Ölene Kadar nasıl başladı?
.
Tim’s Production-Timur Savcı’nın yapımcılığını, Elif Usman’ın senaristliğini, Yon Thomas’ın görüntü yönetmenliğini, Mira, Aytekin Ataş, Erdem Doğan, Gürsoy Tunç müziklerini ve Umur Turagay’ın yönetmenliğini üstlendiği Ölene Kadar, perşembe akşamı ilk bölümüyle görücüye çıktı. Engin Akyürek, Fahriye Evcen, Sarp Levendoğlu, Gülcan Arslan, Tansu Biçer, Ferdi Sancar, Serpil Gül, Taner Turan, Gizem Kala’nın rol aldığı ve ilk bölümde Avni Yalçın’ın konuk oyuncu olduğu dizi; Tüm Kişiler’de 4.36 reytingle 9’uncu, AB’de 4.40’la 4’üncü, ABC1’de 5.14’le 4’üncü oldu. Dizi avukat Selvi’nin dışarıdan içeriye girişi, göz taramasından geçişi ve görüş odasına alınmasıyla açıldı. 6 dakika boyunca, gerilimli bir müzikle merak ederek, dışarının özgürlüğü ve hapishane koridorlarının soğukluğunu, Selvi’nin görüş odasına oturmasını izledik. Sonra karşımıza mahkum Dağhan geldi ve 3 dakikalık bir konuşmayla odadan çıktı. Dizi başlayalı 9 dakika olmuştu, dizinin adı yeni girdi: Ölene Kadar... Bu 9 dakikada hiçbir şey olmadı. Ardından 11 sene önceye gittik. Bir saat boyunca avukat Selvi’yi görmeden Dağhan’ın aşık olduğu Beril’le evlenme hayallerini, aralarında ekonomik fark olduğunu, sevgilisinin babasının kızının evlenmesine izin vermediğini gördük.
The Night Of’a benziyordu
Klasik olarak Dağhan Beril’i kaçırdı, çocukluk arkadaşı Ender onlara yardım etti ve düğün günü gelip çattı. Ender’in oyunuyla Dağhan tuzağa düştü. Gittiği yerde bayıltıldı, silaha parmak izi bıraktı. 12 yaşlarında bir kızda görgü tanığı oldu ve Beril’in babası öldürüldü. Dağhan uyandığında uyuşturucunun etkisinde ayakta duramıyor, yuvarlanıyordu. Yürüyerek, bir eylemin yanından geçerek nikah salonuna gittiğinde üstü başı tertemizdi. Oysa bir önceki sahnede çamurlanmıştı. Eve geldiğinde de polisler tarafından göz altına alındı. Küçük kızın onu suçlamasıyla hapse girdi ve 11 yıl sonraya geri döndük. Buraya kadar izlediğimiz dizi, Ölene Kadar’dan çok ışığıyla, görüntü yönetimiyle, rejisiyle Riz Ahmed ve John Turturo’nun başrolünü oynadığı, HBO’nun mini dizisi The Night Of’a çok benziyordu. Sonrasında Selvi Dağhan’ı ikna etti, eylemdeki görüntülerini delil kullanarak onu hapisten çıkardı. O gün Selvi’nin adını değiştirdiğini ve 11 yıl önce yalancı görgü tanıklığı yapan Vildan olduğunu da öğrenmiş olduk. Dağhan özgürlüğünün ilk günü Selvi’ye “Hiçbir şey bitmedi, her şey yeni başlıyor. Önce o görgü tanığını bulacağım, sen de bana yardım edeceksin” dedi. Birinci bölüm finali oldu ve jenerik finalde girdi. Herkes hapisteydi.
Tüm Kişiler’de 9’uncu oldu
Ölene Kadar, Cesur ve Güzel ve Vatanım Sensin gibi iki güçlü rakip karşısına öyle ağır, soğuk, kopyacı bir bölümle çıkmıştı ki, akşam arkadaşlarımızla oynadığımız Reyting Toto’da Tüm Kişiler’de 8’inci olur demiştim. O da ilk bölüm olduğu için, hepimiz meraktan izleyecektik. 9’uncu oldu. Karşısında bu rakipler olmasaydı da sonuç farklı olmazdı. Farklı bir reji denemeyi anlıyorum. Keşke farkı yaratmak için dışarıdaki Dağhan’da farklı bir ritm, ışık, hapishanedeki Dağhan’da ise bu durağanlığı kullansalardı. O zaman hayatın hızlı akışını ve hapishanede geçmeyen zaman arasındaki farkın da altını çizmiş olurlardı. Sonunda 12 yaşındaki Vildan’ın Selvi çıkması da hiç sürpriz olmadı. Ancak Fahriye Evcen’in 23 yaşında avukat bir kızı oynaması hayli şaşırtıcıydı. Madem HBO dizisini taklit ederek bu yola çıkıldı, keşke Ender’i de gizleselerdi. O melek arkadaşın bölümler sonra asıl şeytan olduğunu izleseydik. İşte orası Türk dizisi olmuştu. İşin özü, Ölene Kadar’da biçim uyuşmazlığı vardı. Bu da bana yılladır yazdığım ve 1 Ocak’ta yayınladığım yazımın bir maddesini hatırlattı: “Basit ama yeni… Yeni ama basit hikâyelerin peşine düşün. Bilmece soracağım derken kendisi bilmeceye dönüşen işlere itibar etmeyin. Basit hikâyeyi karmaşıklaştırarak anlatmak kimseyi entelektüel yapmıyor. Unutmayın, sektöre değil izleyiciye dizi yapıyorsunuz.” Herkesin emeğine sağlık!