Sağduyumuza ne oldu?
.
Eskiden komşunun evinde biri öldüğünde mahallece yas tutulurdu. Evlerde televizyon açılmazdı. Etkinlikler, düğünler iptal olurdu. Bizler böyle yetiştirilmiş bir ülkenin çocuklarıydık. Peki, şimdi bize ne oldu? Hepimiz bir simülasyon evreninin içindeyiz. Acıyla yaşamaya o kadar alıştık ki, artık birinin ölmesi bile sadece birkaç dakika canımızı yakıyor. Sonra kaldığımız yerden hayata devam ediyoruz. Düşünün şehit cenazesinin evinde maç konuşulduğundan bahsediliyor. Bergüzar Korel’e birileri çocuğun ölsün diyebiliyor. Sadece durup soralım kendimize. Biz ne zaman bu kadar kirlendik? Nasıl bir anneye bu lafı söyleyebiliyoruz? Kalbimiz ne zaman bu kadar nefret doldu? Sağduyumuza ne oldu?
Bilgisayar oyunu gibi olduk
Reyting sonuçları herkesin televizyonu açıp hayatına devam ettiğini gösteriyor. Ben iki gündür ekranı açamıyorum. Çünkü dizi izlersem yas tutan insanlara ayıp etmişim gibi hissediyorum. Haber kanallarını her açtığımda kalbime bir bıçak saplanıyor, sonra da öfke doluyor içim. Sosyal medya yükselen milliyetçilik naralarıyla dolu, Kürt vatandaşlara saldırılar, gazete baskınları derken hepimiz bir bilgisayar oyununun parçası olduk. Nedenini bilmediğimiz bir savaşın çığırtkanlıkları başladı. Psikolojik savaştan bahsetmiyorum bile. O nedenle bugün ne dizi yazmak istiyorum, ne de ekranda yer alan herhangi bir şeyi…
İnsan olduğumuzu hatırlayalım
Ben bu yazıyı yazarken yine 10 şehit haberi geldi. Her saniye birileri ölüyor. O nedenle hepimizin şunu düşünmesini rica ediyorum. Jean Baudrilland, “Birey televizyonda Sudan iç savaşını, herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlemektedir. Televizyonu kapattıktan sonra Sudan’daki iç savaş devam etse bile onun için bitmiştir. İşte bireyin yaşadığı bu evren simülasyon evrenidir. Her şey görüntülerden ibarettir ve cansızdır” der. Şimdi sessizce düşünelim ve kalbimize insan olduğumuzu hatırlatalım. Çünkü insan olmak sadece nefes almak değildir.