Beş kritik Ergenekon sorusu
.
Ergenekon ile ilgili beş kritik soru önümüzde duruyor. Şöyle sıralayabiliriz:
1) Soruşturma Ergenekon’un en tepesine kadar uzanacak mı?
2) Soruşturma kapsamında, halen aktif görevde olan devlet memurları (özellikle de bazı TSK mensupları) gözaltına alınacak mı?
3) Özellikle emekli subaylar, aktif görevdeyken yaptıkları bazı faaliyetler nedeniyle suçlanacaklar mı?
4) Ergenekon’un siyasi bağlantıları daha fazla deşilecek mi?
5) AKP kapatılırsa soruşturma aynı hız ve kararlıkla sürecek mi?
Bu altı sorunun cevaplarını çok, ama çok merak ediyorum ama bilmiyorum. Bununla birlikte soruşturmayı başından beri destekleyerek, bir nevi “içerden” izleyen meslektaşlarımın yazıp söylediklerinden, soruşturmanın bugüne kadarki gelişiminden ve ülkedeki (sürekli değişen) siyasi dengelerden hareketle birtakım kestirimlerde bulunmaya çalışacağım. Sırayla gidecek olursak:
1) En tepeye çıkmak zor görünüyor
Soruşturmanın başından beri “Ergenekon” adı verilen gizli örgütlenmenin tepesinde “Bir Numara” adı verilen biri olduğu söyleniyor. Bugüne kadar yapılan tariflere itibar edecek olursak, “Bir Numara” henüz gözaltına alınmış değil. Yine yapılan tariflere göre, “Bir Numara” nın alınması Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’dan çok daha fazla gürültü koparacak. Eğer gerçekten böyle birisi varsa, alınmaması soruşturmayı sakat bırakır. Yine de bu kişinin çok yakın kontrol altına alınıp etkisizleştirilmesi yoluna da gidebilirler.
2) Şu an tek bir devlet memuru yok
Şu ana kadar gözaltı ve tutuklamalarda halen devlet içinde görev yapan herhangi bir isme rastlamadım. Birkaç emekli subayın, yanlarına bazı yine emekli subay ve astsubayı, birkaç işadamı, gazeteci, mafyacı vs.yi alıp darbe yapması üzerine kurulacak olan bir iddianamenin hiçbir inandırıcılığı olmayacaktır. Eğer Ergenekon diye bir yapı varsa ve bu şebeke darbe yapmayı planlıyorsa mutlaka devlette, özellikle de başta TSK olmak üzere güvenlik bürokrasisinde örgütlü olması gerekir. Ancak soruşturmanın bu tür bağlantıları ortaya çıkarmak için derinleştirilmesi çok ciddi siyasi sonuçlar doğuracaktır.
3) Darbe girişimlerini yargılamak güç
Şu ana kadar, yakın dönemde üç darbe girişimi olduğu ortaya çıkarıldı: Sarıkız, Ayışığı ve Eldiven. Her ne kadar bunlarda adı geçen, hepsi emekli olmuş subayların tümü gözaltına alınmamış olsa da Eruygur ve Tolon’un tutuklanmaları, davanın bu girişimleri de kapsayacağı yolunda bir beklentiye yol açtı. Ne var ki TSK böyle bir durumda “askerlik görevi sırasında işlenmiş suçlar ancak askeri mahkemelerde görünür” diye müdahale edebilir. Soruşturmanın kaderini tamamıyla değiştirebilecek bu ihtimale karşı subayların sadece sivil hayata geçtikleri andan sonraki eylemlerinin davaya sokulması daha yüksek ihtimal gibi. Ne var ki, bu üç darbe girişimi dışarıda bırakılırsa davanın büyük ölçüde temelsiz ve etkisiz kalma riski doğabilir.
4) AKP muhalifleri diken üstünde
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve bazı arkadaşları dışında tutuklu siyasetçi yok. Eski AKP’li Turan Çömez ise aranıyor. Ne var ki Ergenekon ile şu ya da bu şekilde irtibatlı olduğu söylenen çok sayıda eski ve aktif siyasetçinin adları ortalıkta dolaştırılıyor. Örneğin Star Gazetesi’nden Şamil Tayyar, Çömez dışında Abdüllatif Şener’in de adını Ergenekon’la birlikte anmıştı ve haberler doğruysa AKP MYK toplantısında bazı üyeler bu iddiaları hatırlatmışlar. Şener’in ne zamandır beklenen yeni parti açıklamalarını tam da operasyonun yoğunlaştığı bir döneme denk getirmesi bütün bu spekülasyonlarla ilgili olabilir. Şener dışında, AKP’ye alternatif arayışı içinde oldukları bilinen, özellikle merkez sağ kökenli bazı eski siyasetçilerin de kapsama alanına alınması şaşırtıcı olmayacak, ancak bu noktada atılacak her adım “AKP Ergenekon bahanesiyle rakiplerini tasfiye ediyor” iddialarını güçlendirecektir.
5) Ya şimdi ya asla
Soruşturmanın tam da kapatma davası sonlanacakken güç kazanmasını, “AKP kapatılmamak için son kozlarını oynuyor” diye yorumlayan çok oldu. Buna pek katılmıyorum zira kapatılmadan geri dönüşün mümkün olmadığını düşünüyorum. Bana göre, parti kapatılmadan önce Ergenekon’a olabildiğince darbe indirilerek, AKP’nin yerini alacak partiyle, Erdoğan’ın yerini alacak yeni genel başkan/başbakanın işi kolaylaştırılmak isteniyor. Zira şu ana kadar telaffuz edilen emanetçi isimlerden hiçbiri, böylesine çetin bir işin altından kalkabileceğe benzemiyor.