Aygün bu mesajı mı taşıdı?
Sinan Aygün’ün STK’ların “Sağduyu Çağrısı” yapıldığı gün yani 26 Mart’ta verdiği mesaj, akıllara birçok soruları da getiriyor. STK’ların bildirisinde parti kapatma konusu vardı ancak Ergenekon’un adı bile geçmiyordu
Yerli ya da yabancı hiçbir istihbaratçıyla, soruşturmayı yürüten savcılarla ve operasyonları sürdüren polislerle görüşmeden, sadece açık kaynaklara bakarak Ergenekon’u yakından izlemeye çalışıyorum. Medyaya sızdırılan bilgilere ve suçlananların veya yakınlarının yaptıkları savunmalara baktıkça, benim de kafam, kamuoyunun çoğu gibi, aydınlanmak yerine daha da karışıyor.
Örneğin ta başından beri Ergenekon’un tepesinde “Bir Numara” adı verilen biri bulunduğu söylendi ve bu kişi tarif edildi. Ama bugüne kadar bu tarife uyan kimse gözaltına alınmadı. “Yoksa böyle biri yok mu? Varsa ne zaman yakalanacak? Alınmayacaksa niçin?” sorularına şimdilik herhangi bir cevap gelmedi.
Önceki gün Hürriyet’te Enis Berberoğlu’nu okuyunca kafalardaki en önemli sorulardan birinin cevabının verilmek üzere olduğunu görüp sevindim. Soru şu: Ergenekon soruşturmasıyla AKP’ye açılan kapatma davası arasında bir ilgi var mı? Varsa nasıl?
Bilindiği gibi bazı AKP’liler, Başsavcı Yalçınkaya’nın davayı, dördüncü dalgadan sonra, yani Ergenekon’da derinlere inildiği için açtığını iddia edebildiler. Buna karşılık bazı ulusalcılar da İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu gibi isimleri içeren beşinci dalgayı kapatma davasının misillemesi olarak gördü. Ve son büyük operasyonun özel olarak Başsavcı’nın Anayasa Mahkemesi’nin karşısına çıkacağı güne denk getirildiğini ileri sürenler oldu. Nihayet, son günlerde giderek yaygınlaşan AKP’nin kapatılma ihtimalinin azaldığı yolundaki değerlendirmelerin temelinde de Ergenekon soruşturmasının izlediği seyir var.
Bir dizi soru
Usta gazeteci Berberoğlu önceki gün şöyle yazdı: “Aygün dünkü konuşmamızda Genelkurmay’a verdiği mesajın sahibini ve içeriğini açıklamadı, ısrarlı sorularımı yanıtsız bıraktı. Ancak çok yakın çevresinden aldığım izlenim, bu mesajın hükümetin önemli bir üyesinden kaynaklandığı yolunda.”
Yani önemli bir bakan söz konusu. O zaman şu soruları sorabiliriz:
1) Aygün 1 Mayıs’ta gerçekten önemli bir bakanla mı telefon görüşmesi yaptı?
2) Bu iddia doğruysa bu bakan kim?
3) Bu iddia doğruysa, söz konusu kişi ile TSK arasında ne tür bir mesaj taşıyordu?
4) Normalde bir dizi iletişim ve koordinasyon mekanizmasına sahip olan bu iki kurum neden üçüncü şahıslar üzerinden mesajlaşmak ihtiyacı hisseder?
5) Eğer bu iddialar gerçekse, söz konusu bakan bu temasları Başbakan Erdoğan’ın bilgisi dahilinde mi yaptı?
6) Aygün’ün telefonlarını izleyip dinleyenler nasıl olur da konuştuğu “abi”nin kim olduğunu bilmezler? Bilmediler diyelim, gerçekten önemli bir bakan söz konusuysa sesini nasıl tanımazlar?
7) Soruşturmayla ilgili ilginç ve bazen de çok gerekli olmayan ayrıntıları (örneğin İlhan Selçuk’un Fashion TV merakını) sızdıran merciler neden bu görüşmeyi bugüne kadar medyaya servis etmediler?
8) Eğer bu görüşme sızdırıldıysa neden bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmadı?
Aygün’ün 26 Mart mesajı
Sorular uzatılabilir, ama burada kesip başa dönmek istiyorum: Berberoğlu’nun haberi bana neden Ergenekon soruşturmasıyla AKP’ye açılan kapatma davası arasında bir ilgi olup olmadığı tartışmasını düşündürttü? Zira Aygün’ün tam da ortalık iyice kızışmış ve sağduyu arayışları yoğunlaşmışken her iki olayı birbirine bağlayan çarpıcı bir demeç vermiş olduğu aklımda kalmıştı. Uzun aramalar sonucu internette bulduğum bu demecin tarihi 26 Mart 2008. Yani TOBB’un önderliğindeki “Sağduyu Çağrısı”nın olduğu gün. Samanyolu Haber muhabiri Aygün’e STK’ların ortak açıklaması hakkındaki fikrini sormuş ve aynen şu cevabı almış: “Ergenekon’u da durdurun diyor, parti kapatmayı da durdurun mesajı var orda. Yani bence güzel bir mesaj.”
Halbuki STK’ların bildirisinde parti kapatma konusu vardı ancak Ergenekon’un adı bile geçmiyordu. O günlerde kimileri bunu Aygün’ün her zamanki ilginç çıkışlarından biri olarak görüp önemsememişti. Ancak Ergenekon’da sonuna kadar gidilmesini savunan bazı medya kuruluşları ve köşe yazarları Aygün’ün sözlerini ciddiye alıp Başbakan Erdoğan’a “Sakın Ergenekon’da geri adım atmayın” diye baskılarını artırmışlardı.
Şimdi daha öncekilere ek olarak şu soruları sorabiliriz:
1) Aygün’ün “abi”sinin kim olduğu ve ne tür mesajlaşmaların söz konusu olduğunu ne zaman öğrenebileceğiz? Bunun için Aygün’ün de aralarında bulunduğu son sanıklar hakkında ek iddianamenin hazırlanmasını mı bekleyeceğiz?
2) Bu telefon konuşmasının detaylarından hükümetin, mesela Başbakan’ın haberi var mı?
3) Aygün, Berberoğlu’nu yazılı olarak yalanladı ama usta gazeteci elinde belge olduğunu söylüyor. Haberde adı geçen diğer kişi ve kurumlar (yani hükümet ve TSK) herhangi bir açıklama yapacak mı?
4) Kapatma davası ile Ergenekon soruşturması hakkında hiçbir ilişki olmadığı konusunda kamuoyunu ikna edebilecek herhangi bir merci veya kişi mevcut mu?