Şampiy10
Magazin
Gündem

Erdoğan’ın stratejisi: Cemaat’i karşısına, Kürtleri yanına almak

.

ABONE OL
Vatan Haber

Gazeteciler, köşe yazarları seçimlerden önce tercihlerini açıkça beyan edebilirler, etmeliler mi? Tartışmalı bir konu. Amerikan basınında sadece gazeteciler değil bazı gazetelerin de tercih yapıp bunu ilan ettiklerini biliyoruz. Buna karşılık “tarafsızlık” ilkesine ortodoks bir şekilde sarılıp olabildiğince nötr yazma eğiliminin ki kendimi bu gruba koyuyorum- hâlâ egemen olduğu görülüyor. (Aslına bakılırsa taraf tutmanın alabildiğine alenileştiği ve “tarafsızlık”ın nerdeyse bir suç olarak gösterilir olduğu ülkemizde bu tartışma biraz lüks kaçabilir. Neyse!)

Zaman Gazetesi yazarı Şahin Alpay ülkemizde seçimler öncesi tercihini gecikmeksizin, sakin ve gayet medeni bir şekilde açıklayan az sayıda isimden biri. Daha önce Ekmeleddin İhsanoğlu’na desteğini açıklamış olan Alpay yakın zamanda Diyarbakır’a gitmiş ve Kürt oylarının büyük ölçüde Başbakan Erdoğan’a gideceği düşüncesine varmış ve şöyle yazmış: “Evet, çok büyük bir sürpriz olmazsa, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçileceği anlaşılıyor. Bu durumda belki Erdoğan’ın ikinci turda açık ara seçilmesindense, ilk turda az farkla seçilmesi evla olacak.” (http://www.zaman.com.tr/sahin-alpay/kurtler-niye-erdogani-sececek_2227917.html)

İlk tur mu, ikinci tur mu?

Bu akıl yürütmeyi, ilkin Erdoğan karşıtlığı üzerine bina edildiği için doğru bulmuyorum. İkinci olarak, Alpay’ın aksine Erdoğan’ın, ne kadar az farkla olursa olsun, ilk turda seçilmeyi hedeflediğini düşünüyorum. Bunu başarırsa başkanlık sistemi arzusunu gerçekleştirmesinin meşru zeminine kavuştuğuna daha fazla inanacaktır. Ve dün Vatan’da Hüseyin Yayman’ın yazdığının aksine, Erdoğan’ın ilk turda seçilmesinin çok zor olduğu kanısındayım.

Bu görüşümün önde gelen dayanağı HDP’nin beklendiği gibi Eşbaşkan Selahattin Demirtaş’ı Köşk için aday göstermesidir. Çünkü Demirtaş günümüzde sadece Kürt siyasi hareketinin (KSH) değil genel olarak Türkiye’deki siyasetin parlayan yıldızlarından biri. Onun adaylığıyla KSH, yüzde 10 barajı gibi bir dert de olmayacağı için, belki de ilk kez gerçek oy potansiyelini sandıkta ölçme imkanına kavuşmuş oluyor. Normal olarak CHP’ye oy vermeyi düşünen sola yatkın bazı seçmenlerin de İhsanoğlu’na tepki nedeniyle en azından ilk turda oy vermesi halinde Demirtaş pekala parlak bir sonuç alabilir.

Eğer HDP şu ya da bu gerekçeyle düşük profilli bir aday (ki adı bir kere telaffuz edildikten sonra Demirtaş dışındaki tüm isimler böyle algılanabilirdi) göstermiş olsaydı, HDP tabanından Erdoğan’a yöneliş beklenebilirdi. HDP seçmeninin sandığa ilgi göstermemesinin de esas olarak Erdoğan’ın lehine olacağını tahmin edebiliriz ki Demirtaş’ın ilk iki aday arasına girememesi halinde seçmenlerinin ciddi bir kısmı ikinci turda oy kullanmayabilir.

Cemaat’le savaş

Dün Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra yaptığı ilk konuşmanın dili, son dönemde sıkça gördüğümüz gibi açık bir şekilde dini/İslamiydi; özellikle giriş ve sonuç bölümleri. Siyasi açıdan baktığımızda “herkesin cumhurbaşkanı olma” iddiası dikkat çekmekle birlikte önceki balkon konuşmalarının akıbeti bilindiğinde bunun fazla heyecan verici olmadığı açıktı. Nitekim bir süre sonra “Paralel devlet yapılanmasına asla müsamaha göstermeyeceğiz. Ülkemizin bağımsızlığını hedef alan bu maşa örgütle en üst düzeyde mücadele etmeye devam edecek ve bu mücadeleden zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Bu kirli yapıyı hukuk içinde tamamıyla ve hızlıca tasfiye edeceğiz” diyerek Fethullah Gülen cemaatini kapsama alanı dışında tutacağını ilan etmiş oldu.

Kürt hareketiyle barış

Erdoğan’ın, Köşk’e çıkarsa “paralel yapı” ile mücadeleyi daha da tırmandıracağını söylemesine denk önemde diğer açıklaması da şuydu: “Cumhurbaşkanlığımızda da çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsaade etmeyiz, edemeyiz. Türkiye’nin çözümden, barıştan ve kardeşlikten başka hiçbir seçeneği yoktur.”

Bunda şaşıracak bir şey yok çünkü Çankaya yarışında belirleyici gücün HDP seçmeni olduğu çok net ve Alpay’ın yukarıda sözünü ettiğimiz “Kürtler niye Erdoğan’ı seçecek?” başlıklı yazısında da belirttiği gibi İhsanoğlu’nun bu kesimden oy alabilmesi çok zor gözüküyor.

O zaman geriye Gülen cemaati kalıyor. Acaba Cemaat 30 Mart’ta yapamadığını bu sefer yapıp Çankaya seçimlerinde Erdoğan’ı yenmeyi başarabilir, diğer bir deyişle İhsanoğlu’nun kazanmasını mümkün kılabilir mi?

Çok ama çok zor olduğu muhakkak ama Erdoğan’ın bu seçimden de galip çıkması halinde, çoktan baş düşman ilan etmiş olduğu Cemaat’i çok daha kötü günlerin beklediği muhakkak. Bu yüzden Cemaat’in Erdoğan’ın seçilmemesi için elinden geleni yapması beklenir.

Tabii Erdoğan’ın dün konuşmasını yaptığı sıralarda Zaman yazarı Hüseyin Gülerce’nin twitter’dan “Oyum Erdoğan’a” açıklaması yaptığını da not düşelim.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.