“Geç kalmış bir misilleme eylemi”
.
Tam da “Ergenekon darbeye zemin hazırlamak için provokasyonlar yapacak” iddialarının ortalıkta dolaştığı bir sırada patlak veren olay, zaten karışık olan kafaları iyice karıştırdı. Evet bu bir “terör eylemi” ydi, ancak ortaya çıkan ilk detaylar nedeniyle teröristlerin fazla “amatör” olduğu düşünüldü. Buradan hareketle “profesyonel bir örgüt böyle bir eylem düzenlemez” denerek işin altında bir çapanoğlu arandı.
Bu sırada kafaları son derece net olan birileri de vardı. Örneğin daha öğle saatlerinde “Kim yapmış olabilir?” diye sorduğum bir uzman bana çok kesin bir cevap verdi: “Tabii ki El Kaide?” Ve hemen ardından ekledi: “Aslında bu çok geç kalmış bir eylem.”
“Neden?” diye sorduğumdaysa “El Kaide’ye burada çok büyük darbeler indirildi. Mesela Suriye asıllı Luai Saka hâlâ hapiste.”
Hemen bir soru daha sordum “Peki neden üç kişi böyle göz göre göre ölüme yollanır?” Uzman dostum bu sorunun cevabı konusunda da emindi: “Bunu da bir tür intihar eylemi gibi görebiliriz. El Kaide bugün dünyada ve Türkiye’de gönüllü olarak ölecek militan bulmada hiç sıkıntı çekmeyecek belki de ilk örgüttür.”
Amatör işi mi?
El Kaide’nin Türkiye’deki varlığı hakkında iki-üç olay hafızalarımızda canlanır: Öncelikle 15-20 Kasım 2003 günlerinde İstanbul’da iki sinagog, Britanya Başkonsolosluğu ve HSBC Bankası’na yönelik kamyonetli intihar eylemleri; Antalya’da bir İsrail turist gemisine saldırı hazırlığı sırasında Sakka’nın yakalanması ve son olarak 9 Mart 2004 günü İstanbul Kartal’da Mason Locası’nın basılması. İlk iki olayda El Kaide ile organik ilişkisi olan kişiler söz konusuyken, sonuncuda El Kaide’den esinlenmiş ama onunla doğrudan bağı bulunmayan iki İslamcı militanın kendi başlarına hareket ettiklerine tanık olmuştuk.
İstinye’deki olay da ilk bakışta Kartal’daki gibi “amatör” veya “yarı amatör” bir eylem gibi görülebilir, ancak bunun yanıltıcı olduğunu sanıyorum. Bir şekilde dünkü saldırının El Kaide’nin ana gövdesinin bilgisi dahilinde, hatta talimatları sonucu gerçekleştirilmiş olma ihtimalinin hayli yüksek olduğunu düşünüyorum.
Neden Türkiye?
Çünkü Türkiye El Kaide’nin hedefleri arasında yer alıyor. “Neden?” diye sorulacak olursa beş yıl önceki gerekçelerimi tekrarlamak isterim:
1) Türkiye İslam dünyasının en modern, Batı ile iç içe, AB üyeliği söz konusu olan ve laikliği büyük ölçüde içselleştirmiş bir parçası. Bütün bu özellikleri Türkiye’yi El Kaide’nin savunduğu İslam yorumunun gerçek ve belki de tek alternatifi kılıyor.
2) Birçok Müslüman ülkede otoriter ve totaliter rejimlerin İslami hareketlere hiçbir hayat hakkı tanımaması El Kaide’nin işini çok kolaylaştırıyor. Halbuki Türkiye İslami hareketleri, zor da olsa, bir şekilde mevcut sisteme entegre edebildi. AKP’nin seçim yoluyla iktidara gelmesi ve daha önemlisi iktidarda kalabilmesi bunun kanıtı.
3) Türkiye NATO üyesi tek Müslüman ülke. Ankara, Afganistan operasyonunda ABD’ye destek verdi; daha önemlisi Irak’ın işgalinde de Amerikan yanlısı bir politika izlemeye çalıştı. Bu da Türkiye’yi El Kaide’nin hedefleri arasına yerleştiriyor.
4) El Kaide’nin içinde, daha başından beri Türk unsurlar yer alıyor. Dolayısıyla ülkemizde eylem yapmak, zaten alabildiğine profesyonel olan El Kaide için zor olmadı. Gerek İstanbul’un denetlenmesi zor bir metropol olması, gerekse yetkililerin global terör tehditini yeterince ciddiye almamaları da eylemlere elverişli bir zemin yarattı.
Daha önce de hedefti
“Neden polis?” diye sorulursa, Türkiye’de El Kaide’ye, kamuoyuna yansıyandan çok daha fazla ve etkili, hatta yer yer ölümcül darbeler indirildiğini söylemek; zaten El Kaide’nin de arada sırada açıkça Türkiye’yi tehdit ettiğini hatırlatmak yeterli olur. Diğer bir deyişle El Kaide’nin Türkiye ile, özellikle de polisle bir tür kan davası var.
Peki “neden ABD Başkonsolosluğu?” sorusununsa üç içiçe yanıtı var:
1) Malum ABD El Kaide’nin en baş düşmanı;
2) 2003’te Britanya yerine ABD Başkonsolosluğu hedef alınmıştı; ancak son anda bina Beyoğlu’ndan İstinye’ye taşındığında eylem iptal edilmişti. Meğer sadece ertelenmiş;
3) ABD Başkonsolosluğu önünde Türk polislerini şehit eden El Kaideciler, Türk devletinin global terörizme karşı Washington’la yürüttüğü ve epey etkili olan işbirliğine kızgınlıklarını göstermiş oldular.
Sonuç olarak “geç kalmış” ve bundan sonra devamı da pekala gelebilecek olan bir “misilleme” eylemiyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.