Serenay Sarıkaya’ya bravo!
.
Uzunca bir zamandır dikkat ediyorum Serenay Sarıkaya’ya… Medcezir’in ilk bölümünden yayınlanan son bölümüne kadar epey yol kat etti. Onu Lale Devri’nde Yeşim olarak benimsemiştik. O nedenle Mira olarak kabul etmekte zorlandık. İlk bölümlerde o da sanırım Mira’yla daha yeni tanışmanın verdiği çekingenliği yaşıyordu. Son haftalarda bakıyorum da, Serenay adeta Mira olmuş. Tabii yaşlarının yakın olması ve o duyguyu çok iyi bilmesi işini kolaylaştırmıştır. Fakat çabası görülüyor. Sesiyle de oynamaya başladı. Kendi adıma en çok önem verdiğim şeylerin biri o. Çünkü aynı ses tonuyla konuşan biri başka bir karakteri oynasa da bana hep aynı kişiyi oynuyormuş gibi geliyor.
O nedenle Serenay Sarıkaya’ya bravo. Geçtiğimiz günlerde yaz aylarında oyunculuk workshop’larına katılacağını duydum. Çok doğru bir hareket. Bir oyuncunun en büyük yatırımı kendisidir. Ev, araba alır ama kendisini geliştirmezse ileride ortada kalır. Bunu konservatuvar mezunu oyuncular içinde söylüyorum. Oyunculuğun yüzde 80’i çalışmaktır. Çünkü izleyici artık konuşan insanlar görmek istemiyor. Duyguları onlarla yaşamak, empati kurmak istiyor. O nedenle doğru yoldasın Serenay. Demek ki, çalışanın çabası görülüyormuş. Umarım bu Serenay için başlangıçtır. Çünkü bu yol çok uzun. Darısı diğer oyuncuların başına… Sadece bir konuya dikkat etmeli! Serenay Sarıkaya çok genç. İleride bu ekranda olmaya devam etmek istiyorsa yüzünü eskitmemeli. Reklamda, sokakta, sporda, eğlencede çok fazla görülmek bir süre sonra izleyiciyi sıkabilir. Bu konuya özen gösteriyor ama biraz daha dikkat etmeli.
Biz ne zaman bu kadar çirkin olduk?
Farkında mısınız, Survivor izlerken insanın en çirkin hallerine şahit oluyoruz. Cumartesi akşamı yayınlanan bölümde Akın tuttuğu balıkları Sahra ve Turabi’ye ikram etti. Hatta onlar almayınca ısrar bile etti. Ama ikisinden de olumsuz cevap aldı. Üstelik Turabi arkasından “Senin balığını yiyeyim de, sonra başıma kak” dedi. Gerçekten şaşkınlık içerisindeyim. Biz Türk genleri taşıyan kişiler olarak misafirperver, paylaşımcı, kendi yemeyen ama yanındakiyle yemeğini paylaşan insanlar olarak yetiştirilmedik mi? Hatta izlediğimiz Yeşilçam filmlerinde en çok bu özelliğimiz ortaya çıkarılmadı mı? Peki, ne zaman bu kadar kötü olduk? Tuttuğu balığı paylaşan birinin sonradan başımıza kakacağı fikri hangi ara aklımıza düştü? Galiba ben uzayda yaşıyorum. Çünkü benim bu kadar şaşırmamı anlayamayan insanlarla karşılaştım. “Tabii haklı ben olsam ben de almazdım” diyenler oldu çevremde. Demek ki, Survivor’ı bu kadar sevmemizin nedenlerinden biri kendimizi izlemememizmiş.