Şampiy10
Magazin
Gündem

Son oyun: “Şii uyanışı”na karşı “Sünni blok”

Yaklaşan mezhep savaşları ve Türkiye/1

ABONE OL
Vatan Haber

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, dün Ankara’da düzenlenen Yüksek İstişare Konseyi toplantısının açılış konuşmasında önce Reyhanlı’daki terör saldırısına değindi, sonlara doğruysa şunları söyledi: “Türkiye mezhep nefreti üzerine kurulu bir jeopolitik oyunun içine çekilmemeli, ancak (Suriye konusunda) insani yardım tutumunu da sürdürmelidir.”

Evet, kimin ne amaçla başlattığı ve sürdürdüğü tartışılır ama Yılmaz’ın sözünü ettiği gibi bölgemizde Sünni-Şii farklılığı temelinde giderek sertleşen bir oyun oynanıyor. Ve maalesef, Yılmaz’ın (ve tereddütsüz bu topraklarda yaşayan insanların ezici bir çoğunluğunun) temennisinin aksine Türkiye her geçen gün bu oyuna daha fazla dâhil oluyor.

Suriye’nin dost ve düşmanları

Oyunun ana sahnesi tabii ki Suriye. Ama oyunun aktörleri sadece Suriyelilerden ibaret değil. Esas olarak ülkedeki Alevi azınlıktan güç alan Baas rejimini yıkmak isteyen muhalefetin askeri kolunda başka ülkelerden gelmiş Sünni İslamcılar da var. Bunun ötesinde Suriye muhalefeti, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerin başını çektiği, bölgedeki Şii güçlenmesinden endişe eden ve “Sünni blok” diye tanımlanan ülkelerden destek alıyor.

Baas rejiminin ana sponsorunun İran olduğu zaten biliniyordu. Buna ek olarak Irak’ta yönetimi büyük ölçüde kontrol eden Şii Arapların da Şam rejiminin yanında olduğu söyleniyor. Ama en çarpıcı destek, yıllarca İsrail’e kök söktüren Lübnanlı Şii örgüt Hizbullah’tan geldi. Hizbullah’ın Suriye’de, Esad’a bağlı güvenlik güçleriyle birlikte savaşan “binlerce” militanı bulunduğu ileri sürülüyor. Hizbullah militanları özellikle şehirlerdeki çatışmalar konusunda uzman olduğu için, bu askeri takviyenin Suriye’deki iç savaşı muhaliflerin aleyhine döndürdüğü yolunda gözlem ve haberler var.

Türkiye sürükleniyor

İran ve Hizbullah’ın Suriye rejimine kayıtsız şartsız desteği aslında hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü bu üç odak 10 yıllardır stratejik işbirliği yapıyor ve bölgedeki dengelerin belirlenmesinde etkili oluyorlar. Örneğin Şam’ın desteği olmasa Hizbullah İsrail’e karşı bu kadar güçlü olamaz; Suriye’nin bölgedeki radikal yapılanmalara kol kanat germesi olmasa Tahran rejimi kendini bu denli güvenli hissedemezdi. Yani bu üç yapı kader birliği etmiş durumdalar ve zincirin herhangi bir halkasının kopması durumunda sıranın kendilerine geleceğinden endişe ediyorlar. Sonuç olarak Suriye’de Baas rejiminin bekası, Tahran rejimi ve Hizbullah’ın bekası anlamına geliyor.

Suriye-İran-Hizbullah işbirliği değil ama Ankara’nın her geçen gün bu ittifakın karşısında konumlanması şaşırtıcı. Ve burada can alıcı soru şu: AKP hükümeti, daha 2006 yılında İran asıllı Amerikalı araştırmacı Vali Nasr’ın “Şii Uyanışı” diye kavramsallaştırdığı olguya karşı bilinçli olarak mı pozisyon alıyor yoksa bu noktaya sürükleniyor mu?

Bana göre ikinci şık geçerli. Çünkü Ankara yıllarca, başta ABD, İsrail ve kısmen Avrupa’nın tehditvari uyarılarına rağmen Şam ve Tahran rejimleri ile Hizbullah ve Hamas’la (ki bu örgüt Katar ve Suudi Arabistan’ın bastırmasıyla yakın zamanda saf değiştirdi) hep iyi ilişkilerini korudu. Öyle ki en kritik konularda bu rejim ve örgütlerle Batı arasında arabuluculuğa talip oldu. Bu girişimlerin başarısız olmasında hem bu rejimlerin ve örgütlerin, hem Batı’nın, hem de Ankara’nın sorumlulukları vardır ama bu başarısızlıklara bakıp strateji değiştirmeye yönelmenin Türkiye’nin hayrına olmayacağı da muhakkaktır.

Bu konuyu tartışmaya yarın devam edecek, muhtemel bir mezhepler savaşının Türkiye’ye doğrudan etkilerinin neler olabileceğini tartışacağız ve tabii ki 3. köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesindeki vahim hatanın altını kalın çizgilerle çizeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.