El Kaide’nin Suriye’de suyu ısınıyor ama...
.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İstanbul-New York yolunda uçakta (http://www.rusencakir.com/Abdullah-Gul-Irani-dislayarak-Suriye-sorunu-cozulemez/2113 ) ve ertesi gün New York’taki Türk Evi’nde (http://www.rusencakir.com/Gul-Radikal-gruplar-bizim-icin-buyuk-guvenlik-tehdidi/2114 ) benim de aralarında olduğum heyetindeki 8 gazeteciyle yaptığı sohbetlerde söz dönüp dolaşıp Suriye’ye ve oradan da o ülkedeki iç savaşta etkili olan El Kaide ve benzeri radikal İslamcı örgütlere geldi.
Gül’ün bu grupları “Türkiye’nin milli güvenliği için büyük tehdit” olarak tanımlaması ve devletin bu konuda hiçbir tolerans göstermediğini ve göstermeyeceğini vurgulaması önemli. Çünkü bugüne kadar konuyla ilgili yapılan resmi açıklamaların hiçbirisi bu kadar açık, net ve sert olmamıştı. Hatta o yüzden, gerek Esad/Baas rejimi ve onun destekçileri, gerekse Suriye’nin kuzeyinde El Kaidecilerle çatışan Kürt grupları, Ankara’nın bu radikal unsurları desteklediği, en azından varlıklarına göz yumduğu şeklinde propaganda yürüttüler, yürütüyorlar. Sanıyorum Gül’ün üst üste gelen açıklamaları bu konudaki spekülasyonlara son verecek, eğer devlet içinde El Kaide vb. gruplara doğrudan ya da dolaylı destek verenler varsa, onları da zor bir duruma sokacaktır.
Üç kritik gelişme
Suriye’deki El Kaide vb. grupların varlığı başından itibaren tartışmalı bir konu olmuştur. Çünkü “terörle mücadele” ettiği iddiasındaki Esad rejimi, El Kaide konusunu sürekli sıcak tutmak isterken, muhalefet ve onların dış destekçileri de bunu gündeme getirmekten hep kaçındılar. Ancak El Kaide’nin Suriye iç savaşını aynı zamanda bir propaganda imkânı olarak görmesi ve oradaki, sık sık vahşete varan faaliyetlerini kaydedip küresel çapta yaygınlaştırmasıyla bu gerçek yalın bir şekilde ortaya çıktı.
Daha önceki bir yazımızda (http://www.rusencakir.com/El-Kaide-Suriyede-kaybetmeye-mahkum/2073 ) El Kaide’nin Suriye’de kaybetmeye mahkûm olduğunu ileri sürmüştük. Aradan geçen yaklaşık iki ayda El Kaidecilerin daha da güçlendiğini, ama güç kazanmanın onların kaçınılmaz mağlubiyetini daha da hızlandırdığını gördük. Bu noktada üç gelişmenin altını çizelim:
1) El Kaide vb. grupların ülkenin kuzeyinde, iç savaşta tarafsız olmaya çalışan Kürt gruplarıyla çatışmaya girmeleri;
2) Kimyasal saldırının ardından gündeme gelen, Esad rejimini cezalandırmaya yönelik askeri müdahaleden vazgeçilmesinde, El Kaide vb. grupların bu yolla önlerinin iyice açılacağı endişesinin de etkili olması;
3) El Kaide vb. grupların Kürtlerden sonra, uluslararası toplulukta belli bir meşruiyeti bulunan Özgür Suriye Ordusu ile de çatışmaya girmesi.
Sabretmeyi bilen bir örgüt
Kabaca bakıldığında, El Kaide vb. grupların varlığının Suriye’deki muhalefetin, onun en azından silahlı kolunun meşruiyetine ciddi olarak halel getirdiği ortada. Öyle ki birçok küresel ve bölgesel güç, Esad rejiminden çok bu tür grupların tasfiyesine öncelik vereceğe ve bazı stratejiler geliştireceğe benziyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün son açıklamalarını da bu bağlamda değerlendirebiliriz.
Peki bu tasfiye mümkün olabilir mi? İmkânsız değil ama çok zor. Her şeyden önce bunun olabilmesi için Esad/Baas rejimiyle ve onun bölgedeki en büyük destekçisi İran rejimiyle belli konularda mutabık kalmak gerekir. (Cumhurbaşkanı Gül’ün İran’ın diplomasisine ve yeni Cumhurbaşkanı Ruhani’ye yönelttiği övgüleri bu bağlamda değerlendirebiliriz.)
El Kaide’nin bugün Suriye’den (ve bölgeden) tasfiyesi bir şekilde mümkün olsa bile orta ve uzun vadede El Kaide tehdidi bunu gerçekleştirecek aktörlerin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanacaktır. Çünkü El Kaide’nin en dikkat çeken özelliklerinden birisi, hiç acele etmemesi, sabırlı olmasıdır.