Şampiy10
Magazin
Gündem

Hiçbir şey eskisinden farklı olmayacak

.

ABONE OL
Vatan Haber

Salı akşamı PKK’nın kaçırıp 48 saat sonra serbest bıraktığı CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’ü ve onun verdiği serinkanlı mesajları dinleyen birçok kişi “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deyip barış adına umutlanmıştı. Ama serbest bırakılmasının üzerinden daha 48 saat geçmeden bu temenni yerini “Galiba hiçbir şey eskisinden farklı olmayacak” karamsarlığına bıraktı. Nasıl bırakmasın ki, uçsuz bucaksız bir koalisyon bu kaçırma olayının gerçek sorumlusu olan PKK’yı bir kenara bırakıp vargücüyle Aygün’e yükleniyor.

İlginçtir, bu koalisyonun içinde TBMM’de temsil edilen tüm partiler bir şekilde yer alıyorlar. Örneğin ilk günden CHP ile dayanışma içinde hareket eden MHP, verdiği ilk mesajlardan hareketle Aygün’ü, partisini PKK çizgisine taşımakla itham eder oldu. AKP’nin ve hükümetin sorumlu ağızları başından itibaren dikkatli bir tutum takınmaya çalıştı ama bazı milletvekillerinin uydurdukları komplo teorileriyle Aygün’ü PKK ile anlaşmalı hareket etmekle suçlaması tüm iktidar partisine mal edildi.

BDP’nin kaçırdığı fırsat

BDP’nin kaçırma olayındaki tavrı başlıbaşına ilginç ve trajiktir. Aygün’ün de yakındığı gibi, BDP yönetimi kaçırma olayını açıkça kınama yoluna gitmedi, hatta bunu bir “kaçırma” olarak da görmedi, “Nasıl olsa bir şey olmaz” diyerek olayı hafife almak istedi. Silahlı bir gücün halkın iradesine ipotek koymaya çalışmasını açıkça onaylamasalar da makulleştirmeye çalışan BDP’lilerin bu yolla kendi meşruiyet zeminlerini de tahrip etmiş oldukları açıktır. Öte yandan BDP’ye yakın bazı isimlerin Aygün’ün PKK tarafından rehin alınmasıyla bazı milletvekillerinin cezaevlerinde bulunmasını aynı şeylermiş gibi sunması da anlaşılır gibi değildi.

Nihayet, Aygün’ün ilk açıklamalarından son derece mutlu olan BDP’lilerin CHP milletvekilinin daha sonra verdiği söyleşilerde PKK’ya ve kendi partilerine yönelik eleştirilerinden son derece rahatsız olduklarını da gördük.

PKK konusuna da kısaca değinelim: 30 yılı aşkın bir tarihe sahip olan örgütte ilk kez yaşanan milletvekili kaçırma gibi iddialı bir eylemin “yerel birimlerin bağımsız inisiyatifi”yle gerçekleştiğine inanmak için fazla saf olmak gerek. Kaldı ki Aygün’ün “halktan gelen şikayetler üzerine” gözaltına alındığına dair örgüt açıklaması ve CHP milletvekilini itibarsızlaştırmaya yönelik örgüt yayınları orta yerde duruyor. PKK’nın bir kez daha, beklenenden fazla olumsuz tepki gelmesi üzerine geri adım atmış olduğu anlaşılıyor.

CHP’nin ulusalcıları

Son olarak CHP’ye gelecek olursak, Aygün’e yönelik en ciddi saldırıların kendi partisinden geldiğini söylemek abartılı olmayacaktır. Ana muhalefet partisi içindeki ulusalcılığa yakın isimlerin Aygün’ün kaçırılmasından, daha doğrusu serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamalardan son derece mutlu olduklarını görüyoruz. Onun verdiği barış mesajlarının kendi partilerine hakim olmasından son derece ürktükleri belli olan bu kişiler zaten Dersim Katliamı konusundaki çıkışlarından dolayı hiç hazzetmedikleri Aygün’ün ipini çekmek için sanki yarış içindeler. Son kurultayda CHP Parti Meclisi’ne giren Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, partisinin milletvekiline geçmiş olsun demeyi bile esirgediği zehir zemberek açıklamasını “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörü destekleyen devletler nezdindeki caydırıcılığını ortadan kaldıracak boyuta ulaşmış ‘tutuklu subay’ sorununa adil yargılanma hakkı ilkeleri çerçevesinde biran önce son verilmesi zorunludur” diye bitirmiş olması hayli anlamlı.

Bazı çevreler tarafından CHP’nin gelecekteki lideri olarak lanse edilen Feyzioğlu’nun durumdan bu şekilde vazife çıkartmış olması, Aygün olayının (ve tabii kendisinin) ana muhalefet partisindeki bitmek bilmez iktidar mücadelelerine çerez edilmek istendiğini düşündürtüyor.

Sonuç olarak Türkiye bir kez daha failin değil mağdurun sorgulandığı bir olaya tanık oldu. Yani değişen bir şey yok ve anlaşıldığı kadarıyla değişecek pek bir şey de yok.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.