Yılın kalite gazetecisi...
.
Önceki akşam; Quality of Magazine dergisinin; yılın Quality ödülleri töreni için, iki çocuğumla Suada’ya gidiyorum...
***
Seçkin bir topluluğa Linet’in şarkılarıyla muhteşem bir gece geçirdiği davet; Quailty (Kalite) adına yaraşır bir şıklıkta yapılıyor...
***
Bize ayrılan locada; büyük usta Haldun Dormen ve Yeşilçam’ın unutulmaz jönü Salih Güney’in ortasına çocuklarla birlikte oturuyorum...
***
Suada; muhteşem şıklıktaki albenisine, Quality dergisinin sahne organizasyonu ve davetlilerin kattığı aurayla; zerafetin merkezi halini alıyor...
Boğaz’ın huzursuz derin sularının çevrelediği ada; gecenin ışıklarıyla, bir “masal dünyasının renkli rüyasına” bürünüyor...
***
Çocuklar;
-“Baba ödül mü alacaksın?..” diyorlar...
-“Öyle sanıyorum...” diyorum...
-“Başlarda mı sonlarda mı alacaksın?..” diye soruyorlar...
-“Hiçbir fikrim yok... Ne olacağını bilmiyorum...” diye cevap veriyorum...
ARAMIZDAN AYRILAN SANATÇILAR İÇİN... (2)
Bir süre sonra ödül töreni başlıyor...
Quality dergisi “geçen yıl aramızdan ayrılan sanatçılar için çok dokunaklı bir ekran gösterisi” sunuyor...
Levent Kırca’lar, Atilla Özdemiroğullar’ı, Oya Aydoğan’lar ve daha niceleri, fotoğraf karelerine hayat veren gülümsemeleriyle önümden geçiyorlar...
***
Dergi organizatörleri çok dokunaklı bir vtr hazırlıyorlar...
Derginin sahibi Salih Keçeci;
“Benim konuşmamda söylemediklerimi bu bant anlatıyor...” diyor...
***
Gerçekten de banttan sonra hiçbir şey söylemeye gerek yok...
Her şey en dokunaklı haliyle anlatılıyor o bantta...
KİMLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM?.. (3)
Aramızdan ayrılanların arkasından ödül törenine geçiliyor... -“Yılın Quality gazeteci ödülü”nde adımı anons ettiklerinde; çocuklarımı oturduğumuz yerde bırakıp sahneye yöneliyorum...
***
Kısa bir teşekkür konuşması yapıyorum... Ödül komitesine, katılan seçkin davetli topluluğuna; ve onur ödüllerini almakta olduğum bu ülkeyi; onurlu ve şerefli mücadeleleriyle kurtaran Gazi Mustafa Kemal ile silah arkadaşlarına şükranlarımı iletiyorum...
***
Böyle konuşmamın altında; iki gün önce çocukları götürdüğüm Anıtkabir’in yıllar sonra üzerimde yarattığı duygusal fırtına var...
***
Gazi’nin; Anıtkabir müzesinde izlediğim “Cumhuriyet’i kurarken yaptığı konuşma”nın duygusal atmosferi; kalbimin bir köşesinde silinmeden duruyor...
***
Dört cümlelik teşekkür konuşmasından ibaret bir konuşmayla iniyorum sahneden... Tevekkülle bezenen bir sakinlik var üzerimde...
***
Ödül öncesindeki halet-i ruhiyemi yansıtıyor konuşmam...
Törene giderken, çocuklar arabada arkada birbirleriyle bağrışıyor, çağrışıyor, gülüşüyor, arada bir de kavga ediyorlar...
***
O anda; nasıl bir konuşma yapacağımı düşünüyorum içimden... -“Sakın fazla bir şey söyleme...” diyorum içimden...
-“Ödüle, verenlere, katılanlara; ve bu ödülü almanı sağlayan; ülkeyi kurtaran Gazi ve arkadaşlarına kısa bir teşekkür ve veda...
