Sosyal medyada linç edilen kadın; İstanbul'u terk ediyor... İşini tasfiye ediyor...
.
Dün sosyal medyada, hiçbir suçu ve günahı olmadan hayasızca linç edilen bir iş kadınını yazdım...
O genç kadını yine bir süredir görmüyordum...
En son linç ettikleri günlerde görüşmüş, aklıma gelen önerileri sıralamıştım...
Yazıyı yayınlandıktan sonra, içimden bir ses "bir ara onu" dedi;
merak ediyordum;
- "Acaba daha sonra başına kötü bir şey geldi mi?.. Sağlığı yerinde mi?.. Yine ağır sorunlar ve travmalar yaşıyor mu?.."
***
Öğle saatlerinde buluştuk...
- "Ne yapıyorsun?.." dedim...
- "Çözdün mü her şeyi rahatladın mı?.."
- "Sosyal medyadaki linç kampanyasının sonunda müşterilerimin önemli bir kısmını kaybettim..." dedi...
- "İşimi tasfiye ediyorum... Başka bir yere taşınacağım... Buralarda kalmak istemiyorum artık... Sıfırdan başlayacağım her şeye artık..."
***
Bunları; "Bu hafta sonu sinemaya gideceğim" modunda söylüyordu...
Söylediklerinin gerçekleşmesi ne kadar zor olduğunu biliyordum...
Defalarca Türkiye'de birçok yere seyahat etmiş ve yeni işi için sıfırdan bağlantılar kurmaya çabalamıştı...
Henüz neyi ne kadar kurduğu da belli değildi...
Yepyeni bir hayata başlıyordu...
Yer değiştiriyor...
Şehir değiştiriyor...
Evini terk ediyor...
Mesleğini bırakıyordu...
Niye?..
Sosyal medya trolleri suçsuz yere onu hedefe koyup, linç ettiler diye...
40 yaş civarındaydı...
- "Her şeye yeniden başlarım... Sıfırdan başlarım... Ben yaparım..." diyordu...
***
Yaşadığı olayla ilgili hiçbir suçu ve günahı yoktu...
Ne yasal olarak...
Ne etik ya da ahlaki olarak...
İşinin gerektiği yerde bulunmak zorunda kalması, o esnada hedefe koydukları kişiyi linç etmeye karar veren trollerin hedefine onu oturtmuş ve bir anda onu karakter suikastine tabi tutup, ismini lime lime edip bir kenara fırlatmışlardı...
***
Son aylarda yaşadıkları bir kabus gibiydi...
Çocuğunu yaşadığı şehirde bırakıp, bugüne kadar hiç yaşamadığı bir yere gidiyordu...
Başka bir iş kurmak; bambaşka bir hayat mecrasında ekmek parası için mücadele etmek için...
- "Hayat ne garip..." diyordu...
- "Hiç beklemediğin zamanda bütün hayatın bir anda değişiveriyor..."
***
Evet değişiyordu...
Türkiye böyle böyle; göz göre göre sosyal medyada suç işleyenlerin barındığı bir cennet haline gelmişti...
Herkes korktuğundan; "başıma bir bela gelir..." diye ürktüğünden sesini çıkarmadan bekliyordu...
Sonunda hayatlar karartılıyor, insanların onurları, şerefleri, haysiyetleri diri diri mezara gömülüyor;
Kimselerin gıkı bile çıkamıyordu...
***
Hala kanaat önderiyiz diye geçinenler; "Bu yapılanlar günahtır" bile demeden;
"Eleştiriye karşı hoşgörülü olmamız gerektiğinden" söz ediyordu...
Bir kadının yirmi yılda yaptığı tüm mesleki kariyer bir anda hiçbir yasal ve etik suç işlemeden yok edilebiliyordu ve bunun adı "eleştiriye tahammülsüzlük" olarak gösteriliyordu...
***
Türkiye; insan yaşamının sosyal medyadaki çetelerce en adi, en pespaye yöntemlerle yok edilmeye çalışıldığı bir ülke haline geliyordu...
Genç kadına;
Daha birkaç gün önce;
Bana "Öldün mü Reha Muhtar" diye kampanya açtıklarını bile söylemedim...
Ona sosyal medyada etki ajanlarının yönetiminde ve etkisindeki çetelerin; insanları nasıl linç ettiklerini anlatmadım...
Moralini daha fazla bozmak istemedim...
***
Yeni hayatında başarılar diledim ona...
Mutlulukların onunla olmasını içimden ve tüm kalbimle dilediğimi anlattım ona...
Yepyeni bir hayatın, ona yeni umutlar, heyecanlar, sevgiler ve başarılar getireceğini söyledim ona...
Bir saat konuştuk...
Ayrılırken yüzünde buruk bir gülümseme vardı...
Endişe doluydu...
"NİCE ELBİSELER GÖRDÜM İÇİNDE İNSAN YOK..."
"Aynalar türlü türlüdür...
Yüzünü görmek isteyenler cam'a bakar...
Özünü görmek isteyen can'a bakar..."
***
"İnsan sevinçliyse, birini sevindirmiştir...
Üzüntülüyse birini üzmüştür..."
***
"Doğruyu söylemek değil; anlatmak güçtür..."
***
"Hayatta komşunun haber almasından korkacağın bir şey yapma..."
***
"Asla geçmişte yaşama...
Ama daima geçmişten ders al..."
***
"Ne kadar zengin olsan;
Ancak yiyebileceğin kadar yersin...
Denize testiyi daldırsan...
Alabileceği kadar su alır, gerisi kalır..."
***
"Dert daima insana yol gösterir..."
***
"Ateş"i daima "su" ile korkuturlar...
Fakat "su"yu hiç "ateş"le korkutabilirler mi?.."
***
"Sabır önceleri zehirdir...
Huy edersen; bal olur..."
***
"Nice insanlar gördüm; üzerinde elbisesi yok...
Nice elbiseler gördüm; içinde insan yok..."
***
"İsyanlardayım dedi...
Hayır imtihanlardaydı...
Fark etseydi; kurtulacaktı..."
***
"Düşüncen konuşmana;
Konuşman hareketine;
Hareketin kaderine yansır...
Güzel düşün, güzel yaşa..."
***
"Her insan yağmur damlası gibidir...
Kimisi çamura, kimisi gül
yaprağına düşer..."
***
"Eden kendisine eder...
Yapan bulur ve çeker...
Unutma;
Kazanmak koca bir
ömür ister...
Kaybetmeyle ise anlık gaflet yeter!.."
***
"Sanmasınlar yıkıldık...
Sanmasınlar çöktük...
Bir Başka Bahar için...
Sadece yaprak döktük..."
***
"İncitme...
İncittiğin yerde incinirsin..."
***
"Rabbine dönüp; "benim büyük bir derdim var" deme...
Derdine dönüp; "Benim büyük bir Rabbim var..." de..."
Hz. Mevlana