Bir şey anlamadık
.
G.Saray'ın Kopenhag ve Kayserispor maçlarındaki üstün performanslarından sonra Arena’da zevkli bir maç bekliyorduk ancak hayâl kırıklığına uğradık. Özellikle ilk 45 dakikada ne yaptığını bilmeyen, Konyaspor’un presine sık sık yenik düşen bir G.Saray vardı.
Orta sahanın ve defansın hatalarına Muslera da ayak uydurunca konuk ekip çok kolay bir golle öne çıktı. Ve ilginç bir şekilde presini de sürdürdü. İlk yarı böyle bitecek derken yine ‘çare’ Drogba devreye girdi ve Umut’un sağ kanattan yaptığı ortaya kafayı vurarak eşitliği getirdi.
MUSLERA&SELÇUK ŞAŞIRTTI
2. yarıda da büyük ölçüde benzer bir maç seyrettik. Etkisiz G.Saray atakları, orta saha ve defansta pas hataları ve Konyaspor’un karşı atakları. Kimilerine göre sorun kanatların Umut ve Burak’a emanet edilmesinden kaynaklanıyordu, ancak Kayseri deplasmanında da aynı formül denenmiş ve tutmuştu.
Bu sefer olmamasının bir nedeni belki Sneijder’in daha 5 dakika dolmadan sakatlanması ve yerini çok kötü gününde olan Emre Çolak’a bırakmasıydı.
Ama Sarı-kırmızılıların sorunu tek bir oyuncunun sakatlanmasıyla izah edilemeyecek kadar ciddiydi. Drogba dahil bütün takımı kapsayan genel bir yorgunluk ve yetersizliğe tanık olduk ki; özellikle Emre, Muslera, Semih ve Selçuk’un taraftarı olumsuz anlamda epey şaşırttığını söyleyebiliriz.
KAYBETME ENDİŞESİ...
Maçın son dakikalarında yazıyı yazmaya başladığımda, hemen yanımdaki Milliyet yazarı Kadri Gürsel, “Bu maçtan ne anladın ki yazacaksın?” diye sordu. Sahiden pek bir şey anladığımı söyleyemeyeceğim, fark yapabileceği bir maçta son düdük çalana kadar puan kaybetme endişesiyle ayakta durmaya çalışan bir takımın taraftarı olmak kesinlikle iyi bir şey değil.