Hayat Şarkısı nasıl başladı?
.
Yapımını Most Production-Gül Oğuz’un, yönetmenliğini Cem Karcı’nın, senaryo uyarlamasını Mahinur Ergun’un, müziklerini Mithat Can Özer, Uğur Akyürek, Çağlar Haznedaroğlu, Ufuk Türk’ün üstlendiği Hayat Şarkısı, salı akşamı ilk bölümüyle Kanal D’de ekranında başladı. Burcu Biricik, Birkan Sokullu, Ahmet Mümtaz Taylan, Tayanç Ayaydın, Ecem Özkaya Üstündağ’ın başrollerini oynadığı dizi, Tüm Kişiler’de 4.51 reytingle 7’nci, AB’de 4.10’la 8’inci, ABC1’de 4.49’la 7’nci oldu. Umarım daha fazla yükselecektir.
Ezik jöne alışık değiliz
Dizide çok ama çok beğendiğim oyuncular var. Ahmet Mümtaz Taylan, oynamamış Bayram olmuş. Üstelik işine öyle bir sarılmış ki, ne zaman bir sarkma hissetsek duruma onun nasıl müdahale ettiğini gördük. Birinci bölümde konuk oyuncu olan Ahmet Saraçoğlu’yla sahnelerinde döktürmüşler. Burcu Biricik’in o melek yüzünde nasıl bir şeytana dönüşeceğini merak ediyordum. Hülya’yı öyle bir giymiş ki, “Vay be” dedirtti. Helal olsun Burcu. Aydan Taş, bir diziye giriyorsa mutlaka oraya mizah getiriyor. Kapkaranlık hikâyenin ortasında yine beni güldürmeyi başardı. Birkan Sokullu, ne yazık ki ilk bölümde dikkat çekmedi. Çünkü Kerim zaten Hülya ve babası Bayram karşısında daha ezik bir karakter. Onun ezikliğini hissettik. Jönlerin ezik olmasına alışık olmadığımız için yadırgadık. Ama Kerim karakterinin hakkını vermişti.
Cem Karcıya alkışlar
Tartışmasız dizinin en beğendiğimiz oyuncusu Sibel Melek Arat. Hülya’nın çocukluğunu oynayan Sibel, doğuştan yetenekli. Kerim’in çocukluğunu canlandıran Taha Yusuf Tan’ı da unutmamak lazım. Bu iki küçük yetenek bu karanlık hikâyede içimizi aydınlattılar. Gelelim rejiye... Yönetmen Cem Karcı’yı ellerim acıyana kadar alkışlamak istedim. Her sahneyi oya gibi işlemiş, duyguları sağmış, oyuncu yönetimine kafa patlatmış, estetiği yükseltmek için fazla, çok fazla emek harcamış. Bir Kore dizisinden uyarlanan dizinin senaryosunu Mahinur Ergun kaleme almış. Kalemine bayıldığım bir isim Ergun. Dizinin diyaloglarına da diyecek bir şey yok. Ancak hem senaryo, hem de reji her şey çok güzel olsun diye uğraşırken bir şeyi kaçırmışlar.
Yazım ve çekim muhteşem
Her sahne kendi içinde hem yazım, hem de çekim olarak muhteşem. Ancak bütüne baktığımızda her sahneye döşenen müzikle akmayan, ritmi zayıf bir işe dönüşmüş dizi. Tek tek ele aldığımızda en az 30 sahneyi üniversitelerde ders olarak okutun derim ama bütüne yayıldığında ritmi zayıflatmış. Hülya da dizinin en büyük problemi olarak ortada saatli bir bomba gibi duruyor. Çünkü onu haklı bulacağımız bir nedeni yok. İlk 10 dakikada tutunduğu motivasyon çok doğruydu. Onu düğünde terk eden Kerim’den intikam almak istemesi çok doğru bir motivasyondu. Fakat 12 sene öncesine döndüğümüzde fakirliğin onu kötü bir insan yaptığını gördük. 7 ay öncesine döndüğümüzde de ablasını bir kalemde harcayan, babasını attığı bir iftirayla öldürdüğü için hiç vicdan azabı çekmeyen bir kadını izledik. Anti-kahramana karşı değilim, hatta bayılırım izlemeye. Ancak tutunduğu zaafların da inandırıcı olduğunu izlemek isterim. Üstelik bu bir Türk dizisiyse kötülüğe gerçek bir sebep ararız. Çünkü hiçbirimiz içimizdeki kötüyü kabullenmek istemeyiz.
İşin şarkısı olmalıydı!
Son olarak adı Hayat Şarkısı olan bir dizinin bir şarkısı olmalıydı. Burcu Biricik’in söylediği şarkıdan bahsetmiyorum. Bu diziye özel, hepimizin diline pelesenk olacak ve hikâyeye fazlasıyla destek atan bir şarkı. Bunu birinci bölümde göremedik. Madem şarkısı yok, öyle bir ritmi olmalıydı ki dizi bittiğinde bir şarkı dinlemişiz hissi bırakmalıydı. Çok beğendiğimiz şarkılar vardır ya, “Bir kez daha çal” deriz. Benim diziden beklentim buydu. Çünkü tanıtımları bu tadı veriyordu. Gelelim işin reçetesine... Hayat Şarkısı, senaryosu, rejisi ve oyunculuklarıyla ekranda fark yaratan işlerden biri. Bu hafta bol tekrarla dikkat çekecektir. İkinci bölümden itibaren Hülya ve Kerim’in savaşına dönüşür, Melek işe dahil olursa, iyilik ve kötülüğün kapışmasını izlersek tadından yenmeyecektir. Herkesin emeğine sağlık!