Bir eleştirmenin isyanı!
.
Sanırım günümün yüzde 50’si “Oh televizyon izleyip kritik yazıyorsun, keyfe gel” cümlelerini duymakla geçiyor. Dışarıdan bakıldığında son derece kolay, rahat ve önemsiz bir iş gibi algılanabilir. Ancak sandığınız kadar kolay bir iş değildir televizyon eleştirmenliği! Öncelikle her şeyi takip etmek zorundasınızdır. Ekranda yayınlanan içerikleri bilmeli ve alt metnini okuyabilmelisiniz. Bu da sizin günde en az 8 saat televizyon izlemeniz anlamına geliyor. Sadece izlemekle olmaz! Bol bol okumalısınız da!
Sosyoloji bilmek şart!
Gündemi takip etmek, haberi bilmek, dünyayı anlamak, modayı analiz etmek, trendleri tahmin edebilmek, dünyayla bağınızı koparmamak, herkesi tanımak, bir sonraki hamlesini tahmin etmek, meteorolojinin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini araştırmak, sosyoloji bilmek, sokaktan kopmamak zorundasınız. Özellikle dizi eleştiriyorsanız; dramaturjiden anlamak, oyuncu duygusunu bilmek, çağı takip etmek, geçmişi bilmek olmazsa olmazlarınız arasındadır. Tüm bunlara hiç ama hiç lafım yok. İnsanlar haklı, keyifli bir iştir televizyon eleştirmenliği.
Kafası karışık ekran
Ancak özellikle bu yıl gitgide zorlaştı bu mesleği yapmak. Çünkü televizyon içerikleri aldı başını gitti. Ancak kimse yol haritasını bilmiyor. Ekrandaki içerikler freni boşalmış kamyon gibi uçurumdan aşağıya gidiyor. Kimse ne yaptığını, nereye gittiğini bilmiyor. Sadece uçurumu görebiliyoruz. Ne yazık ki, böyle devam ederse sektör ya da kimilerinin tabiriyle piyasa uçurumdan aşağıya yuvarlanacak. Ekranda birbirinin benzeri diziler, kopyalama yarışmalar, birbiriyle yarışan evlendirme programları, ajitasyonun dibi suç içerikleri, hepimizi moda gurusu haline getirmek amacından sapıp kavgacı hale getiren şov programları, oradan oraya koşmalı yemek programları, futboldan uzaklaşıp her şeye odaklanan spor içerikleri, haberi olduğu gibi verememe kaygısı taşıyan haber bültenleri, sanatın konuşulamadığı kültür-sanat programlarıyla kafası karışık, ruhu allak bullak bir televizyon ekranı var karşımızda! Tıpkı Türkiye gibi...
TV izlemek işkence oldu
Maalesef, kimse titreyip kendine gelmediği sürece bu karışıklık devam edecek. O kamyon uçurumdan aşağı uçacak. Sonrasını zaten bütün sektör biliyor. Umarım, bu içerik sorunu en kısa sürede çözülür. Aksi taktirde, televizyon izlemek işkenceden başka bir şey olmayacak. Bu bir TV eleştirmenin isyanıdır. Bizi yarattıkları içeriklerle düşünmeye zorlayacak bir ekran görmeyi hayal ediyorum. Kimse bana “Burası Türkiye” demesin. Çünkü Türk halkı da iyi içerik izlemeyi hak ediyor. Öncelikle bu üstten bakış sorununu çözmek lazım.