Seçmeli Kürtçe
.
Vatan Haber
Temel eğitimle ilgili yasa değişikliği girişiminin, etraflı bir çalışma yapılmadan başlatıldığına kuşku kalmadı. Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in son açıklamalarındaki belirsizliklerin ötesinde, değişikliğin gerçekleşmesi hâlinde uygulamada ortaya çıkacak sorunlarla ilgili zihinsel hazırlığın da zayıf olduğunu görüyoruz.
Değişikliğin neden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanmadığı sorusunun cevabı da böylece ortaya çıkmış oluyor. Bakan öneriyi savunurken, aslında Bakanlık olarak konuya belli bir mesafede durduklarını, açıkça olmasa da söylüyor.
Konu, üç adet 4 rakamının aralarında artı işaretleriyle yan yana dizilmesi kadar basit bir konu değildir. İlk “dört”ten sonraki “kesinti”nin pratikteki tek net anlamı, çocuğun kendi seçimi olsun, yönlendirme olsun, herhangi bir tercih yapmasının imkânsızlığıdır. Dolayısıyla amaç, on yaşındaki çocukların sadece velisinin kararıyla imam hatiplere yönlendirilmesinin kolaylaşmasıysa, o amaç sağlanmış olur. Ancak velilere bu seçme hakkı tanındığında din dersinin seçmeli hale getirilmesi de şart olur. On yaşındaki çocuğunun yoğun olarak din eğitimi almasını sağlama hakkı veliye verildiğinde diğer bir veliye de çocuğunun din eğitimi almamasını tercih etme hakkının tanınmasından doğal bir şey olmaz.
Konunun bu yanı üzerinde durmamızın nedeni, Bakanlığın hazırlamadığı bu yasa önerisinin imam hatip derneklerinin talebi üzerine gündeme alındığına ilişkin iddialardır.
Milli Eğitim Bakanı, temel eğitim sistemindeki bu değişikliğin ardından, yasa önerisinde Bakanlar Kurulu’na verilen yetkiler dolayısıyla veya sayesinde Kürtçenin seçmeli ders olarak konulabileceğini de söyledi.
Tabii ki olabilir. Bundan ötesi de olabilir, öğrenci taleplerine göre Kürt dili ve edebiyatı da ayrı bir seçmeli ders olabilir. Başka seçmeli dersler de konulabilir.
Ama bütün bunlar zorunlu temel eğitim sisteminin bütün mantığının göstermelik olarak değil gerçek bir özgürlük ve hak olarak tümüyle öğrencinin ve velinin seçimine bırakma mantığı üzerine kurulmasıyla olabilir.
Şu andaysa Meclis komisyonundan geçen yasa önerisinin fazlasıyla “ham” olduğunu biraz tartışmayla bile daha net olarak görebiliyoruz.
Nihayet!!!
Nedim Şener ve Ahmet Şık gazetecilik faaliyeti dışında bir şey yapmadı. İddianamelerdeki suçlamalarda da gazetecilik faaliyeti dışında bir şey yer almadı.
Neden 1 yıl hapiste kaldılar?
Bu soruyu sormaya devam edeceğiz.
Ahmet ile Nedim dün salındı. Ve biz bunun devamının gelmesini bekleyeceğiz.