ve askerler geri adım atmazsa daha da süreceğe benziyor.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.