Mip TV’de neler oldu?
.
3-6 Nisan tarihleri arasında Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen Mip TV’deydim. Türk dizilerinin dünyadaki yankılarını görmek adına inanılmaz verimli oluyor bu fuarlar. Bu yıl önceki senelere göre sakin geçse de; pek çok Türk dizisine ilgi vardı. 3 Nisan’da Puhu TV’nin yeni işi Fi görücüye çıktı. Serenay Sarıkaya, Mehmet Günsür ve Berrak Tüzünataç’ın katılımıyla hem soru-cevap, hem de ön izleme gerçekleşti. Oyuncuların en çok değindiği şey 60 dakikalık bir dizide rol almalarıydı. Fi’ye ilgi vardı. Ancak daha fazla bölüm olmasını istiyor yabancılar... Çünkü bir işi alıp yayınlamaya başladıklarında ellerinde kaç bölüm olacağını bilmek istiyorlar. Son yıllarda Türkiye’de bir anda yayından kalkan diziler yüzünden zor durumda kalmışlar. O nedenle ne kadar bölüm olacağını görüp öyle satın alma işlemi yapmak istiyorlar. Cesur ve Güzel İspanya’ya satıldı. Böylece ilk defa İspanya’da yayınlanacak bir dizimiz oldu. Fatmagül’ün Suçu Ne Hindistan’da yayınlanmıştı. Bu defa senaryosu Hint oyuncularla uyarlandı. Vatanım Sensin şu anda Kanal D’nin en çok talep edilen dizisi oldu. Kanal D aynı zamanda Şili kanalı olan Mega TV’yle bir anlaşma imzaladı. Mega TV ve Kanal D ortak projeler geliştirecek. Bundan sonra Türk ve Şilili oyuncuları aynı projede görebiliriz.
Legion ve Çoban Yıldızı yan yana
Payitaht Abdülhamit dizisi de bir ön izleme ve soru cevap yaptı. Bülent İnal ve Özlem Conker’in katıldığı etkinliğe ilgi yoğundu. Bu Şehir Arkandan Gelecek oyuncuları Leyla Lydia Tuğutlu ve Kerem Bürsin dağıtımcısı Ecco Rights’ın düzenlediği partiye katıldı. O Hayat Benim tartışmasız fuardaki işler arasında en şaşırtıcı olanıydı. Yurt dışına dizi satışında belli oyuncuların isimlerinden bahsedilir. Gerçekten de alıcılar o isimleri bizim kadar tanıyorlar. Ancak O Hayat Benim dizisinde 20 kişilik o listedeki hiçbir oyuncu rol almıyor. Buna rağmen bir rekor kırarak 34 ülkeye satıldı. Üstelik bir Amerikan kanalında da yayınlanmaya devam ediyor. Bence en büyük başarı bu dizinin satışı! Moldovalı bir alıcıyla sohbet ettim. Oyunculara ilgilerinin olduğunu ama en önemli şeyin sürükleyici bir hikaye olduğunu söyledi. Kalbimdeki Deniz, 12 ülkeden talep gördü. Fox TV’nin kataloğuna baktım. Bu yılın en ilgi gören işi Legion’ın arkasında Çoban Yıldızı dizisi vardı. Bu arada Çoban Yıldızı’na ilgi yüksekti. No: 309 22 ülkeye satıldı. İstanbullu Gelin, Anne, Ölene kadar Şili, Uruguay ve Arjantin’e satıldı. Erkan Petekkaya’nın adının bile ne olacağı bilinmeyen dizisi alıcılar arasında şimdiden ilgi yarattı.
Türkiye gibi değildi
Tüm bu iyi görünen gelişmelerin dışında dikkatimi başka bir şey çekti. Her yıl The Wit Fresh TV Fiction düzenler. Tüm dünyadan seçilen 20 dizi alıcılara sunulur. Genellikle en az bir Türk dizisi de olur. Türkiye denilince akla aşk, Boğaz Köprüsü, bilindik oyuncular gelir. Bugüne kadar hep öyleydi. Bu yıl üç dizi vardı. İsimsizler, Söz ve Sahipli! Üçü de Türkiye gibi değildi. Zaten Söz ve İsimsizler terör saldırısı sonrasını anlatıyordu. Tanıtımları çok etkileyiciydi, günceldi. Fakat dünyada algılanan Türk dizileriyle alakası yoktu. Ben bile bilmesem Türk dizisi olduğuna inanmazdım. Türk dizilerine hala ilgi yüksek dünyada ama bir yandan da herkes şikayetçi. Alıcı düşük fiyat, ünlü oyuncu ve çok fazla bölüm garantisi istiyor. Türkler yüksek fiyat, prime-time’da yayın, ucu açık bölüm sayısı istiyor. Çünkü Türkiye’deki reyting sistemine göre dizinin ne kadar süreceği belli değil! Dağıtımcı şirketler kendi aralarında ortak bir tavır sergileyemiyor. Bir Türk dizisi 1 Euro’ysa, diğer bir şirkette başka bir dizi 10 Euro. Alıcı bu değişken fiyatlardan dolayı artık Türk dizilerine şüpheli yaklaşıyor. Şimdilik Amerika’dan sonra en çok dizi satan ülkeyiz ama gelecek yıl halimiz ne olur bilinmez. Zira, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi bence yurt dışı satışında da Türk dizileri uçurumdan aşağı düşmek üzere!