Şampiy10
Magazin
Gündem

Gül, Erdoğan ve diğerleri El Kaide ile yüzleşmeyi daha fazla erteleyemezler

.

ABONE OL
Vatan Haber

İstinye saldırısının hemen ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kısa ama özlü bir açıklama yaptı: “Bunları organize edenler ve arkasında olan zihniyetle Türkiye, sonuna kadar mücadele edecektir. Mücadele etmektedir.”

Gül’ün “arkasındaki zihniyet” derken El Kaide’yi kastettiği açıktı. Çünkü kısa süre Başbakanlık, uzun süre Dışişleri Bakanlığı ve terörle mücadelenin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcılığı yapmış olan Gül devlet içinde El Kaide’nin ne olduğunu, Türkiye’de ne derece örgütlü olduğunu ve ülkemize nasıl baktığını en iyi bilen kişilerin başında gelir.

Peki Gül’ün sözleri Türkiye’de neyi değiştirdi? Maalesef hiçbir şeyi. Bu sefer de 15-20 Kasım 2003 saldırıları sonrası yaşananlar tekrarlandı. Üç genç şehidin cenazeleri, benzerlerini sıkça gördüğümüz devlet törenleriyle kaldırıldı. Madrid, Londra ve hatta Amman’daki gibi, toplumun tüm kesimleri, yüzbinlerce kişi İstanbul sokaklarına akarak, bu zihniyete karşı tek bir ses, tek bir vücut olamadı. Zira ne Gül, ne devletin diğer makamları, daha açık ve seçik mesajlar verip bu saldırıyı, El Kaide ve benzeri yapılara karşı toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirmede bir fırsat olarak değerlendirmediler. Tam tersine, daha önceki olaylarda olduğu gibi ortalığı yine “komplo teorileri” kapladı. Üstelik bu sefer, saldırının ardında Ergenekoncular olabileceği şeklindeki uçuk manipülasyonlar büyük medyada bile yer bulabildi.

11 Eylül saldırılarıyla “Bu kadar profesyonel bir işi, eğer varsa, El Kaide denen örgüt yapmış olamaz” diye yüzleşmediler. Taha Kıvanç’ın, benim gibi El Kaide’yi işaret edenlerle “İki kazı güdeceğini sanmadığım Üsame bin Ladin’in müthiş eylemleri planladığına, New York’un ortasında bıraksanız Dünya Ticaret Merkezi’ni bulamayacak birkaç sapı siliğin ele geçirdikleri uçakları ikiz kuleler ve Pentagon’a çarptırdıklarına inanma” mız nedeniyle dalga geçmesini asla unutmayacağım.

15 Kasım 2003’de sinagogların hedefe alınmasından hareketle bunu İsrail’e yamayanlar bile çıkmıştı. İstinye saldırısıysa, garip bir şekilde “çok amatör ve acemice” bulunup El Kaide’ye yakıştırılmıyor. Ve arkasında Ergenekon aranıyor.

El Kaide’yi korkutan eleştiriler

Özellikle muhafazakar medyanın artık otomatiğe bağlanmış gibi, bu tür saldırıların ardında El Kaide hariç herkesi araması veya El Kaide’nin varlığını kabul etse bile onu asla “İslamcı” bir şebeke olarak değil de ABD, İsrail vb. odakların ürünü ve kuklası görmesi artık iyice can sıkıcı olmaya başladı. Her şey bir yana, geliştirilen pespaye komplo teorileri hayatlarını kaybeden üç polis memurunun hatıralarını da gölgeliyor.

Kimileri, AKP’liler ve muhazafakar kesimlerin, özellikle de basının olayı görmezden gelmesi ve kimi durumda çarpıtmasını çok önemsiyor olmamı anlamayabilir. Fakat 15-20 Kasım eylemlerinin bir numaralı zanlısı Harun İlhan’ın eylemlerini savunmak için kaleme aldığı metni okunduğunda, El Kaidecilerin İslamcı kesimlerin geliştirdiği komplo teorilerine kızdıkları ama en çok onlardan gelen somut eleştiri ve sorgulamalardan rahatsız oldukları görülüyor.

Örneğin İlhan savunmasında “İslam’da sinagoglar, yani ibadet yerleri hedef alınamaz”, “masum sivillerin öldürülmesi asla açıklanamaz” ve “İslam’da intihar eylemi yoktur” gibi eleştirileri çürütmek için epey gayret göstermiş ve bana göre hiç de başarılı olamamıştı.

Anlaşıldığı kadarıyla, El Kaide’ye sempatizan devşirmek için çalışan militanlar en çok dindarlardan gelen bu türden eleştirilerle uğraşmak zorunda kalıyorlar. Diğer bir deyişle, bir Abdullah Gül’ün, Tayyip Erdoğan’ın, Bülent Arınç’ın Yeni Şafak, Zaman ve özellikle Vakit’in temayüz etmiş bazı din bilginleri ve muhazafakar aydınların olayın adını koyarak El Kaide ve benzeri yapıların arkasındaki zihniyetle mücadele etmeleri durumunda çok şey olumlu anlamda değişebilir.

Yadırgatıcı olan, ülke içinde değil cepheden yüzleşmek, El Kaide’nin adını almaya bile yanaşmayan hükümetin, Amerikan yönetiminin global terörle mücadelesine her türlü katkıyı, kimi zaman imkanlarını zorlayarak ve her seferinde kendi çıkarlarını riske atarak sağlıyor olması.

Gül, Erdoğan ve diğerleri, El Kaide ile yüzleşmeyi, onunla açık açık mücadele etmeyi daha fazla erteleyemezler.


Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.