Şampiy10
Magazin
Gündem

Erdoğan Peres’in tuzağına düştü

.

ABONE OL
Vatan Haber

Recep Tayyip Erdoğan’ı, RP Beyoğlu İlçe Başkanı olduğu 1980 sonlarından beri yakından izleyen biri olarak onu çok kez öfkeli gördüm. Ama kendisini dün Davos’taki paneldeki gibi gördüğümü hiç hatırlamıyorum. Diplomasi açısından tabii ki çok şaşırdım, ancak vücut dili, seçtiği kelimeler ve üslubu tam da yıllardır bildiğim, tanıdığım Tayyip Erdoğan’dı. Yani dün en doğal haliyle bir Tayyip Erdoğan vardı karşımızda.

Moderatöre kızmış olduğu açık, ama esas olarak Şimon Peres’e öfkelendiği belli. Bu panele gelirken Peres’e karşı Filistin halkını savunmak için epey hazırlanmış olduğu anlaşılan Erdoğan sanıyorum Peres’in tuzağına düştü.

Peres gibi deneyimli bir politikacının, Erdoğan’ın karakterini, Filistin konusundaki görüşlerini bilmiyor olması mümkün değil. “Hamas teröristir, nokta!” şeklindeki hiçbir şeyi açıklamayan yaklaşımı, son derece küstah ve kibirli bir üslupla, Erdoğan’ın Türk ve İslam dünyasının çoğunluğu tarafından desteklenen tezleriyle alay etmesi provokasyondan başka bir şey değildir.

Evet Erdoğan Peres’in tuzağına düştü ve bu yüzden birçok şey kaybedebilir. Zira Erdoğan, AKP’yi kurduğu andan itibaren, ülke içinde bulamadığı meşruiyeti uluslararası platformlarda aradı. AB üyeliğini, ABD ile stratejik ilişkileri savundu; İsrail’le iyi geçinmeye çalıştı ve Yahudi lobilerinin kapısını ilk günden çaldı. Eğer AKP altı yıldır ülkeyi tek başına yönetebiliyorsa yapmış olduğu bu yatırımların payı epey yüksektir. Yani bu çevrelerle arasının açılması AKP ve Erdoğan’ı zorlayabilir.

Ama Peres’in de bundan çok kazançlı çıkacağını sanmıyorum. Bir kere Ortadoğu’da Türkiye ve İsrail birbirlerine mahkum olan iki ülkedir. Ama İsrail’in Türkiye’ye daha fazla ihtiyacı olduğu da tartışmasızdır. Kısacası ne İsrail’in, ne de onun Batı’daki lobilerinin Türkiye’yi -kim tarafından yönetilirse yönetilsin- kaybetme lüksleri asla yoktur.

Nitekim olayın hemen ardından İsrail tarafının araması ve Peres’in Erdoğan’dan özür dilemesi, gelinen noktadan onların da epey kaygılanmış olduğunu gözler önüne seriyor. Yine de iki ülke arasındaki ilişkilerin dünkü yaşananlardan sonra çok yara aldığını söyleyebiliriz.

Diğer kesin olansa Erdoğan’ın İslam dünyasındaki yıldızının parlamayı sürdüreceğidir. İçerde de İsrail’e karşı tırmanan öfkeyi göz önüne alırsak Erdoğan’ın popülaritesinin artacağını öngörebiliriz.

Fakat AKP ile Türkiye’nin adım adım Batı’dan uzaklaşıp bir Ortadoğu ülkesine dönüşmesinden kaygılanan çevreler de herhalde dün yaşananlardan sonra “artık bu süreç tamamlandı” noktasına varmış olmalılar.

Analizi bir kenara bırakıp “peki sen ne düşünüyorsun?” diye sorulacak olursa: NTV’ye sıcağı sıcağına yaptığım yorumlar üzerine birçok dostum aradı. İçlerinde Erdoğan’ı göklere çıkaranlarla yerin dibine batıranların sayısı nerdeyse eşitti. AKP hükümetinin son yıllardaki Filistin politikasının hemen tüm aşamalarında desteklemiş biri olarak dün yaşananlar karşısında iki arada bir derede kaldığımı itiraf etmek istiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.