Kaçak Çalıkuşu’na çelme attı
.
Salı akşamı iki iddialı yapım yayın hayatına başladı. Bir tarafta Kanal D’de Burak Özçivit ve Fahriye Evcen’le Çalıkuşu, diğer yanda atv’de Gürkan Uygun ve Özlem Yılmaz’la Kaçak vardı. Üstelik Çalıkuşu’nu Çağan Irmak, Kaçak’ı Volkan Kocatürk yönetiyordu. İlk bakışta “Tartışmaya bile gerek yok. Kazanan Çalıkuşu olur” diyorsunuz ama sonuçlar onu göstermiyor. Çalıkuşu Tüm Kişiler’de 4.08 reytingle beşinci, AB’de 5.67’yle ikinci oldu. Kaçak ise Tüm Kişiler’de 5.72’yle ikinci, AB’de 4.60’la beşinci oldu. Çalıkuşu daha iddialı bir proje gibi görünmesine rağmen neden Tüm Kişiler’de beklenen başarıyı sergileyemedi? Çalıkuşu’nun senaryosunu aylar önce okuma fırsatım oldu. Senaryo dilinin ağdalı olması şüphelendirmişti. Ama Fahriye Evcen ve Burak Özçivit’i düşündükçe bu senenin rüya çifti oldular demiştim. Ne yazık ki, hayalimde kurduğumu ekranda göremedim. Dizi çocukluk sahneleriyle açıldı. Ben masalları çok sevdiğim için o masalsı anlatımı da sevdim. Özellikle çocuk oyuncular Melissa Giz Cengiz ve Ceren Arslan muhteşemlerdi. Neredeyse 40 dakika Feride’nin acılarına tebessüm ederek şahit olduk. Fahriye Evcen ve Burak Özçivit’in sahneye çıktığı anlarda ise hayal ettiğimiz kimyayla karşılaşamadık. Bu arada Fahriye Evcen’in Feride yorumunu çok beğendim. Fakat Burak Özçivit’in oyunculuğu fazlasıyla teatraldi. Esin Engin’in bizi geçmişe götüren o meşhur Çalıkuşu jeneriğiyle başlamak çok akıllıcaydı. Çünkü tanıdık biriyle yeniden karşılaşmış gibi hissettik. Kostümler ve sanat ekibi de çok başarılıydı. Ama masalları bir yere kadar dinledik.
Masalı acıya dönüştürdü
Kaçak’a gelirsek… 9 sene Kurtlar Vadisi’nde Memati karakterine hayat verdikten sonra Gürkan Uygun’un rol alacağı dizi yapmak büyük riskti. Düşünsenize bizim için o Memati’ydi. İlk defa başrol olacaktı. İyi karakter oyuncularının başrolde olması her zaman risk faktörünü artırıyordu. Üstelik bugüne kadar daha çok komedi işleriyle ses getirmiş Süreç Film imzası vardı. O nedenle önyargılıydım. Kaçak’ı ilk duyuran bendim. Yeni Robin Hood olacak demiştim. Ama bu kadarını beklemiyordum. Öncelikle yönetmen Volkan Kocatürk’ün kurduğu dünya ve geçişleri çok başarılıydı. Onu Şubat’ta da çok beğenirdim. İşin kalitesini artırmış. Ali Gündoğdu dramada bugüne kadar en başarılı işine imza atmış. Zülküf Yücel’in senaryosu akıcıydı. Gerçi 2005 yapımı A History of Violence'dan uyarlamaydı ama yine de karakter derinlikleri, olay örgüleri ve çatışmaları dozundaydı. Ajitasyonun suyunu çıkaracak çok sahne vardı ama kıvamında bırakılmıştı. Gürkan Uygun, Berk Hakman ve Mustafa Avkıran oyunculuk performansıyla muazzamdı. Dizi, Ahmet’in Romeo oluşuyla başladı, masal gibi bir aşk, mutlu bir evlilik ve müthiş bir baba-oğul ilişkisi izledik. Yarısından sonra da bu kadar mükemmellik sadece masallarda olur diyerek bizi gerçeklerle, acıyla yüzleştirdiler. Çalıkuşu’nun dezavantajı buydu. Onlar acıları masala dönüştürdüler. Kaçak ise masalı acıya… Kaçak’ı beğendim ve izlemeye devam edeceğim. Söylemeden olmaz… İyi oyuncu kendisini her yerde belli eder. 9 sene Memati’yi oynadıktan sonra bizi Serhat olduğuna inandıran Gürkan Uygun’a da tebrikler…
Seksenler kan kaybetti
Gelelim, Salı akşamının diğer dizilerine… Seksenler, Kaçak ve Çalıkuşu’nun rekabete katılmasıyla kan kaybetti. Ben Onu Çok Sevdim, 22.00’den sonra ekrana gelmesine rağmen can çekişti, 2 reytingi bile göremedi. Şansı da görünmüyor. Bence tek sebebi objektif olmayan senaryosu… Benim İçin Üzülme rakipleri karşısında dik durmaya çalıştı ama önümüzdeki hafta Kaçak onu zorlar. Fakat salının şampiyonu şüphesiz O Ses Türkiye… Acun Ilıcalı, bu sene dramaların kabusu olacak gibi görünüyor. Son olarak, Kanal D bu sezon yayın akışını çok yanlış kurguladı. Güneşi Beklerken’i salıdan pazara almayacaktı. En azından bir gün birinciliği yaşamaya devam ederdi.