Şampiy10
Magazin
Gündem

İmralı-Kandil iletişim hattı

.

ABONE OL
Vatan Haber

Hasan Cemal’in Murat Karayılan ile yaptığı söyleşinin yeni İmralı sürecini anlamakta çok işlevsel olduğu bir gerçek. Bir başka gerçek de, aynı söyleşinin, sürece olumlu ve olumsuz bakan çevreleri ayrı ayrı memnun edecek ayrıntılar içermesi. Dolayısıyla her tarafın söyleşinin kendi bakış açısını doğrulayan yönlerini öne çıkarıp diğerlerini gizlemeye çalıştığına tanık olduk. Bir de tabii, olabildiğince nesnel bir şekilde bu söyleşiyi analiz etmeye çalışanlar var. Bunlara örnek olarak Yücel Göktürk’ün “11 maddede PKK pozisyonu” başlıklı yazısını verebiliriz. (http://birdirbir.org/11-maddede-pkk-pozisyonu )

Bense bu yazıda Karayılan’ın siyasi konular hakkında söylediklerinden ziyade silah bırakmanın yol ve yordamı üzerine dile getirdiği üç öğeyi öne çıkarıp birlikte tahlil etmeye çalışacağım. Önce bunları Karayılan’ın ağzından aktaralım:

1) “Biz yönetim ekibi olarak örneğin Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Fehman Hüseyin gibi arkadaşların hepsi görüş birliği içindeyiz. Ve ben burada sizinle Karayılan olarak değil, hepsinin adına konuşuyorum. Biz bir ve biriz! Ve hepimiz Önder Apo’nun Nevruz çağrısındaki esasları kabul ediyoruz.”

2) “Fakat sorun yönetim ekibinin içindeki birlikle bitmiyor. Özellikle orta komuta kademesi var. Bu kesimin yaşadığı çeşitli tereddütler söz konusu. Bu arkadaşları ikna etmemiz gerekir. Ben dün 250 kişi ile (savaşçı kesim ve orta kademeden oluşan) konuştum. İkna sürecinin bir parçası olarak konuştum. Bu toplantıda birçok arkadaş kaygılarını söyledi. Zor bir mesele...”

3) “Bu sürecin mimarı Başkan Apo’dur. Çekilme sürecinin sağlıklı yürümesi için Başkan Apo’nun sürece bir biçimde doğrudan müdâhil olması gerekir. Bu konuda açıklamasını yaptı, ama bu geniş bir çerçeveyi öngörüyor. Şimdi geri çekilme konusunda bütün güçlerin ikna edilmesi başlı başına bir sorundur. Bu açıdan mesala İmralı-Kandil hattının daha açık, daha çabuk çalışması büyük önem taşır.”

1999 deneyimi

Dünyanın dört bir tarafında üst yönetimi silahlı mücadeleden vazgeçen bazı örgütlerin orta kademelerinde rahatsızlıklar yaşandığı biliniyor. Örneğin Mısır’da özellikle turistler ve gayrımüslimlere karşı birçok kanlı terör eylemine imza atmış olan “İslami Cemaat”in yöneticileri, silahlı mücadeleyi bırakmamakta ısrar eden tutuklu örgüt üyelerini ikna için devletin sağladığı imkânlarla cezaevlerinde günlerce süren görüşmeler yapmışlardı. Nitekim Abdullah Öcalan’ın 1999’daki silahlı güçleri ülke dışına çekme kararına çoğu cezaevinde bulunan bazı PKK militanları itiraz etmiş ama fazla etkili olamamışlardı.

Bu noktada Karayılan’ın “İmralı-Kandil hattının daha açık ve daha çabuk çalışması” önerisini ele almak isabetli olacaktır. Yeni İmralı sürecinin başladığı andan itibaren, bunun sağlıklı işlemesinin önde gelen koşullarından birinin tam da bu konu, yani İmralı ile Kandil arasındaki doğrudan iletişim mekanizmalarının inşası olduğununa inanıyorum. Bugüne kadar bu iletişim büyük ölçüde MİT, kısmen BDP üzerinden sağlandı, ancak silahlı güçlerin geri çekilmesi ve belli bir süre sonra da silahların tümüyle bırakılması gibi son derece kritik konularda bu iletişimin aracılara başvurmadan sürdürülmesi gerekecektir.

Öcalan’ın otoritesi

Bunun kabaca iki nedeni var:

1) Her ne kadar alenen dile getirmeseler de PKK çevreleri Öcalan’ın devlet tarafından yönlendiriliyor olması ihtimalini sıfırlamış değil;

2) PKK kendisi için son derece elverişli bir zemin yakalamışken silah bırakma sürecine dâhil oluyor. Savaşın değil de barışın daha hayırlı olduğunu her seviyedeki örgüt militanına anlatmada, onları ikna etmede kimse Öcalan’ın yerini alamaz.

Sanıyorum, süreci bir an önce başarıya ulaştırmak isteyen devlet de, Öcalan’ın, hareketin kadroları ve kitlesi üzerindeki tartışmasız otoritesini doğrudan devreye sokma noktasına gecikmeden gelecektir.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.