Şampiy10
Magazin
Gündem

Medya-TSK ilişkilerinde yeni bir dönem

.

ABONE OL
Vatan Haber


Org. Başbuğ’un, önceki gün Taraf Gazetesi’nde yayınlanan, dün de birçok gazete ve TV kanalı tarafından alıntılanan Aktütün saldırıyla ilgili haberlere cevap vermesi şaşırtıcı olmadı, fakat aşırı sert üslubu birçok açıdan şaşırtıcıydı. Önce Org. Başbuğ’un neden cevap verme noktasına gelmiş olabileceğine bakalım:

1) Üst düzey subaylara yönelik telefon ve ortam dinleme faaliyetlerinin son dönemde tırmanması ve bunların youtube başta olmak üzere bazı internet sitelerinde, hatta bazı gazetelerde yayınlanması

2) Org. Büyükanıt ve Org. Başbuğ başta olmak üzere üst düzey bazı subayların özel hayatları ve sağlık durumlarıyla ilgili doğru ya da yanlış bilgilerin medyada yer bulması

3) Genelkurmay’a ait çoğu gizli birçok kritik belge ve bilginin medyaya sızması

4) Bu belge ve bilgilerin, TSK’nın, özellikle terörle mücadelede başarısız olduğunu ya da yeterince başarılı olmadığını göstermek için kullanılması.

Herkes yayınlıyor

Org. Başbuğ’un Kara Kuvvetleri Komutanı’yken bu tür yayınlardan epey rahatsız olduğu biliniyordu. Genelkurmay Başkanı olmasından sonraysa yayınların durmadığını, tam tersine daha arttığını söyleyebiliriz. Özellikle Aktütün saldırısı medyada çok geniş ve özgür bir biçimde tartışıldı Org. Babaoğlu’nun golf oynarkenki fotoğrafları bu tartışmanın akışında epey etkili oldu nihayet Taraf Gazetesi istihbarat fotoğrafları ve raporlarını yayınlayarak, saldırının önceden bilindiğini ve anbean izlendiğini yazdı.

Dolayısıyla Org. Başbuğ’un dünkü basın açıklamasını ilk olarak, “anlaşılan asker için bardak taşmış” şeklinde değerlendirebiliriz. Fakat burada çok önemli bir detayın altını çizmek gerekiyor: Örneğin Ergenekon soruşturmasının ilk aşamalarında Taraf Gazetesi bazı belge ve bilgileri yayınlar ertesi gün bunların aynılarını Taraf referansıyla Sabah, Star, Yeni Şafak, Zaman gibi gazetelerde görürdük. Yani bu tür yayınlar sadece “hükümete yakın” bilinen gazetelerle sınırlı kalırdı. Ancak son dönemde işin rengi değişti. Örneğin golf olayını ilk olarak Ertuğrul Özkök büyüttü ve diğerleri takip etti. En son Aktütün haberini de Milliyet, Vatan, Akşam gibi gazeteler sayfalarına taşıdı. Yani Org. Başbuğ “askeri yıpratma” olarak nitelediği yaklaşımın medyanın geneline sirayet ettiğini düşünüp buna engel olmak istemiş olabilir.

Şaşırttı

Org. Başbuğ TSK’ya yönelik bazı yayınlardan şikayet etmekte haklı mı, haksız mı? Bu tartışmayı, demokrasilerde basın özgürlüğünün hayati konumunu aklımızdan hiç çıkarmadan tabii ki yapmalıyız. Kimimiz yazılıp çizilenleri tamamen basın özgürlüğü kapsamında bulabilir kimimiz yayınlarda amacın üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğunu düşünebilir kimimiz de bazı haber ve yorumlarda çizginin aşıldığını ileri sürebilir. Her ne olursa olsun, dünkü şaşırtıcı ölçüde aşırı sert üslubu nedeniyle Org. Başbuğ haksız bir pozisyona gelmiş gözüküyor.

Terör, laiklik gibi konularda “şahin” olduğu kabul edilmekle birlikte yeni Genelkurmay Başkanı sakin ve soğukkanlı bir profil çiziyordu. Dün bu imajı ciddi olarak yara aldı. Yine dünkü kısa açıklamasında, Org. Başbuğ’un entelektüel birikiminin izlerini pek göremedik. En önemlisi, “bölücü terör örgütünün yaptığı eylemleri başarılı gibi gösterenler akan ve akacak olan her damla kanın sorumluluğuna ortak olurlar. Bunu herkesin iyi anlamasını istiyorum” ve “herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum” sözlerini basın özgürlüğüyle bağdaştırabilmek imkansızdır.

Dönüm noktası

Dün medya-TSK ilişkilerinde yeni bir dönem başlamış olabilir. Tabii bugün gazetelerin bu olayı nasıl sunup yorumlayacakları çok önemli olacak. Buna bağlı olarak, Genelkurmay’ın genellikle olumlu tepkiler alan yeni medya stratejisinde de değişiklikler gündeme gelebilir. Şimdi soru şu: Medya Aktütün sonrası olduğu gibi TSK’yı tartışmaya devam mı edecek ya da askeri eleştirmekten geçmişte olduğu gibi genellikle uzak mı duracak? Yoksa arada bir formül mü geliştirilecek?

Her ne olursa olsun Türkiye’nin terörle mücadelesi bütün bu gelişmelerden doğrudan ve olumsuz etkilecektir.


*****



İç içe iki hayati soru


Taraf Gazetesi’nin gizli Genelkurmay bilgi ve belgelerinden hareketle yaptığı yayınlar iki temel soruyu beraberinde getiriyor:

1) Bu belgeler sahici mi gazetenin bunlardan hareketle yaptığı, Dağlıca ve Aktütün saldırılarının önceden saptanmış olduğu gibi değerlendirmeler doğru mu?

2) Bu belgeleri kimler, hangi amaçla sızdırıyor?

TSK’nın şu ana kadarki tepkilerinden belgelerin sahici olduğunu anlıyoruz. Ancak dün Org. Başbuğ’un da açıkça gösterdiği gibi, ordu üst kademesi, Taraf’ın bunlardan hareketle yaptığı yorumları, vardığı sonuçları yalanlıyor ve bunlara çok kızıyor.

Genelkurmay, Dağlıca ve Aktütün baskınlarını kendi içinde inceliyor, fakat bunların sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmaları söz konusu olmayabilir. Veya yine birileri sızdırırsa o zaman belki öğrenebiliriz.

Her ne kadar bu tür yayınları yapan meslektaşlarımız, “kaynağı değil içeriği tartışalım” deseler de bu belgeleri kimlerin, neden sızdırdığını bilmek de “vatandaşın bilgi edinme hakkı” kapsamına giriyor.

Taraf Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar bir yazısında “Birkaç İyi Adam” adlı Amerikan filmine atıfta bulunarak bu bilgileri “ordu içindeki birkaç iyi kişi”nin sızdırdığını söylemişti ancak bu açıklamanın tam olarak tatminkâr olduğu söylenemez. Bu derece üst seviyede kritik bilgi ve belgelerin sistemli bir şekilde sızdırılması “birkaç kişi”den ziyade “birkaç odak”ın söz konusu olabileceğini düşündürtüyor.

Bu noktada birçok spekülasyon yapıldı, daha da yapılacağa benziyor. Bu tartışmalara katkıda bulunmak için, ne zamandır polisi zor durumda bırakacak herhangi bir gizli belgenin, örneğin Hrant Dink Davası’ndaki “devlet sırrı 76 sayfa”nın medyaya sızdırılmadığını hatırlatalım.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.