Dava bitince Kriz bitecek mi?
.
Türkiye’nin son dönemde içine yuvarlandığı ve her geçen gün daha da derinleşen siyasi krizden çıkabilmek için şu üç seçenekten hangisi daha elverişli?
1) Anayasa Mahkemesi (AYM) AKP’yi aklar.
2) AYM, AKP’ye Hazine yardımı yapılmasını durdurur.
3) AYM, AKP’yi kapatıp Başbakan Erdoğan başta olmak üzere bazı üyelerine siyasi yasak getirir.
Birinci seçeneği seçenlerin gerekçesini şöyle özetleyebiliriz: “Demokrasilerde, şiddete başvurmadıkları müddetçe siyasi partiler kapatılmamalı. Hele AKP gibi bir yıl önce yüzde 47 oyla tek başına iktidar olmuş bir partiyi, hukuki olmaktan ziyade siyasi bir davayla, zorlama iddia ve suçlamalarla kapatmak ülkeyi daha da beter bir krize sürükler. Ekonomi sarsılır, terörle mücadele zaafa uğrar ve AB süreci kesilir. Bu dava sürecinden AKP’nin yeterince ders çıkartmış olduğu da görülürse en hayırlı karar beraat olacaktır.”
Hazine yardımının kesilmesini savunanlarsa, bunun bir “ara formül” olduğunu, her iki tarafı da kısmen mutlu, kısmen mutsuz edeceğini ileri sürüyor ve özetle şöyle konuşuyorlar: “Hazine yardımının kesilmesi hiç de yabana atılacak bir ceza değildir. AKP’ye ciddi darbe indirir. Öte yandan AYM bu cezayla AKP’ye ’laikliğe aykırı eylem ve söylemler içinde olduğunu görüyor ve seni yakından takip ediyoruz. Bunu bir uyarı olarak kabul et ve bundan sonra laik cumhuriyet konusunda daha hassas ol’mesajı vermiş olur. AKP’nin dava sürecinde gerilimi tırmandırmamaya özen gösterdiğini de göz önüne alırsak, yapmış oldukları hataların farkına vardıklarını düşünebiliriz.”
AKP’nin kapatılmasında ısrarcı olanlarsa, beraat kararının iktidar partisi ve lideri Erdoğan’ı alabildiğine güçlendirip laiklik konusunda daha hoyratlaştıracağını Hazine yardımının kesilmesininse AKP’yi hiç ama hiç zorlamayacağını düşünüyor ve şöyle diyorlar: “Kapatma sonrası kurulacak parti ve eski AKP’lilerin yine tek başlarına oluşturacakları hükümet laiklik konusunda çok daha dikkatli olacaklardır, zira benzer adımlar atmaları halinde yine kapatılacaklarını akıllarından hiç çıkartmayacaklardır.”
Hiçbiri
Bu üç şıkka bir dördüncüyü, “yani ” hiçbiri “ni eklemek yerinde olur. Evet AKP’nin geleceğinin ülke için çok önemli sonuçları olacağı kesin, ancak AYM’nin hiçbir kararı varolan krizi sonlandırma potansiyeli içermiyor. Çünkü her ne kadar AKP davası laiklik ekseninde açılmış olsa da, esasında ülkede sürmekte olan kızgın iktidar savaşlarının bir yansımasından başka bir şey değil. Bu bakımdan onu Ergenekon soruşturmasıyla birlikte değerlendirmek zorundayız.
Kimileri AKP davasını Ergenekon’un, bazılarıysa Ergenekon’u AKP davasının rövanşı olarak görüyor. İki görüş de hem doğru, hem yanlış. Yani bir tür yumurta-tavuk olayıyla karşı karşıyayız. İşin içinde laiklik, demokrasi, cumhuriyet vb. tartışmalar olmakla birlikte Türkiye’de son dönemde yaşananları şöyle özetleyebiliriz: Geleneksel iktidar sahipleri yerlerini bırakmak istemiyor, merkeze yeni taşınanlarsa elde ettikleri iktidarı eskilerle paylaşmaya yanaşmıyorlar. Eskiler meşruiyetlerini ” cumhuriyetin kurucu felsefesi “nden yenilerse demokrasiden aldıklarını söylüyorlar. İki taraf da diğerinin kendisine biat etmesini dayatıyor. Hiçbir taraf uzlaşma, hatta diyaloğa yönelik ciddi adımlar atmıyor.
AYM’nin alacağı kararın bu iktidar savaşında etkisi şüphesiz büyük olacak beraat AKP’nin, kapatmaysa düşmanlarının elini güçlendirecektir. Ancak ne AKP’liler kapatma, ne de rakipleri beraat yüzünden pes edeceğe benzemiyorlar. Hatta üç seçenekten ikisinin bir tarafı daha da güçlü ve kibirli, diğer tarafı daha güçsüz ve öfkeli yapacağı tahlillerine değer verirsek, iktidar mücadelesinin daha da şiddetlenip bir ” savaş “ halini alma ihtimalini de ciddi olarak hesaba katmamız gerekir.