Şampiy10
Magazin
Gündem

El Kaide’nin bozulan büyüsü

.

ABONE OL
Vatan Haber

Dünkü yazımızı “Suriye El Kaide için bir tür ‘sonun başlangıcı’ olabilir” cümlesiyle bitirmiştik. Bugün kaldığımız yerden devam etmek ve neden El Kaide’nin sadece Suriye’de değil küresel anlamda da kaybetme güzergâhına girdiğini düşündüğümü biraz daha açmak istiyorum.

Öncelikle, yine dünkü yazımızda ele aldığımız, Usame bin Ladin döneminde başlayıp Eymen el Zevahiri döneminde iyice zirveye çıkan, “küresel” yerine “ulusal ve/veya bölgesel” cihada yönelişin El Kaide’ye avantajlar kadar, hatta ondan daha çok dezavantajlar getirdiğini ileri sürebiliriz. Bunlardan bazılarını sıralayacak olursak:

1) El Kaide denince akla, başta 11 Eylül 2001 olmak üzere, dünyanın dört bir yanında, özellikle Batı kentlerinde, Batılı hedeflere yönelik intihar saldırıları geliyor. Ama uzun zamandan beri El Kaide bu tür eylemler yapmıyor ya da yapamıyor. Bunun yerine İslam coğrafyasının değişik bölgelerinde gerçekleşen El Kaide eylemleri küresel anlamda ilgi çekmiyor. Yani El Kaide küresel anlamda örgütlenmiş bir şebeke/ağ olmakla birlikte Batı için küresel bir tehdit olmaktan çıktı/çıkıyor. Bu da El Kaide’nin büyüsünün bozulmaya başladığının ilk işareti.

2) Günümüzde El Kaide, Afrika’da (Mali, Somali...), Asya’da (Afganistan, Pakistan...) ve Orta Doğu’da (Irak, Suriye...) çok güçlü bir şekilde varlık gösteriyor. Yerel halklardan da belli bir destek alıyor ancak bu ulusal/bölgesel cihatların esas taşıyıcıları başka topraklardan gelen, iyice profesyonelleşmiş gönüllüler. Bunların kafasındaki İslam, cihat, siyaset vb. anlayışlarıyla yerel unsurlar arasında sık sık uyuşmazlıklar çıkıyor. El Kaideciler genellikle düşünce ve davranışlarında tavize yanaşmadıkları için belli bir aşamadan sonra bölge halklarıyla ciddi sorunlar yaşayabiliyorlar.

3) Ulusal/bölgesel cihatlarda hedef, eski günlerde olduğu gibi yabancı işgalcileri kovmaktan çok siyasi iktidarı ele geçirmek. Dolayısıyla El Kaide buralarda (yabancılar tarafından desteklenen veya desteklenmeyen) başka Müslümanlarla çatışmak durumunda. Bu da El Kaide’nin örneğin 11 Eylül’de ortaya çıkan imajıyla çok ters.

4) El Kaide’nin her geçen gün daha da katılaşan ideolojisinde Şii karşıtlığı iyice ön plana çıkıyor. Halbuki Sünni İslam dünyasında böylesine katı Şii düşmanlığı son derece marjinal bir durum. Dolayısıyla özellikle Irak’ta tanık olduğumuz ve son dönemde Suriye’de karşımıza çıkan Şii ve Alevi sivillere yönelik katliamlar El Kaide’nin genel imajında derin yarılmalara neden oluyor.

5) El Kaide’nin Şii düşmanlığı doğal olarak İran’ı da karşısına almak anlamına geliyor ki geçmişte Tahran rejiminin nötr, hatta yer yer göz kırpan tutumu El Kaide’nin işini epey kolaylaştırmıştı. Dolayısıyla özellikle Irak ve Suriye’de El Kaide’nin yerel Şii ve Alevi güçlerin dışında, hatta esas olarak İran’la savaştığını söyleyebiliriz.

6) Ulusal/bölgesel cihatları temel strateji olarak benimseyen El Kaide her bölgede ayrı ayrı yerli ve yabancı güçlerle işbirliği ve hatta ittifaka girebiliyor. Bu da El Kaide’nin geçmişte en temel artısı olan, işlerine başkasını bulaştırmama titizliğinin sonu demek.

7) “El Kaide’yi kullanmaya kalkan yanıyor” başlıklı yazımızda (

http://www.rusencakir.com/El-Kaideyi-kullanmaya-kalkan-yaniyor/2071

) “El Kaide’nin tarihini, kendisini kullandığını sananları kullanmak olarak özetleyebiliriz. ABD’nin, Suudi Arabistan ve Pakistan’ın durumu ortada” demiştik. İran’ın bölgesel yükselişinden endişeli olan Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt gibi ülkelerin, özellikle Irak ve Suriye’de El Kaide’ye veya ona yakın unsurlara doğrudan ya da dolaylı destek veriyor olmaları tarihten yeterince ders çıkarmadıklarının kanıtı. Ancak bu destekler El Kaide’ye birçok şey getirdiği gibi ondan çok şey de götürüyor. Diğer bir deyişle ne El Kaide’yi kullanmak isteyenlerin, ne de kendisini kullanmak isteyenleri kullanan El Kaide’nin kazandığı bir durum söz konusu.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Hoşçakalın
  2. Yine PKK-Hizbullah çatışması ve yine “yesinler birbirlerini” aymazlığı
  3. (IŞ)İD’in Türkiye’ye ettiği ve edebileceği kötülükler
  4. Kobani ile PKK’yı, PKK ile de (IŞ)İD’i eşitlerseniz
  5. Kürtler Kobani'de kaybederse Türkler kazanmış mı sayılacak?
  6. Hükümet, tezkere, Kobani, Öcalan: Bir dizi tuhaflık
  7. Bir dönüm noktası olarak Kobani: (IŞ)İD ve PKK üzerine notlar
  8. Kobani için diplomasi ihtiyacı
  9. Washington Kürt Konferansı: Tek gündem Kobani direnişiydi
  10. Savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalleri

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.