Sistemdeki arıza
.
Vatan Haber
Son kamuoyu araştırmalarında AKP oylarında belli bir düşüş görünüyor. Geçen yıl yapılan araştırmalarda yüzde 53-56 aralığına kadar yükselmiş olan AKP oyları yüzde 46-49 aralığında çıkmaya başladı.
On yıldır iktidarda bulunan bir siyasi partinin hâlâ yüzde 50’ye yaklaşan bir oy desteğine sahip olması tabii ki önemlidir. 2013 sonbaharına çekilmesi düşünülen yerel seçimlerde “daha çok hizmet” talebinin bu oranı artırması da mümkündür.
Ancak şu anda, doğal olarak, terör meselesinde olumlu bir gelişme sağlanamamış olmasıyla birlikte Suriye olayının yol açtığı “savaş” korkusunun etkileri görülüyor.
“Topal” olmayan demokratik sistemlerde ne olursa, bizde o olmuyor.
ABD’de Demokrat Parti’nin oy desteği azalırsa Cumhuriyetçi Parti’ninki artar.
Fransa’da da öyledir, sistemin arızasız işlediği diğer Avrupa ülkelerinde de öyledir.
Bizim “topal” sistemde öyle olmuyor. AKP oyları yüzde 55-56 göründüğü sırada CHP’nin oy desteği yüzde 20‘ydi. AKP’nin oy desteği yüzde 46-49 görünürken CHP’nin oy desteği yine yüzde 19-20’de duruyor.
Herhangi bir nedenle AKP politikalarından hoşnut olmayanlar, AKP’nin kendisine en yakın bulduğu rakibine yönelmiyor. Bu oylar “tepki oyları” olarak herhangi bir iddiası olması imkânsız küçük partilere dağılıyor ya da tepki, oy kullanılmayarak gösteriliyor.
Siyaset bilimi uzmanı olmaya gerek yok, bu topallığın tartışılmaz nedeni CHP’nin “siyaset üretmeme”ye devam etmesidir. Hükümetin Suriye politikasını eleştirirken, Esad’ı savunma konumuna düşmemek, “ben olsam şunu farklı yaparım” diyebilmek siyasi ehliyeti gösterir.
Çok partili düzene geçildiğinden beri AKP en “şanslı” iktidar partisi oldu, olmaya da devam ediyor. Ülkenin temel meselesinde bir muhalefet partisi “biz iktidar olunca nasıl çözeceğimizi görürsünüz”den öteye bir şey söylemiyor, diğeri de “eski usullerle savaşalım” diyorsa o iktidar partisi gerçekten çok şanslı olmaya devam eder.
Ama o şansın ülke açısından karşılığı şanssızlıktan başka bir şey değildir.
Topal bir sistem, demokrasi “arıza”larına açık bir sistemdir, çünkü “şanslı” iktidarlar rekabetin olmadığı ortamlarda kendilerini değerlendirmeye pek hevesli olmazlar.
Çok hızlı, çok dolu bir on yıldı
Yeni bir gazete çıkarmak her gazeteci için maceraların en zevklisidir. O gazetenin “tutması”, hayalin gerçek olmasıdır ki büyük korkular böylece biter, macera bir üst seviyede devam eder.
Vatan’ı da, doğmasına karar alındığı günden itibaren böyle yaşadık. On yılda indik çıktık, ama hep çıkacağımıza olan inancımızı koruduk.
Vatan’ın on yılı, vatanımızın en hareketli on yıllarından oldu. Hareketsiz, sakin bir on yılı olmayan ülkemizde bu son on yılda yaşanan her değişimin içinde olmak, değişimi anlamak ve anlatmaya çalışmak kolay olmadı.
Kavramların kolay karıştığı, eski yapıların direndiği, yeni yapıların zorlandığı ülkelerde en zor iştir gazeteciliği gazeteci gibi yapmak.
Vatan’ın ilk on yılına genel olarak baktığımızda eksiğimizle gediğimizle hep gazeteciliği, gazetecilik olarak yapmaya çalışmış olmakla övünebiliriz.
Gazete her gün yeniden doğar, her sabah eksileriyle artılarıyla yüz binlerce kişinin önüne gider. Gazeteciliğin ne olduğunu ne olmadığını bilen gazeteci de her gün, bir önceki günün devasa emeğinin sonunda ortaya çıkan ürününün eksilerini ve yanlışlarını da görerek bir sonraki günü hazırlamaya girişir.
Gazetecilik bu yüzden çok zevkli bir meslektir. Vatan da on yıldır böyle çıktığı için basının güçlü bir mensubu olmaya devam edecektir.