AKP treninden kim neden iner?
.
AKP lideri Erdoğan’ın önceki gün partisinin milletvekillerine kapalı oturumda yaptığı “trenden inmeyin” uyarısı önümüzdeki dönemin esas sorusunun “AKP kapatılacak mı?” değil de, “Kapatılmadan hemen önce ve sonra AKP’den kopanlar olur mu?” hatta daha da ileri giderek “AKP bölünür mü?” olduğunu açık ve net olarak bizlere gösterdi. Şöyle ki büyük bir heyecanla AKP’nin kapatılmasını ve Erdoğan başta olmak üzere çok sayıda partilinin siyasi yasaklı ilan edilmesini büyük bir heyecanla bekleyen çevreler tek başına bunların AKP trenini yoldan alıkoyamayacağını çok iyi biliyorlar. Dolayısıyla kapatmanın hemen ardından trende büyük bir kargaşa, hatta mümkünse kavga çıkmasını ve bu arbedenin neticesinde AKP treninin yoldan çıkmasını; en azından hızının azalmasını hayal ediyorlar. Erdoğan’ın “inenler bir daha binemez” uyarısı da AKP yönetiminin bu tür gelişmeleri öngörüp endişelendiklerini kanıtlıyor. Yazın TBMM’nin tatile çıkarılmayacak olmasında milletvekillerini sıkı takip ve denetim altına alma, diğer bir deyişle rakiplerin (ve de düşmanların) kıta sahanlığının dışında tutma kaygısının da etkili olduğunu söyleyebiliriz.
AKP treninden kimlerin inebileceğini tartışmaya geçmeden önce bir ayrımı netleştirmek gerekiyor. Erdoğan “trenden düşenler” ile “trenden inenler”i ayırmış ve ikinci grubun bir daha binme şansı olmayacağını söylemiş. AKP lideri “trenden düşenler”den, şu ya da bu nedenle bu hareketi terk edip evlerine, işlerine güçlerine dönecek olanları kastediyor olmalı. Bunlara belli bir anlayış gösterebileceğini çıkartabiliriz. Ancak “trenden inenler” derken, bir başka trene (siyasi partiye) binmek için hareketi terk edecek olanları kastettiği açıktır. Bunlara, hele daha ileri gidip AKP’yi parçalayarak yeni bir parti kurmaya kalkışacaklara karşı acımasız olacağını rahatlıkla tahmin edebiliriz.
Peki kimler AKP treninden inebilir. Seçeneklere teker teker bakalım:
1) Merkez sağdan gelenler:
Değişik dönemlerde ANAP, DYP gibi partilerde siyaset yapmış çok sayıda kişi bugün AKP saflarında. Hatta kimisi Meclis Başkanı, kimisi başbakan yardımcısı, bakan veya komisyon başkanı. Bu grupta yer alan isimlerin son rejim krizinden bir ölçüde rahatsız olduklarını ve sistemin diğer güçleriyle kavgadan hazzetmediklerini biliyoruz. Bununla birlikte, bazı bireysel ayrılmalar olsa bile grup halinde bir kopuş söz konusu olmaz. Çünkü ne binebilecekleri bir başka tren var, ne de bu yolda ümitvar bir hazırlık. Öte yandan AKP sonrası kurulacak partinin daha da merkeze yanaşmak zorunda kalacağını varsayıp ilerde daha önemli pozisyonlara gelmeyi umuyor olmalılar.
2) Merkez soldan gelenler:
Merkez sağ kökenliler için söylediklerimiz büyük ölçüde bu gruba da uyarlanabilir. Tek fark, Ertuğrul Günay’ın etrafında küçük bir grubun bulunması ve bunların birlikte kopmalarının teorik olarak mümkün olması. Ancak CHP, DSP ve SHP’nin durumları göz önüne alınırsa onların da çalacakları bir başka kapı yok denebilir. Ve yine sol kökenliler de herhalde AKP sonrası dönemde yeni partide daha da güçleneceklerini düşünüyorlardır.
3) Ülkücü kökenliler:
AKP içinde sayıları çok fazla olmasa da ülkücü geçmişe sahip milletvekilleri var ve son olarak Vahit Erdem örneğinde olduğu gibi bunların bazıları rahatsız; üstelik şikayetlerini alenen dillendirmekten de geri durmuyorlar. MHP’nin Meclis’te sandalye sayısına ters orantılı bir biçimde etkili olduğunu göz önüne alırsak, bu partinin AKP’nin çözülmesi durumunda epey kârlı çıkacağını görebiliriz.
4) Milli Görüş kökenliler:
Son seçimler öncesi Erdoğan Milli Görüş’ten çok sayıda yol arkadaşını listelere almamış, yerlerine az sayıda Milli Görüşçü koymuştu. Kapatma davasıyla birlikte trenden indirilmiş olan eski AKP’li vekillerin hareketlendiklerini yeni arayışlara girdiklerini görüyoruz. Sanılanın aksine bu kişiler Saadet Partisi ile yeniden birleşmeyi düşünmüyor, İslamcılıkla hiç alakası olmayan bazı kişi ve çevrelerle yeni oluşumlar için çalışıyorlar. İşte bu eski isimler, AKP’nin kapatılması durumunda tasfiye sırasının kendilerine geleceği iddiasıyla partide kalan Milli Görüş kökenlilerin aklını çelmek isteyebilirler. Sonuç olarak, eğer AKP’den kopmalar olacaksa, RP-FP’den gelme isimlerin sayısı sanılandan fazla olabilir.
5) Siyasete AKP’de atılanlar:
AKP’nin bugünkü Meclis grubunda aktif siyasete ilk olarak AKP’den atılmış olanların sayısı hayli yüksek. Kuşkusuz bunların içinde İslamcı/muhafazakâr bir geçmişe sahip eski bürokrat/teknokratların oranı daha fazla. Ancak ne sağda ne solda olarak tanımlanamayacak, kelimenin gerçek anlamıyla “merkez siyasetçisi” profiline uyan yabana atılmayacak sayıda isim var ki en büyük kopuş bu öbekten gelebilir.
Bugünden baktığımızda MHP istisna, mevcut siyasi partilerin AKP’den büyük parça koparma ihtimali yok. Abdüllatif Şener, Turhan Çömez gibi isimler de AKP’nin içerisinden yeni bir oluşum çıkarabilecek güç ve etkiye sahip değiller. Özetle, AKP kapatılsa da, trenin aynen yola devam edeceğini varsayabiliriz. Ancak yolcuları sopayla tehdit ya da havuçla teşvik edenler çok olacaktır. Dolayısıyla Erdoğan’ın da milletvekillerine havuç-sopa yöntemiyle sesleniyor olmasını anlayışla karşılamak gerekir.