Şampiy10
Magazin
Gündem

Solcusu, İslamcısıyla hepimizin kafası çok kötü karışık

.

ABONE OL
Vatan Haber

Dün öğleye doğru Galatasaray Lisesi önünde bir grup CHP’linin Mısır’la ilgili düzenledikleri eylemin sonuna yetiştim ve “Ne Sisi, ne Mursi, acil demokrasi” yazılı dövizler taşıdıklarını gördüm. İlk bakışta güzel bir slogan gibi gözüküyor, ama kesinlikle değil. Çünkü sandıktan çıkmış sivil bir siyasetçiyle (Mursi) tanklar sayesinde iktidara konmuş bir generali (Sisi) eşitlemek son derece yanlış. Bu tür bir yaklaşımla Mısır’a demokrasinin, hem de acil bir şekilde gelmesini beklemekse hiç gerçekçi değil.

“Ne Sisi, ne Mursi” sloganı çok kötü bir şekilde 28 Şubat sürecinde ÖDP başta olmak üzere bazı sosyalist sol yapıların “Ne şeriat ne darbe” sloganını çağrıştırıyor. Geçen sene 28 Şubat’ın yıldönümünde “Ne şeriat ne darbe” sloganının sola indirmiş olduğu darbeyi yazmıştım.

(http://www.rusencakir.com/Ne-seriat-ne-darbe-sloganinin-sola-indirdigi-darbe/1680 )

Ordaki “muhayyel tehlike” ve “darbe gerçeği” ikilemini Mısır örneğine de taşıyacak olursak şunları söyleyebiliriz:

Bir yanda Mursi ve onun içinden geldiği İhvan’a yönelik, demokrasi, temel hak ve özgürlükler temelinde eleştiriler var. Kendini solda tanımlayan birçok kişi Mursi’nin sandığı kullanarak Mısır’da katı bir şeriat düzeni kurmak istediğine inanıyor. Bu kaygılarında haklı olabilirler ama onların daha birinci yılında Mursi’nin asker tarafından indirilmesini hiçbir şekilde meşrulaştırmıyor. Hele darbecilerin Mursi ile çok sayıda İhvan üye ve yöneticisini tutuklaması, keskin nişancıların üç ayrı katliamda barışçı göstericileri öldürmesini hiç. Dolayısıyla Türkiye’de solun ciddi bir kısmının kafası karışık, İhvan’a yönelik antipatisi nedeniyle darbeyi ağız tadıyla, “ama”sız kınamada ciddi zorluk çekiyor.

“Kahrolsun İran” diyen İslamcılar

Sadece solcular mı? Darbeyi telin etme yarışına girmiş olan İslamcılarımızın da kafalarının aslında ciddi bir şekilde karışık olduğunu söyleyebiliriz. Kastım, İslamcıların çoğu Mursi’ye demokrasi temelinde sahip çıkmak isterken Fatih Camii’ndeki gösterilerde bazılarının “Kahrolsun demokrasi” pankartları açması değil. Çünkü bu “korsan” eylemi Hizbuttahrir adlı, hilafet yanlısı uluslarötesi İslamcı kuruluşun temsilcileri gerçekleştirdi ve onların Türkiye’de pek etkili olmadıklarını biliyoruz.

Ancak bir başka gösteride bazı İslamcıların İran rejimi aleyhine sloganlar atmasını önemsememiz şart. Öğrendiğim kadarıyla İran devletine bağlı bir medya kuruluşu, İHH adlı uluslararası yardım kuruluşunu “terörist” olarak yaftalamış ve İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın konuşmasında bu durumu eleştirmesi üzerine bu tür sloganlar atılmış. Ancak olayın gerisinde esas olarak Suriye krizinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de İslami hareketlerdeki denge ve ilişkileri altüst etmesi yatıyor. Tahran’ın Baas/Beşar Esad rejimine kayıtsız şartsız destek vermesi, hatta İran çizgisindeki Lübnan Hizbullahı’nın ordunun yanında Suriye iç savaşına katılmasıyla belki de son 30 yıla damgasını basmış olan pozisyonlarda köklü değişimler oldu.

Ne var ki Mısır’daki darbeyle işler iyice karıştı. Şöyle ki: Mursi doğal olarak Suriye’de rejime karşı ayaklanan İhvan’a destek veriyor, bu yüzden İran ve İran yanlısı İslamcılarca sevilmiyordu. Ancak darbenin, özellikle son katliamın ardından Tahran rejimi darbeyle arasına mesafe koydu; ülkemizdeki tescilli bazı İran yanlıları da İhvan’ın Adeviyye’deki direnişi 24 saat canlı yayınladılar.

Pozisyonu korumak kolay olmayabilir

Tabii bu arada Suriye’de Baas’a karşı ayaklanan İhvan’a sonsuz destek veren Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinin aynı cömertliği Mısır’da İhvan’ı darbeyle devirip üyelerini katleden askerlere sunduklarının altını çizmek şart.

Bu konu üzerinde daha söylenecek çok şey var. Şimdilik iki notla bitirelim:

1) Solcu olsun, İslamcı olsun, hemen herkesin ezberi bozulmuş durumda. Ortadoğu’nun altüst olan denge ve ilişkilerini anlayıp ona göre politika geliştirmekte hep birlikte ciddi olarak bocalıyoruz.

2) Türkiye Hizbullahı, eskisi gibi İrancı bir çizgi tutturmamakla birlikte, birçoklarının yaptığı gibi İran düşmanlığına savrulmuş değil. Ama şu anki pozisyonunu koruması çok da kolay olmayabilir.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.