Çağdaş’tan yürek burkucu bir mektup
.
Gazetemizin genç muhabirlerinden, KCK Davası kapsamında sudan gerekçelerle tutuklanmış olan Çağdaş Ulus’tan bir mektup aldım. Uzun uzun masumiyetini anlatıyor. Tek kelimeyle yürek burkucu.
Çağdaş mektubunda, aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınıp hemen serbest bırakılan Fransız Haber Ajansı (AFP) muhabiri Mustafa Özer ile aralarında geçen bir sohbeti de aktarmış. Onun kaleminden olduğu gibi aktarmak istiyorum:
“Savcılığa çıkmak için Adliye’de konulduğum hücrede beklerken Mustafa Özer’le tanıştım. Bana defalarca Kandil’e gittiğini, orada Murat Karayılan’la Abdullah Öcalan’ın posteri altında çok sayıda fotoğraf çektirdiğini ve bu fotoğrafların da hard diskinde kayıtlı olduğunu söyledi. Her defasında ‘kesinlikle tutuklanırım’ diye endişesini belirtiyordu. Bense boşu boşuna alındığımı, örgütle bir alakam olmadığını, PKK aleyhine yaptığım birçok özel haber varken sırf biriyle konuştuğum için alındığım için üzüldüğümü kendisine söylediğimde ‘Üzülme, hiçbir şeyin yok ki! İlk bırakılacaklardan biri sen olursun’ diyordu. Ancak öyle olmadı. Ben değil o serbest bırakıldı!”
Özer’in neden hemen bırakılımış olduğunu biliyoruz: Kendisi yıllardır MİT ile birlikte çalışıyormuş, PKK çevreleriyle ilişkilerini de onların denetiminde yürütüyormuş. Ama Çağdaş’ın neden tutuklandığını, neden hâlâ tutuklu olduğunu öğrenebilmiş ve anlayabilmiş değiliz. Bu noktada, teslimiyetçi bir şekilde “Adaletin bu mu dünya?” diye sormanın ötesine geçmek gerekiyor. Terör bahanesiyle gazetecilerin cezaevlerine tıkılmasına karşı öncelikle meslektaşlarının daha güçlü bir şekilde seferber olması şart.
Hak edilmiş bir ödül
Galatasaray Lisesi mezunlarını bir araya getiren Galatasaraylılar Derneği (bizim tabirimizle Cemiyet) bu yıldan itibaren bilim, teknoloji, sanat ve kültür alanlarında ulusal ve uluslar arası başarı kazanmış kişilere yönelik olarak Galatasaray Ödülü vermeye başladı. İlk ödülün de “ekonomi” dalında verilmesi kararlaştırıldı.
Ödülün oybirliğiyle Prof. Daron Acemoğlu’na verildiğini öğrendim ve çok sevindim. Her ne kadar birkaç yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde ekonomi okumuş olsam da ekonomiden anladığımı söyleyemem. Ancak Prof. Acemoğlu’nun, siyasal ekonomi, ekonomik kalkınma, ekonomik büyüme, gelir ve ücret dengesi eşitsizliği ve kurumların ekonomideki rolü üzerine çalışmalarıyla dünya çapında bir isim olduğunu biliyorum. Nitekim 2004 yılı sonunda ABD’de gazetecilik yapmaya başlar başlamaz ilk işim Boston’a gidip, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) öğretim üyesi olan Prof. Acemoğlu ile Harvard Üniversitesi’nde görev yapan bir diğer dünya çapındaki ekonomistimiz Prof. Dani Rodrik ile söyleşiler yapmıştım.
45 yaşındaki Prof. Acemoğlu, öğretim üyeliğinin yedinci yılında, daha 33 yaşında profesör oldu. Doktorasını yaptığı London School of Economics (LSE)’nin dışında Yale, Michigan State University, University of Pittsburgh, University of Leuven 2 Belçika, University of British Colombia, University of Illinois gibi üniversitelerde de dersler veren Prof. Acemoğlu halen MIT’te kürsü başkanlığı yapıyor ve yakın gelecekte Nobel İktisat Ödülü alması bekleniyor.
Prof. Acemoğlu’na ödülü, 21 Haziran günü, 1986 yılında mezun olduğu Galatasaray Lisesi’nde verilecek. Kendisini tebrik ediyorum.