Hamas ile PKK karşılaştırılabilir mi?
.
Hemen başlıktaki soruya cevap verelim: Tabii ki karşılaştırılabilir. Fakat “Hamas ile PKK özdeşleştirilebilir mi?” diye sorulacak olursa da bunun cevabı “Böyle bir saçmalık olmaz” olacaktır.
Fakat Hamas-PKK karşılaştırmasını biraz erteleyip, Mavi Marmara katliamıyla birlikte dile getirilen bir başka benzetmeyi ele alalım: Deniyor ki “Yarın ‘Kürtlere yardım’ bahanesi altında bazı sivil toplum gemileri İskenderun Limanı’na dayanırsa ne yaparız?” Eğer bu soruyu soranlar gerçekten samimiyseler, yani İsrail devletinin haydutluğunu meşrulaştırmayı ya da en azından hafifleştirmeyi düşünmüyorlarsa kendilerine biraz okumalarını, hatta mümkünse biraz gezmelerini öneririm.
Gazze Şeridi’ne ve Güneydoğu’ya gazeteci olarak defalarca gittim ve bu iki bölgenin birbirlerine hemen hemen hiç benzemediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Örneğin Gazze’ye adım atan herkes, burasının “dünyanın en büyük açık hava hapishanesi” olarak adlandırılmasının ne derece isabetli olduğunu görür ve hisseder. En sıkı güvenlik önlmelerinin alındığı ve insan hakları ihlallerinin zirvede olduğu en baskıcı dönemlerde dahi Güneydoğu için bu tür bir yakıştırma yapılmamıştır.
Çünkü Güneydoğu Türkiye’nin bir parçasıyken Gazze İsrail tarafından işgal edilmiş Filistin toprağıdır. Güneydoğu’da gündelik hayat, birtakım zorluklar ve kısıtlamalara rağmen yıllardır, iyi kötü normal bir şekilde akarken, Gazze İsrail devleti tarafından ablukaya alındığı ve buraya ambargo uygulandığı için hep olağandışı ve insanlık dışı koşullar egemen olmuştur. Örneğin Gazze’ye giriş çıkışlar İsrail’in denetimindedir; kapılar kapandığında herkes Gazze’de mahsur kalır. Böylesi bir durumda geçimlerini İsrail’de çalışarak temin eden binlerce Gazzeli iyice mağdur olur...
Daha fazla anlatmaya gerek yok. “Yarın ‘Kürtlere yardım’ bahanesi altında bazı sivil toplum gemileri İskenderun Limanı’na dayanırsa ne yaparız?” diye soranlar Türkiye cumhuriyeti devletine çok büyük haksızlık yapareken İsrail devletini de alabildiğine kayırmaktadırlar.
Kendilerini, “Merak etmeyin. İskenderun Limanı’na asla böyle bir gemi gelmez” diye rahatlatabiliriz zira çatışmalar ne kadar tırmanırsa tırmansın, Kürt sorunu ne kadar kızışırsa kızışsın, Türk devleti, Kürt kökenli vatandaşlara işgalci İsrail devletinin Filistinlilere reva gördüğü muameleyi yapmaz, yapamaz; Türkiye toplumu böyle bir şeye asla izin vermez.
Kökleri farklı
Hamas-PKK karşılaştırmasına dönecek olursak; öncelikle her iki örgüt de bugün “milliyetçi” olarak görülmekle birlikte Hamas’ın kökleri İslamcı, PKK’nınsa solcudur ve bu köken farklılığı çok ciddi benzemezliklere yol açmaktadır. Örneğin Hamas uzun bir süre işgal altındaki topraklarda İslami temelli siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik bir örgütlenmenin ardından “silahlı mücadele” noktasına gelmişken PKK daha yolun başında eline silah almış, diğer alanlardaki örgütlenmelerini silahlı mücadelenin peşine takmıştır.
Hamas faaliyetlerini esas olarak yasal zeminde yürütür. Silahlı eylemleri, kendisine bağlı “İzzeddin el-Kassam Tugayları” gizli bir yapılanma tarafından kotarılır. PKK da silahlı eylemlerini, değişik adlar verdiği bazı birimlerinin düzenlediğini söylese de, bunlardan birinci derecede sorumludur. Çünkü dünyanın bazı bölgelerinde “yarı yasal” faaliyet gösterebilse de Türkiye’de başından beri yasadışı bir örgüttür. Hal böyle olunca Hamas Filistin seçimlerine kendi adıyla katılırken, PKK yasal Kürt partilerini kullanmaya çalışır ve onların üzerinde tam bir kambur oluşturur.