Midi demokratikleşme paketi gündemde!..
.
Kapatma davası açılalı bir ayı geçti ama AKP’nin bu süreçte nasıl bir strateji izleyeceği halen belli değil, çok kısa sürede belli olacağa da benzemiyor. İlk günlerde AKP’liler biraz öfke, biraz kendilerine aşırı güven, biraz da şokun etkisiyle bir dizi alternatifi peşpeşe sıralıyorlar; dönüp dolaşıp “hiçbiri olmazsa referanduma götürürüz” diye bu krizden daha güçlenerek çıkacaklarını ilan ediyorlardı.
Aradan iki hafta geçmeden öfke yerini sukunete, sertlikse ılımlılığa bıraktı. Çünkü AKP yetkilileri, dile getirilen önerilerin nerdeyse hiçbirinin Türkiye’nin gerçekleriyle pek uyuşmadığının farkına vardılar ve tansiyonu daha yükseltmeden, sakin kafayla bir çıkış yolu bulabilmek için kolları sıvadılar.
O gün bugündür çalışmalar sürüyor ancak henüz güvenebilecekleri bir çözüm bulabilmiş değiller. AKP Lideri Erdoğan, bir yandan görevlendirilen ekiplerin raporları üzerinde çalışıyor, diğer yandan milletvekilleriyle gruplar halinde görüşüyor ve bu arada kurmaylarıyla dar toplantılar yapmayı ihmal etmiyor. Bunun sonucunda bir stratejinin kısa zaman içinde saptanacağını öngörebiliriz. Ancak açık söylemek gerekirse, bulunacak stratejinin AKP’nin derdine gerçek anlamda deva olacağını söyleyebilmek pek mümkün değil.
Normalde bu tür kriz dönemlerinde ortalıkta çok sayıda spekülasyon dolaşır. Fakat ne önceki hafta, ne de dün TBMM’de iktidar partisi kulislerinde AKP’nin nasıl bir çizgi izleyeceğine dair dişe dokunur herhangi bir haber, dedikodu veya analiz işitmedim. Bir tek, eski Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Salih Kapusuz’un birkaç gün önce dile getirdiği “29 Haziran’da erken seçim” fantezisi bile, gerçekleşme şansı hiç olmamasına rağmen tartışılabildi.
Parti yönetiminin herkesi “bu konuda konuşmayın” diye uyardıklarını biliyoruz. Başbakan’a yakın bir kaynak bunu “Bazı üst düzey partililer aslında medyaya çıkmak istiyorlar. Kendilerine ’peki ne diyeceksiniz?’diye sorulduğunda hiçbir cevap veremiyorlar. Çünkü şu an için kimse bir şey bilmiyor” diye açıklıyor.
Bir başka kaynaksa iktidar partisinin belirleyeceği stratejiyi büyük bir gürültüyle duyurmayacağını söylüyor. Eğer o haklıysa, daha önceki bazı yazılarımda dile getirdiğim “hele AKP ne yapacağına bir karar versin, çok yoğun bir medya kampanyasına girişecektir” şeklindeki öngörüm turmayacak demektir. Yine de ben, Başbakan’ın gün geçtikçe artan medya desteğini, partisini kapattırmamak ve kendisini yasaklı kılmamak için sonuna kadar kullanmak isteyeceğine inanmaya devam ediyorum.
Dün bazı AKP’lilerden Anayasa’da değişikliğe gitmeme eğiliminin daha fazla taraftar bulduğu izlenimi edindim. Böyle bir gelişme sahiden varsa bunun esas nedeni, Anayasa’yı değiştirmenin sayısal olarak imkansızlığı; referanduma gitmenin de daha fazla siyasi risk doğurma ihtimalidir.
Sanıyorum AKP, çok da küçük olmayan (midi) bir paketle “demokratikleşme hamlesine” girişecek ve bunun akamete uğraması durumundaysa -ki büyük ihtimal- halka “kimin demokrasi isteyip kimin istemediğini görüyorsunuz, değil mi?” diyerek AKP sonrası döneme yatırım yapacak.