Şampiy10
Magazin
Gündem

Kemal Burkay: PKK’dan korkmuyorum

.

ABONE OL
Vatan Haber

Kürt siyasetçi ve şair Kemal Burkay’ın geçtiğimiz Temmuz ayında 31 yıl aradan sonra Türkiye’ye dönmesi PKK’ya yakın çevrelerde rahatsızlık, PKK dışındaki Kürt hareketindeyse belli bir heyecan yaratmıştı. Bu çok anlaşılır bir şeydi çünkü genel kamuoyunun “şair” kimliğiyle bildiği Burkay, PKK’dan daha eski bir Kürt siyasi hareketinin (TKSP) uzun süre liderliğini yapmış ve bu sırada PKK’nın başını çektiği “silahlı mücadele” anlayışına, dolayısıyla PKK ile Abdullah Öcalan’a karşı tavır almış bir siyasetçiydi.

Dolayısıyla PKK dışı Kürt hareketi denilince akla ilk gelenlerden olan Burkay’ın dönüşü sadece Kürt siyasetinin ilgisini uyandırmakla kalmadı. Özellikle iktidar partisi, Burkay’ın sürgününü sonlandırmasını memnuniyetle karşıladı. Bu bağlamda Egemen Bağış, Ertuğrul Günay gibi bakanlar kendisiyle bir araya geldi, hükümete yakın olduğu bilinen medya da Burkay’a ve onun görüşlerine geniş yer verdi. Öyle ki PKK çevreleri Burkay’ın dönüşünü bir “devlet (AKP) projesi” olarak değerlendirdiler.

Bir aşamadan sonra Burkay’ın adı pek anılmaz, sesi pek duyulmaz oldu. Bunda hem PKK’nın kendisine karşı uyguladığı ambargonun, hem de AKP hükümetinin Kürt sorununun çözümü çerçevesinde herhangi bir olumlu adım atmamasının etkisi oldu. Siyasi iktidar bir yandan Burkay ve benzeri Kürt şahsiyetlerin önünü açmak istiyor, diğer yandan, onların Kürtleri, AKP iktidarının Kürt sorununu çözme konusunda iyiniyetli olduğuna ikna çalışmalarına yardımcı olabilecek herhangi bir somut girişimde bulunmuyordu.

Burkay konusundaki sessizlik, TBMM İnsan Hakları Alt Komisyonu bünyesindeki Terör Alt Komisyonu’nun geçen hafta kendisini dinlemesiyle bozuldu. Burkay burada yıllardır değişik platformlarda dile getirdiği tezlerini tekrarladı, yani PKK’nın kurulup gelişmesinde devletin doğrudan dahli olduğunu, örgütün Ergenekon yapılanmasıyla koordineli çalıştığını söyledi. Burkay’ın bu çıkışı medyanın kendisini yeniden hatırlamasına yol açtı ve peş peşe verdiği mülakatlar PKK çevrelerini telaşa düşürdü. Daha önce Cemil Bayık, Duran Kalkan gibi PKK yöneticileri Burkay hakkında çeşitli suçlama ve hakaretler sıralamışlardı; son olarak Murat Karayılan adını vermemekle birlikte kendisini hedef aldı ve onu, hükümetin “Kürdü Kürde kırdırtma politikası”na uygun davranmakla itham etti.

Karayılan ve diğer PKK’lıların Burkay’a yönelik hakaret ve tehditlerini aktarmak istemiyorum. Ancak bunların son derece ciddi olduklarını söyleyebilirim. PKK, tarih boyunca, hem başka Kürt gruplarından, hem de kendi içinden çok sayıda kişiyi sudan bahanelerle tasfiye etmiş olduğu için bu tehditleri önemsememek son derece yanlış olacaktır.

Bu konuda düşündüklerimi yazmadan önce sözü Burkay’a vermek istiyorum. Kendisiyle uzun bir telefon konuşması yaptığım Kürt siyasetçi “Daha ülkeye döndüğüm andan itibaren bana karşı kuşkulu bir tavırları vardı, Meclis’te yaptığım konuşmayla birlikte bu alevlendi. Aslında ben Meclis’te PKK hakkında zaten bilinen görüşlerimi tekrarladım, gerçekleri anlattım. Eğer yanlışsam aksini kanıtlasınlar. Ama verecek cevapları olmadığı için hakaret ve tehdit yoluna başvuruyorlar” dedi.

Burkay’a hükümetle ilişkilerini de sordum. Bu konuda son derece rahattı, şöyle konuştu: “Ben bir Kürt siyasetçiyim, Kürt sorununda bir tarafım. Diyalogtan yana bir kişiyim. Hükümet demek beni ve görüşlerimi ciddiye alıyor ki benimle görüşüyor. Ama hükümetle düzenli, sistemli bir ilişki içinde olduğum doğru değil.”

Burkay PKK’nın Kürt siyasetinde tekel kurmak istediğini, bu nedenle geçmişte ve bugün gerek kendisini, gerekse birlikte hareket ettiği arkadaşlarını tehdit ettiğini vurguluyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Onlardan korkmuyorum!”

Burkay korkmayabilir ama Kürt sorununun çözümünü samimi bir şekilde isteyen herkesin korkması, en azından endişelenmesi gereken bir durumla karşı karşıyayız. PKK’nın kendinden olmayan kişi ve gruplara tahammülsüzlüğünü bugün de sürdürüyor olması asla kabul edilebilir bir şey değildir. Burkay ve onun gibi, Kürt sorununda silahlardan bağımsız bir çözümü arayan kişilerin özgürlüklerini ve can güvenliklerini sonuna kadar savunmamız gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.