Karagül zirvede ‘dalya’ dedi
.
Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım! Ben sık sık eleştirsem de Karagül dizisini bugün başka bir yere koymak gerekiyor. Çünkü ara sıra tökezlese de zirvedeki yerinden asla vazgeçmiyor. Dizide ne öyle büyük bir aşk hikâyesi var, ne de aşk uğruna intikam almaya çalışan insanlar! Annelerin dramı, erkeklerin zaafı var aslında ve kocaman bir sır... Dizinin dört sezon önce birinci bölümü Baran’ın Ebru’nun oğlu olduğunu ve artık onları kavuşturacağını söyleyen babası Murat ve amcası Kendal’ın kavgasıyla başlamıştı. Kendal Baran’ı vermeyeceğini, kendi oğlu gibi olduğunu söylemiş ve sonunda Murat’ı Fırat’ın sularında boğmuştu. İşte birinci bölümün açılış sahnesindeki bu sırrın cevabı için 4 sezon bekledikten sonra bu cuma ortaya çıktı. Ebru’nun oğlu olduğunu öğrenen Baran’ın ev ahalisi ve mezardaki babasıyla hesaplaşması vardı. Üstelik dizi “Dalya” diyordu yani 100’üncü bölümü ekrana geliyordu. Baran geçmişini, 20 yılını kendisinden çalan herkese hesap sordu ama cevaplarını alamadı. Sonunda soluğu amcası Kendal’ın yanında aldı ve “Senin ederin bu fıstıklar kadar” cevabını alınca da fabrikayı ateşe verdi. Bölüm tamamen Baran’ın yani Mert Yazıcıoğlu’nun üzerine kuruluydu. Kendi adıma sakinliği yerine deli fişek ve tüm bedeniyle bize çektiği acıyı yaşatan bir Baran izlemek isterdim ama Yazıcıoğlu hayli zor sahnelerin altından kalmıştı. Bu bölümün starı tartışmasız senaryoydu. Olay örgüsü ve özellikle diyalogları muhteşemdi. 100 bölüm dile kolay ve Tüm Kişiler’de dizi hâlâ zirvede. Tüm ekibin emeğine sağlık!
Hayat Şarkısı derdini anlattı
Yönetmenliğini Cem Karcı’nın üstlendiği, Burcu Biricik, Birkan Sokullu ve Ahmet Mümtaz Taylan’ın başrolünü paylaştığı, Kanal D’nin yeni dizisi Hayat Şarkısı’nın ilk tanıtımı cuma akşamı yayınlandı. O kadar doğru, sıcak, hikâye odaklı bir tanıtım izledik ki, “Oh be” dedim, sonunda güzel bir dizi izleyeceğiz. Hayat Şarkısı’nın yolu açık olsun, çünkü bizi eski dizilerin sıcaklığına götürdü. Umarım görüntü kadar içeriği de izleyicilere aynı duyguyu hissettirir.
Kördüğüm’ün Türkleşmesi gerek!
Kördüğüm ikinci tanıtımıyla ekrana geldi, ben tanıtımı kendi adıma sevdim. Ancak yine dizinin ne anlatacağına dair çok az ipucu verdi. Kahramanımızın çocuğunun öldüğünü ve intikam hikâyesine dönüşeceğini, bir de hayallerinden vazgeçmediğini anladık. Onun dışında lüks mücevherler, mekânlar, evler, arabalar, jetler izliyoruz. Tanıtım tüm kusursuz görüntüleri karşısında seyirci de merak uyandırmıyor ve soğuk! Hatta bir Türk dizisine benzemiyor. Dünya standartlarını yakalamak güzel ancak bu işi Türk işine çevirdiğinizde izlenirsiniz. Aksi takdirde seyirci kendisine üstten bakıldığını hisseder ve izlemeyi reddeder. En kısa zamanda hikâye odaklı bir üçüncü tanıtım izlersek sanırım Kördüğüm izleyici için kördüğüm olmaktan kurtulacak.