PKK sorununda yeni bir eşikte miyiz?/1
.
Karayılan’ın söyledikleri neden tatminkâr değil?
Milliyet Gazetesi’nden Hasan Cemal, PKK lideri Murat Karayılan’la Kandil’de röportaj yaptı ve hem Karayılan’ın sözlerini, hem de kendi yorum ve izlenimlerini günlerce okurlarla paylaştı. Çok sayıda köşe yazarı da hem Hasan Cemal’in gazeteciliğini, hem de Karayılan’ın sözlerini olumlayarak, bu röportaja çok büyük bir önem atfettiler, neredeyse bunu PKK sorununun çözümünde bir eşik olarak takdim ettiler.
Cemal’in gazeteciliğini her zaman takdir etmiş biri olarak röportaja hiçbir itirazım yok, hatta kıskandığımı da itiraf etmeliyim. Fakat Karayılan’ın sözlerine; doğal olarak da Cemal ve diğer yazarların bu sözlerden hareketle yaptıkları yorumlara çok sayıda ve oldukça ciddi eleştirilerim var. Bunların en can alıcılarından bazılarını Karayılan’ın kimi sözlerinden kalkarak sıralamak istiyorum:
1 “PKK eski PKK değil artık”
Röportajın ilk gününde Karayılan’ın bu sözü tabii ki ilgi uyandırdı. Ona göre örgüt artık “makul” bir çizgiye gelmişti, yani ulus devletin sınırlarını kabul ediyor, özerklikle yetiniyordu. Fakat bu çizgi değişikliğinin 10 yıl önce, yani Öcalan yakalandıktan sonra gerçekleştiği göz önüne alınırsa ortada pek yeni bir şey olmadığı da anlaşılıyor. Osman Öcalan, Nizamettin Taş, Kani Yılmaz gibi örgüt liderlerinin PKK’dan kopması/koparılmasından sonra örgütün “yenileşmesi”nin durakladığını da iddia edebiliriz. Kaldı ki yeniliği esas olarak yöntemde aramak gerekir. Karayılan liderliğindeki PKK son on yılda, zaman zaman ara vermekle birlikte terörü hep ana yöntem olarak kullandı ve en vahimi bunu özellikle büyük kentlere taşıdı.
2 “Silahlı mücadele artık meşru savunma çizgisinde”
Karayılan’ın, PKK’nın değişmesine kanıt olarak gösterdiği bu saptamanın doğru olduğu söylenemez. Son on yılda en çok ses getirilen, dolayısıyla büyük infial yaratan terör eylemlerinin hiçbiri “meşru müdafaa” olarak tanımlanamaz. Kırsal kesimdeki mayınlı saldırılar, Aktütün baskını, ama en çok da İstanbul, Diyarbakır, İzmir gibi illerde yaşanan ve kurbanlarının siviller olduğu bombalı saldırılar bunlara örnek gösterilebilir.
3 “Dershanedeki patlama da kontrol dışı oldu”
Karayılan’ın Diyarbakır’da yaşanan katliam için yaptığı açıklamanın tatminkâr olmadığı açık. PKK’nın en büyük kozunun büyük kentleri kana bulama ve buradan hareketle ülkeyi iç savaşa sürükleme olduğu düşünülürse, liderlerinin bu türden açıklamaları “timsah gözyaşları”ndan öteye pek gidemiyor. Kaldı ki siz büyük kentlere yüksek miktarda patlayıcıyla militanlar yollar ve onlara istedikleri gibi eylem yapma inisiyatifi tanırsanız daha böyle çok katliamlar yaşanır ki yaşandı da.
4 “10 askerin şehit olmasından biz de üzgünüz”
Karayılan’ın sondan bir önceki mayın saldırısı hakkında söyledikleri için de aynı şeyleri tekrarlayabiliriz. Bir yandan kendinizi çok güçlü, disiplinli bir örgüt olarak gösterip öte yandan sorunlu tüm eylemlerin sorumluluğundan “merkezden habersiz yapıldı” diye sıyrılmaya çalışmanın pek anlamı yok. PKK’nın bazı odaklar tarafından kullanıldığı/kullanılabileceği iddiaları göz önüne alındığında Karayılan ve arkadaşlarının denetim konusunda daha sıkı olmaları herkes için daha hayırlı olacaktır.
5 “Hükümet, sorunu yeniden askere havale etmesin”
Karayılan’ın Kürt sorunu üzerindeki “askeri vesayet”in kalkması talebini görünce aklıma 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi DTP’li bir milletvekili adayının “asker siyasetten elini çeksin” demesi geldi. Kastettiği tabii ki PKK’ydı. Askeri üniformalı Karayılan’ın işi sivillere devretme önerisini önce kendisinin hayata geçirmesi hiç de fena olmayacaktır. Ancak onca yıldır PKK’nın üst yönetiminde yer alan, bu süre zarfında nice genelkurmay başkanını emekli eden Karayılan’ın kenara çekileceğine dair ortada hiçbir işaret yok.
6 “Uzattığımız el havada kalmasın”
Estirilen onca olumlu havaya rağmen PKK’nın ve dolayısıyla Karayılan’ın el uzatıyor olduğunu düşünmüyorum. Olsa olsa “el uzatma için ön pazarlık yapma gayretleri”nden söz edebiliriz. Diğer bir deyişle “PKK üstüne düşeni yaptı ya da yapmaya hazır, şimdi sıra devlette” yaklaşımı pek gerçekçi değil. Neden böyle düşündüğümü, yarın, yine Karayılan’ın “Öncelik, silahların susmasıdır”, “PKK silah bıraksın söylemi havaya, yani boşa sıkılmış bir kurşundur”, “Önkoşulsuz silah bırakırsak her şey beter olur” gibi cümlelerinden hareketle izah etmeye çalışacağım.