Biz bunu yemedik?
.
Gözde Kansu’nun sunuculuğunu üstlendiği Veliaht yarışmasını pazartesi günü yazmıştım. Yazımda Kansu’nun kıyafet seçimini beğenmediğimi ve estetik açıdan güzel olmadığını söylemiştim. Önceki gün Kansu’nun yarışmayla yollarının ayrıldığını öğrendim. Production House açıklamasında Kansu’nun tavırları nedeniyle yayıncı kuruluş atv’nin sunucu değişikliği istediğini belirtmiş. Kusura bakmasınlar ama biz bunu yemedik. Estetik başka şey, zihniyet başka… Kansu, kıyafetinin dekoltesi nedeniyle bu tavra maruz kaldı. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, kanalın onayı olmadan o programı sunamazdı. Kanal beğenmeseydi o sunucuyla programı yayınlamazdı. Çekimler sırasında da müdahale ederlerdi. Ayrıca o programın yönetmeni yok mu? Tavırlarının nasıl olması gerektiğini anlatabilirdi. Çünkü Kansu oyuncu, sunucu değil… Hata yapabilirdi. Hiçbir şeye müdahale etmeyip, yayının ardından hem siyasi isimlerden gelen hem de sosyal medyada oluşan tepki sebebiyle bu kararın verildiği çok belli. Belki de gelen reyting sonucu nedeniyle reklam yapılıyordur. Ama bunu yaparken bir kadının hem meslek hayatına hem de kıyafet özgürlüğüne müdahale ediliyor. Buna hiç hakkınız yok. Gözde Kansu iyi oyuncudur, istediğini giyebilir. Bu sadece onu ilgilendirir, kimseyi değil…
Güleç kötülükler kralı olacak
Başrollerini Serhan Yavaş, İpek Karapınar, Tolga Güleç, Meltem Miraloğlu ve Erkam Aydar’ın paylaştığı Adını Kalbime Yazdım dizisi bayramdan sonra başlıyor. Dizinin son tanıtımını önceden izleme fırsatım oldu. O nedenle merak ettiğim iki isim var: Meltem Miraloğlu ve Tolga Güleç. Çünkü Meltem Miraloğlu, Hayat Devam Ediyor dizisinin çocuk geliniydi. O kadar masum bir karakterden sonra Adını Kalbime Yazdım’da karşımıza aşk için her şeyi yapabilen bir kadın olarak çıkacak. Dicle, “Kendine aşkına ulaşmak için her yol mübahtır” diyecek. Tolga Güleç ise Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin romantik Ahmet’inden sonra gerçekten kötülüğün kralı olacak. Canlandıracağı Halil Ağa karakteriyle adını ekrana kötü adam olarak kazıyacak gibi görünüyor.
TÜRKAN ŞORAY STARDIR
Uzun süredir star kavramı üzerine düşünüyorum. Çünkü bu ülkede şöhret olmak çok kolay. Kısa sürede hayatımıza birileri giriyor. Onları takip etmeye, hayatlarının röntgenini çekmeye başlıyoruz. Sonra unutuyoruz. Bir haftadır Antalya Altın Portakal Film Festivali’ndeyim. Festivalin ulusal filmler yarışmasındaki jüri başkanı Türkan Şoray. Onunla beraber film izlerken bana starın ne demek olduğunu öğretti. Öncelikle Türkan Şoray, tartışmasız bu ülkenin en büyük starıdır. Neden mi? Çünkü çok uzun yıllardır hayatımızda olmasına rağmen hiçbir şekilde saygınlığını kaybetmedi. Ona bakarken herkes büyük sevgi besliyor. Onu üzmemek için çok büyük çaba sarf ediliyor. O da güler yüzüyle herkesi memnun ediyor. Türkan Şoray benim için kutsaldır, tarihi eserdir. Bunu yaşına ironi yaparak kullanmıyorum. Yani ona o kadar ihtimam gösterilmesi gerekir. Bu ülkede herkes ünlü olabilir ama star olamaz. Star olmak, ünlü olmak, sevilmek, saygı görmenin dışında ekonomiye de katkı sağlamaktır. Bu ülkede herkes hiç düşünmeden sadece bir kişinin üzerinde fotoğrafının olduğu bir şeyi alır. O isim de Türkan Şoray’dır.