Masumiyetiniz çocukluğunuzda saklı!
.
Bugün size televizyondan, dizilerden bahsetmeyeceğim. Umut dolu bir hikayem var. İki aydır şaşkınlık içinde “Nasıl olur” diye sürekli kendime sorduğum ama kaygıları bıraktığımda yüzümü gülümseten... Bugün konumuz arkadaşlık... O dizilerde izlediğimiz birbirinin arkasından entrika çeviren ya da hayatın içinde bizimle ego yarışına giren yalancı dostluklarda konumuz değil. Büyürken masumiyetimizi bizden alıp götüren korkularımızda. Bugün biriyle tanıştığımızda ilk verdiğimiz şüpheci tepki de yok bu arkadaşlıkta... Çok saf, çok temiz bir duygu var. İlginç, hayatımda ilkokul ve lise arkadaşlarımı hatırlıyorum. Ama ortaokul arkadaşlarıma dair hatırladığım çok az anım vardı. Ta ki 2 ay önce Gülin Bostancı, Facebook’ta bir grup kurup fotoğraflarımızı paylaşana kadar. Normalde iş hayatının yoğunluğunda bu gruptan çıkar ya da sessize alırdım. “Zaten bu yoğunlukta ne işim olur ki ortaokul arkadaşlarımla” der, hayatıma devam ederdim. Öyle de yaptım. İki gün sonra bir şey yazılanları okumam için dürttü beni. O kadar çok mesaj vardı ki, tuhaf bir şekilde okurken gülümsediğimi hissettim. 13 yaşıma geri dönmüş gibiydim. Her zaman olduğu gibi buluşalım teklifleri vardı. Aslında merak ediyordum. 23 yıl boyunca birbirini hiç görmemiş bu insanlar bir araya gelince ne olacaktı?
15 dakikada sırlar döküldü
Benim senaryom hazırdı. Mekana gidecektim, büyük ihtimalle hepsinden çok sıkılacaktım ve 15 dakika sonra izin isteyip bir daha geçmişe dönmemek üzere masadan kalkacaktım. Sonradan öğrendim ki, herkes aynı duyguyla masaya oturmuş. Ama ilginç bir şey oldu. Çoğunun yüzünü bile hatırlamıyordum. Herkesi ve her anı hatırlayan Barış Güvener’e sürekli “O kim, bu kim” diye sormama rağmen masadan hiçbirimiz kalkamıyorduk. Tuhaf bir şekilde 15 dakika sonra herkes birbirine kimseye anlatmadığı sırlarını dökmeye başlamıştı bile... Kendime bile itiraf etmediğim sorunlarım varmış. Bunu onlara anlatırken fark ettim. Aramızda inanılmaz bir sinerji oluştu. Görüşmeye 17 kişi gelebilmişti. Ama bu enerjiyi duyan herkes eklendi. İki aydır her gün bir gruptan birbirimize günaydın diyerek ve iyi dilekler sunarak başlıyoruz yeni sabaha... Birisi benim bir derdim var dediğinde işi olmayan kişi koşarak yanına gidiyor. Kimsenin birbirinden çıkarı yok, beklentisi yok. Hepimiz hayatın içinde o kadar kirlenmişiz ki, herkes çocukluğunun masumiyetine dönmenin peşinde...
Önyargılarımı sildiler
Bu süreçte arkadaşımız İlkiz Özel’in babası Mahmut Amca’yı kaybettik. Başı sağ olsun. Görüşmeye gelemeyen arkadaşlarımız bile cenazeye, duaya koştu. Bu benim uzun zamandır görmediğim bir tabloydu. Şimdi her gün birbirimize çıkarsızca “Nasılsın?” demenin keyfini yaşıyoruz. Ortaokulda birbirimize yazdığımız mektupları ortaya döküyoruz. Kendime çok gülüyorum. İlkiz, Deniz, Selin, Barış, Hilay, Mehmet, Aydın, Alev, Bahadır, Cem, Cenk, Hakan, Gülin, İlke, Mine, Nurcan, Oytun, Özlem, Sami, Şerafettin, Leyla, Kaan, Tuğçe, Erkan, Serkan, Sezer, Ayşenur iyi ki tekrar birbirimizi bulduk. İyi ki maskelerimizi atıp çocukluğumuza döndük, iyi ki dostluğun önemini yeniden hatırladık. İyi ki önyargılarımı sildiniz ve daha iyi bir hayat yaşayabileceğimize inandırdınız beni! Kendimi çok şanslı hissediyorum, bir mucize gibi geliyor bu kadar kişinin aynı duyguda olması... O nedenle her gün güne daha umutlu başlıyorum. Size de öneriyorum, atın maskelerinizi ve geçmişinizdeki güzel duygularınızın peşinden gidin! Masumiyetiniz o yaşlarda saklı! Herkese iyi pazarlar....