Şampiy10
Magazin
Gündem

El Kaide Suriye’de kaybetmeye mahkûm

.

ABONE OL
Vatan Haber

2011 yılı mayıs ayı başında Usame bin Ladin öldürülünce doğal olarak El Kaide’yi nasıl bir geleceğin beklediği tartışılmaya başlandı. Aradan geçen iki yılın ardından elimizde epey bir veri birikmiş durumda. Öncelikle, El Kaide’nin “uluslarötesi” özelliğini koruduğunu, yani dünyanın dört bir tarafından gönüllüleri alıp, eğitip yine dünyanın dört bir tarafına yollamaya devam ettiğini görüyoruz. Ancak Mısırlı doktor Eymen el Zevahiri liderliğindeki El Kaide, artık Batılı hedeflere yönelik “küresel” olarak tanımlanabilecek gösterişli saldırılar düzenlemek yerine İslam coğrafyasının sorunlu bölgelerinde ulusal veya bölgesel cihatlar örgütlemeye (veya zaten var olan cihatları kendi egemenliği altına almaya) ağırlık veriyor.

Büyük değişim

“Eskiden de böyleydi!” diyenler olabilir, ama geçmişte Keşmir, Çeçenistan, Bosna, Irak gibi bölgelerdeki cihatlar esas olarak Müslüman olmayan güçlere (işgalcilere) ve tabii ki onların yerli işbirlikçilerine karşı Müslümanların bir anlamda “bağımsızlık” için yürüttüğü mücadelelerdi. Son yıllardaysa El Kaide’nin Mali, Somali, Suriye, etkisi azalsa da Irak gibi bölgelerde, doğrudan siyasi iktidarı ele geçirmeye ve bu ülkelerde (veya en azından bir bölümünde) şeriat düzeni kurmaya yönelik silahlı mücadele yürüttüğünü görüyoruz.

Usame bin Ladin zamanında, onun kişisel kökenleri dolayısıyla Suudi Arabistan ve Yemen’de El Kaide’nin benzer çizgiler tutturmuş olduğunu, ama bunların esas “küresel” meydan okuyuşun gölgesinde kaldığını hatırlıyoruz. Zevahiri ile birlikteyse “küresel” herhangi bir ciddi eylem görünmüyor; bütün imkânlar bölgesel ve ulusal cihatlara sevk ediliyor. Bunda Zevahiri’nin Mısır’daki İslamcılık tecrübesinin rolü büyük olsa gerek. Enver Sedat suikastıyla bağlantılı olduğu için hapsedilen Zevahiri bir süre sonra Hüsnü Mübarek tarafından affedilince Pakistan’a geçmiş ve Afgan cihadına katılmıştı.

Geri tepen silah

El Kaide Türkiye’nin gündemine Somali’nin başkenti Mogadişu’da Türk Büyükelçiliği’nin ek binasına yönelik saldırı ve Rojava olarak bilinen Suriye’nin ağırlıkla Kürtlerin yaşadığı kuzey bölgelerinde YPG adlı Kürt askeri yapılanmasıyla süren çatışmalar nedeniyle girdi. Yani El Kaide uzaklarda bir yerde doğrudan Türk devletine, hemen yanı başımızdaysa devletin pek hazzetmediği, Abdullah Öcalan çizgisindeki PYD’nin askeri uzantısına savaş açmış durumda.

Dün de yazdığım gibi El Kaide'yi kullanmaya kalkan yanıyor Somali saldırısının, Türk devletinin PYD ile iyi ilişkiler geliştirme ihtimaline karşı El Kaide tarafından bir uyarı olduğu yorumlarına katılmıyorum. Eğer böyleyse de silah geri tepmişe (veya tepeceğe) benziyor: Zaten, başta Batı’nın olumsuz tavrı gibi bir sürü nedenle Suriye’deki El Kaide ile arasını açmaya başlamış olan Ankara, Mogadişu saldırısından sonra bu kopuşu hızla sonlandırabilir.

El Kaide’nin açmazı

El Kaide Suriye’ye Irak, Afganistan, Pakistan, Çeçenistan gibi cihat bölgelerinden, ayrıca Arap ülkeleri ve Avrupa’dan (ve tabii Türkiye’den de) savaşçı yolluyor. Suriye Kürtleri de Türkiye (PKK), Irak ve Avrupa’daki Kürtlerden destek alıyor. Bu arada Suriye Kürtleri aralarındaki ayrılıkları bırakıp YPG saflarında birleşiyorlar. Normal şartlarda topraklarına sahip çıkmaya çalışan Kürtlerin bu savaşta “ithal” El Kaide ile baş etmeleri beklenir. Hele Türkiye başta olmak üzere komşu ülkeler destek vermezse El Kaide hızla güçten düşebilir.

Bununla birlikte Esad rejiminin “terörizmle mücadele ediyoruz” söylemini sürdürmesi için El Kaide’ye, onun özellikle diğer muhalif gruplara veya Kürtler gibi nötr kesimlere saldırmasına ihtiyacı olduğu da malum.

Bitirirken: Zevahiri ve El Kaide, Irak’ta gerçekleştiremedikleri İslam devleti hayalini Suriye’ye taşımış durumdalar. Böyle bir “ithal” devletin kurulabileceğini sanmam, kurulsa da kesinlikle kısa ömürlü olur. Ve Suriye El Kaide için bir tür “sonun başlangıcı” olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.