Hepsi bu...” diye geçiriyorum içimden... -“Çocukların senden bunu bekliyor...”
YILIN ‘KALİTE GAZETECİSİ’NE GEÇMİŞTE YAPILAN KALİTE LİNÇLERİ (4)
Biliyorum ki; bu ödülün gazetecilik hayatımda inanılmaz bir “ironi”si var...
***
Önceki gece, “yılın kalite gazetecisi” ödülünü veriyorlar bana...
***
Bugüne kadar, yılın en başarılı gazetecisi, yılın televizyon starı, yılın anchormani, yılın köşe yazarı, yılın habercisi; yılın spor programcısı; 25 yıla damgasını vuran televizyoncusu gibi çok anlamlı ödüller alıyorum...
***
Ancak bu ödülün ironisinin içimde yarattığı duygusal fırtına bir başka oluyor...
***
Televizyon dünyasında gelmiş geçmiş bütün rating rekorlarını altüst ederken; beni derin operasyonlarının hedefi haline getirenler; ortaya atabilecekleri tek sübjektif savı bütün güçleriyle, piyasada talimatları çerçevesinde görev yapan bütün etki ajanları üzerinden şu şekilde uygulamaya koyuyorlar;
***
-“Reha Muhtar rating rekorlarını kırmasına kırıyor... Ama ‘kalitesizliğe prim vererek’ rating rekorları kırıyor...
O kalitesiz olduğu için ratingleri patlatıyor... Onun ‘sihri’ kalitesizlik...” diye ipe sapa gelmez bir sav öne sürüyorlar...
Aynı izleyici kitlesinin aynı günlerde yayınlanan ve çok kaliteli dedikleri Asmalı Konak’la; Show Haber’i nasıl aynı anda rating rekortmeni yaptığını ise açıklamıyorlar...
***
Anlatmıyorlar; çünkü anlatacakları bir şey yok...
Psikolojik algı yaratıyorlar riyaları üzerinden...
***
Bu yalanla bezenen savları, ‘profesyonel elemanları’ üzerinden yıllarca bitmek bilmeden tekrarlatıyor ve linci gerçekleştiriyorlar...
***
Kendi etki ajanı elemanlarına; Radyo Televizyon Üst Kurulu ihbar hatlarını yüzlerce binlerce kez aratıp, hatları kilitletiyor; “bütün bir toplumun televizyon habercisinden illallah ettiği” yalanını geçerli hale getirmeye çalışıyorlar...
“BEKLE... HELE BİR NE OLACAĞINI BEKLE... ACELE ETME...” (5)
“Bekle...” der bilgeler; “Hayatta bir şey kötü gidiyor gibi göründüğünde bekle...
“Sonra neler olacağını gör... Bekle acele etme...”
***
Hayatların; insanları yöneten büyük bir sistemin içinde şekillendiğine inanan insanlar; bilgece düşüncelerin ışık verdiği hakikatlere rağbet ederler...
***
Kötülük yapmadan, riyakarlığa sapmadan; yalancılığın, sahtekarlığın, iftiracılığın tuzağına düşmeden, hayatın ne göstereceğini sabırla beklerler...
***
Hayattan dersler çıkartarak öğrenmeye çalışırlar sadece...
Sonra beklerler...
Şer gibi görünen şeylerin ardındaki “hayr”ı bulmaya çalışırlar...
***
Sonra bir gün;
Adının üzerinde Kalite olan; “yılın kalite ödüllerini dağıtan ünlü bir dergi”; izlenme rekorlarını kamufle edebilmek için “kalitesiz” damgası vurulmaya ant içilen bir ‘gazeteci’yi; ‘yılın kalite gazetecisi” unvanıyla ödüllendirir...
***
-“Bekle...” der bilgeler...
-“Hele bir ne olacağını bekle... Acele etme...”