Bahçeli şaşırtmaya devam ediyor, iyi de yapıyor
.
Dün Meclis kulisinde “solcu” bir meslektaşım şöyle dedi: “Bunu açık açık söylemeye çekiniyorum ama son dönemde Devlet Bahçeli’nin bazı söylemlerini çok beğeniyorum. Her şeyden önce son derece sağduyulu hareket ediyor.”
Arkadaşımın ruh halini çok iyi anlıyorum, zira MHP ve ülkücü hareket üzerine yazıp çizmeye başladığım ilk günden beri benzer duyguları bir “solcu gazeteci” olarak ben de çok yaşadım. Ancak işimiz gördüğümüzü, duyduğumuzu, düşündüğümüzü mümkün olduğunca çarpıtmadan, önyargı ve önkabullerden uzak aktarmak olduğu için belli bir eşiği aşmak şart.
Aslına bakılacak olursa MHP Lideri Bahçeli, özellikle son iki yıldır genel seçimlerinden sonra benim gibilerin işini epey kolaylaştırıyor. İlk aklıma gelenleri sıralayayım:
1 Onca tazyike rağmen 2007 genel seçimlerine “CHP’nin ikizi” gibi girmedi
2 Oturumlara katılarak Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasının önünü açtı ve yeni bir krizin önünü tıkadı
3 Partisinin adının Ergenekon gibi yapılarla birlikte anılmaması için elinden geleni yaptı ve başardı
4 Kürt sorunu konusunda çok sert çıkışlar yapmakla beraber DTP’li milletvekillerinin uzattığı elleri sıkmaktan da geri kalmadı
5 Ülkücü gençlerin sokağa çıkmasını engellemek için çok uğraştı ve büyük ölçüde başarılı oldu
6Buna bağlı olarak Türk-Kürt çatışmasının çıkmaması tehlikesi önüne, en azından şimdilik set çekti
7AKP’nin kapatılma ihtimaline başından beri karşı durdu. Kapatma davasıyla birlikte yaşanan kriz sürecinde hep uzlaşmayı arayan kişi oldu.
Bahçeli’nin başörtüsü konusunda AKP’ye verdiği desteği aynı kategoride değerlendirmekse çok zor. Bu noktada çok büyük bir hesap hatası yaptığını, ama asla “AKP’ye tuzak” “ kurmadığını düşünüyorum.
Tutarlı bir çözüm çerçevesi
Bahçeli dün TBMM’deki konuşmasında, beklenmedik bir şekilde Alevi sorununu ele alarak bizleri bir kez daha şaşırttı. Açık söylemek gerekirse ne AKP, ne de CHP bugüne kadar bu sorunun çözümü için bu derece kapsamlı, tutarlı ve samimi bir çerçeve çizebildiler. AKP yapmadı, yapamadı çünkü ne yaparsa yapsın Alevilerin zaten kendilerine pek oy vereceğini düşünmüyorlar hatta Alevilere açılmak isterken muhafazakâr Sünni oyları kaybetmekten korkuyorlar. CHP yapmadı, yapmıyor çünkü Alevi oylarını zaten cepte görüyor Alevi sorununa odaklanmaları halinde göz diktiklerini sandıkları merkez sağı ürkütebileceklerini düşünüyorlar.
Aslında Alevilik konusunda en zor durumdaki partinin 1970’li yıllardaki Alevilere yönelik katliamlardaki payları nedeniyle MHP olması gerekirdi. Ne var ki Kürt sorununun ağırlığını iyice hissettirmesiyle MHP ile Aleviler arasındaki makas ne zamandır kapanmaya başlamıştı. Dün Bahçeli’yi dinlerken geçmişin, en azından onun için, tam anlamıyla geride kalmış olduğunu düşündüm.
Evet Bahçeli dün Alevilerin somut taleplerini dillendirip bunlara somut çözüm önerileri getirmedi ancak ” karşılıklı anlama ve anlaşılma süreci “ başlatılması çağrısıyla bu sorunun bütün yönleriyle kalıcı bir şekilde çözümü için samimiyetle katkı sunmaya hazır oldukları sözünü verdi.
Bu sözü çok önemsiyorum çünkü AKP’liler Alevilere açılmaya çalışırken muhafazakâr Sünni tabanı MHP’ye kaptırma endişesinden belki bu sayede sıyrılabilir ve sorunun çözümü için adım atabilirler. Bir başka açıdan söyleyecek olursak: MHP, hiçbir rezerv koymadan Alevi sorununun çözümüne angaje olarak AKP hükümetinin bahanelerin hemen tümünü elinden almışa benziyor. Bu duruma en çok sevinenlerin başında, Başbakan Erdoğan başta olmak üzere AKP kurmaylarını çözüm için ikna etmeye çabalayan AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu geliyor olsa gerek.
Bitirirken iki not:
1) CHP Lideri Baykal’ın ” çarşaflı üye “ açılımına MHP’nin Alevi açılımı kadar önem vermiyorum. Birçok itirazım var ama iki ” açılım “ arasındaki en büyük fark bana göre şöyle özetlenebilir: Bahçeli Türkiye’nin kangren olmuş bir sorununun tüm toplum tarafından çözümü üzerine kafa yorarken Baykal’ınki fazlasıyla yerel seçimlere endeksli gözüküyor.
2) Keşke Bahçeli benzer bir açılımı Kürt sorunu konusunda da yapsa.